Aklım büyük bir hata yaptığımı söylerken, kalbim onu duymamayı tercih ediyordu. Yavuzdan nefret etmeyi gerçekten çok istemiştim. Onu bir daha düşünmemeyi, hayatımda yer vermemeyi... Ama başaramamıştım. Duygularım ile hareket ettiğim için kendime kızmaktan başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Yine kendimi bir bilinmezin içine hapsediyordum. Ve bu sefer her şeyi bilerek ve kabullenerek...
"Ne düşünüyorsun?" diyen Esra ile kendime geldim. Öğlen arasındaydık ve güya yemek yemeye gelmiştim. Ben bir lokma bile yiyememiştim. Düşüncelerimi nasıl ona söyleyeceğimi bilmiyordum ama birine anlatmam gerekti. İçimi dökmeliydim. Esra benim en zor anlarımda hep yanımda olmuştu. Yaşadıklarımı ve verdiğim kararı ondan saklayamazdım.
"Ben Yavuz'a bir şans daha verdim."
Elindeki çatal havada kalmış bir vaziyette bana bakıyordu. Şaşkın ve kızgın görünüyordu. İçim daha fazla daraldı. Dilim damağım kurumuş bir halde ona bakıyordum. Bir şeyler söylemesi gerekti. Onun arkadaşlığına ihtiyacım vardı. Yanımda olması gerekiyordu.
"Bir şey sormak istiyorum. Cihan senin için bir yara bandı mıydı sadece?"
Cihan'ın adını duymam ile kalbim derin bir hüzne boğuldu. Onu özlüyordum. Gülen yüzünü, şefkatini... Ve bu kadar gençken ölmesini kabullenemiyordum. Fakat bu soruda en az Cihan'ın ölüm gerçeği kadar acı vericiydi. Gözlerim dolmuştu.
" Cihan benim her zaman yanımdaydı. Yavuz'un benden esirgediği her şeyi büyük bir istekle bana bahşediyordu."
"Ama bir Yavuz değildi değil mi?"
"İkisinin yerleri çok farklı!"
"Cihan yaşıyor olsaydı peki yine de Yavuz'a döner miydin?"
Neden beni bu kadar zorluyordu ki? Zaten kendi içimde bir türkü veremediğim hesaplar ile uğraşıyordum bir de bu sorular hiçbir şeyi kolaylaştırmıyordu. Sadece daha fazla canımın yanmasına sebep oluyordu.
"Cevap vermeyecek misin?"
"Yavuz'un davranışlarını ve öfkesini bir ay öncesine kadar anlayamıyordum ve bu ondan nefret etmem için iyi bir nedendi. Şimdi ise sebebini biliyorum. Sana anlatamam ama öğrendiğim şeyler bir anda bütün öfkemi yitirmeme sebep oldu."
"Ya yine aynı şeyleri yaşarsan?"
İşte en büyük korkumu pat diye yüzüme söylemişti. Ama benim buna verecek bir cevabım yoktu. Çünkü bu sorunun cevabını bende bilmiyordum.
"Ben her zaman yanındayım senin," dedi ve masanın üzerinden elimi tuttu. "Bu şansı asla hak etmediğini düşünüyorum. Tek temennim mutlu olman."
"Mutlu olmak istiyorum," dedim gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken. Elini çekerek tekrar yemeğini yemeye devam etti.
"Eee, dünden beri neler oldu peki?"
"Pek bir şey olmadı aslında. Beni akşam eve bıraktı. Gece iyi geceler mesajı attı. Sabahta günaydın... Bu kadar yani."
Esra alayla gülümsedi. "İyi bari önceki haline göre biraz daha insansı vasıflar kazanmaya başlamış."
Gülümsememe engel olamadım. Yavuzdan hoşlanmadığını çok net belli ediyordu. Tabi bunda benim de payım büyüktü. Yaşadıklarımı en iyi o biliyordu çünkü.
Yemeğin geri kalanını normal konulardan konuşarak geçirmiştik. Öğleden sonra tekrar okula döndüğümüzde biraz daha rahatlamıştım. Esra'nın bilmemesi ve öğreneceğindeki tepki beni hep korkutmuştu. Fakat beklediğimden daha iyi bir şekilde karşılamıştı bu durumu.