Bölüm - 13

3.9K 475 115
                                    


- 2 Yıl Sonra -

Güneş dört bir yanımı sarmıştı. Tenim ısındıkça kalbimin de ısınmasını istiyordum. Oradaki buz gibi soğukluğun artık beni terk etmesi gerekiyordu. Tenim sıcaktan kavrulurken hala kalbimin buz gibi olması beni çıldırtıyordu.

"Biraz daha öyle durmaya devam edersen pişmiş bir tavuk olacaksın," dedi Esra'nın eşi Anıl.

"Güzel bir tavuk ama..." diye ekledi Cihan. Cihan ile yeni tanışmış sayılırdık. Anıl'ın patronuydu. Ondan ayrıldıktan sonra hep üçlü olarak takılmıştık. Esra ve Anıl beni hiç yalnız bırakmamışlardı. Doğrusu onlar olmasa bu iki yılı nasıl atlatabilirdim bilmiyordum. Çünkü ben berbat bir halde o adamdan ayrılmıştım. Bebeğimi kaybetmiştim. Bunu hatırlamak bile midemin bulanmasına yetiyordu. Yüreğim sıkışıyordu. Öyle bir adamdı ki o hem benim hem de kendi çocuğunun katili olmuştu. Geçmişi hatırlamak bana iyi gelmiyordu ama unuttuğum anlarda nadirdi. Gözümü açtığım anda onun gözleriyle karşılaşmıştım. Kıpkırmızı gözleriyle bana bakıyordu. Orada hüznü ve korkuyu görmüştüm. Canının yandığını görebiliyordum. Özür dilemişti benden. Sesindeki hüznü ve acıyı da fark etmiştim. Başta sadece benim için bu kadar korkması hoşuma gitmişti. Ta ki bebeğimizin katili olduğunu öğrenene kadar... O an ruhumda büyük bir boşluk olmuştu. Sanki nefes alma gücümü birisi ellerimden almış gibiydi. Boş bakışlarla ona bakmıştım sadece. Ne ağlayabilmiştim ne kızabilmiştim ne de konuşabilmiştim... O kadar boş hissetmiştim ki kendimi. Beni acıyı arar hale getirmişti. Ne kadar süre öyle kaldığımı hatırlamıyorum bile ama tek hatırladığım ona git dediğimdi... Ve de beni dinlemişti. Gitmişti. Acımı paylaşıp, beni sarmalamak yerine defolup gitmişti. Pişman olduğunu söyleyip, her şeyi düzelteceğine sözler vermesi gerekirken tam da kendisi gibi olup kaçmıştı.

"İyi misin Gülce?"

Esra'nın endişeli çıkan sesi ile kendimi toparlamaya çalıştım. Gözlerime biriken yaşları akıtmamak için kendimle büyük bir savaş vererek gülümsedim.

"İyi olacağım..."

Esra koluma girerek "Bence de iyi olmalısın... Senin iyi olmanı isteyen bir sürü insan var hayatında," dedi.

"Evet, sen ve Anıl olmasa ben ne yapardım bilmiyorum."

"Bir kişi daha var..."

"Anlamadım?"

Gözüyle Anıl ile sohbet eden Cihan'ı gösterdi. "O da senin iyi olmanla fazlasıyla ilgileniyor."

"Beni doğru düzgün tanımıyor bile..."

"Altı aydır tanışıyorsunuz ve seni gayet iyi tanıyor... Sende bence onu biraz tanıyabilirsin."

Gözüm istemsizce Cihan'a kaydı. Uzun boylu, esmer yakışıklı bir adamdı. Çoğu kadının çok rahat dikkatini çekebilecek kapasiteydi. Üstelik maddi olarak da iyi bir durumdaydı. Kibar ve saygılıydı. Bir kadının isteyebileceği çoğu şeye sahipti ama benim için artık çok geçti. Benim kalbim paramparçaydı. Onu da kendi çaresizliğimin içine çekmek istemiyordum.

"Benimle mahvolmasını istemem."

"Saçmalıyorsun..."

"Esra ben hala iyi değilim."

"İyi olmak zorundasın... Kendine ve hayata bir şans ver..." dedikten sonra oturduğu yerden kalkarak "Anıl biraz yürüyelim mi?" diye seslendi.

"Tamam, canım."

Anıl'ın yanına gelmesi ile onlar yürümek için yanımızdan uzaklaştığında Cihan da az önce Esra'nın oturduğu yere oturdu. Hemen yanı başımdaydı. Sıcak sanki daha bunaltıcı bir hal almaya başlamış gibiydi. Avuç içlerime kadar terlediğimi hissediyordum.

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin