II.

224 29 6
                                    


Ne isem ne kadar isem
Kabullendim gitti 

Sezen Aksu _ Yola Çıkmalı

🎭 

     Ertesi gün hava eylülün son günleri olmasına rağmen bir yaz günü kadar güzeldi. Sabah kalkmak Defne için zor olmuştu. Uyanmayı başardığında öğlen vakitleriydi. Hava sıcaktı ama bir yandan da tatlı tatlı esiyordu. Bu yüzden yatakta kalmak daha cazip gelmişti. Üstüne sabahlığını geçirip odasından çıktığımda Elif'in şarkı söyleyen sesini duydu. Mutfaktan geliyordu. Esneyerek sese doğru ilerledi. Elif onun girişini hemen fark etti. 

"Günaydın, Defne'cim! İyi uydun mu?" dedi anaç bir tonlamayla. 

"Evet, iyi uyudum. Hava çok güzeldi. Hiç kalkmak istemedim." dedi Defne gerinerek. 

"Belli oluyor." dedi Elif gülerek. 

"Saat kaç?" dedi mahmur bir sesle. 

"Neredeyse iki olacak. İstersen biraz daha oyalanalım. Akşama doğru gideriz. Hem Tuğba da uyanmış olur. Birlikte gideriz." dedi Elif düşünceli bir tavırla. 

"Bana uyar. Kahvaltı ettikten sonra kitap okurum. Bitmesine az kaldı." dedi Defne kahvaltı masasına doğru ilerlerken. 

"Peki, kitap kurdu. Önce karnımızı doyuralım. Ben de daha kahvaltı etmedim. Sana dedim ama ben de geç kalktım bugün." dedi Elif masayı hazırlama işine dönerken. Defne son bir esnemenin ardından ona yardıma koyuldu. 

     Öğleden sonra Tuğba'nın da uyanmasıyla üç kız sahile gitmeye karar verdiler. Piknik tadında geçmesi için hazırladıkları sepeti de Elif'in küçük arabasının bagajına yerleştirdiler. Hava da buram buram deniz ve piknik kokusu vardı. Her şey tam manasıyla yolunda ve iyiydi. Tuğba bagaj kapağını kapatırken, 

"Yaz bitmeden son bronz damlalar... Sabırsızlanıyorum. Hazırsak çıkalım kuzularım?" dedi tatlı bir sesle. Üç genç kız neşeyle yola koyuldu. 

"O güzel tatlı ve seksi arasındaki ince çizgide seyreden bikinini aldın mı, Defne'cim?" dedi Tuğba muzır bir sesle. Defne ona güldü. 

"Aldım, Tuğba'cım. Bir ellerini ovuşturmadığın kaldı." dedi gülüşlerinin arasında. 

"Sana çok yakışıyor bebeğim. Üstelik ben de benimkileri aldım. Feri ortalarda yokken biraz olsun yanıp mayo izlerini yok etmek istiyorum." dedi Tuğba iç çekiş eşliğinde. Feri mükemmel bir adamdı. Tek sorunu kıskançlık duygusunu abartmasıydı. Tuğba aslında özgürlükçü bir kızdı ama Feri'ye çok aşıktı. Aşk insana neler yaptırır, sorusunun karşılığı olarak Defne'nin karşısında bu çift vardı. 

"Hâlâ önümüzdeki yaz evlenecek olmana inanamıyorum." dedi Elif tatlı bir sesle. Tuğba güldü. 

"Ben de bazen inanamıyorum." dedi hafif alaycı bir sesle gülerek. 

"Zaman çok hızlı geçiyor. Değil mi Defne?" dedi Elif iç çekerek. 

"Gerçekten de öyle. Yaz ne ara geçti anlayamadım. Biraz bandı geri sarabilsek güzel olurdu." dedi Defne gülerek. Onlara zamanın kendisi için başı ve sonu belli olmayan bir döngüden ibaret olduğunu söylemedi. Onun yerine yol boyunca buraya geldiği günden beri bıkmadan izlediği denize bakıp kızların radyodan açtığı şarkılara eşlik etti.  

     Sahil çok kalabalık değildi. Okullar açıldığı için çoğu insan dönüş yapmıştı. Bu yüzden kendilerine güzel bir yer bulmaları çok zor olmadı. Tam eşyalarını koyup yerleşmiştiler ki, Elif ufak bir çığlık attı. Bu ani tepkiyle Defne şaşkın şaşkın ona baktı. O ise uzakta bir noktaya ağzı açık bir şekilde kilitlenmişti. Defne ve Tuğba onun bakışlarını takip ettiğinde dün de muhabbeti açılan Aslı'yı gördüler. Yanında uzun boylu yakışıklı bir adam vardı. Aradaki mesafe baya uzaktı ama adam nedense Defne'ye çok tanıdık bir his vermişti. Kaşlarını çatarak bu hissi çözmeye çalıştı ama hiçbir fikri yoktu. Takılmamaya karar verip konuşmaya başlayan Elif'e döndü. 

GiriftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin