XIX.

122 22 9
                                    


Nefesimi çekip al ve asla gitmesine izin verme 

Ariana Grande & The Weekend _ Love Me Harder 

🎭 

     Yemek hazırlama işini bitirdikten sonra Defne'nin onun sahip olduğuna inanamadığı bir piknik sepetiyle birlikte sahile indiler. Gün batımının tatlı renkleri muhteşem bir manzara yaratmıştı. Defne bir süreliğine büyülenmiş gözlerle manzarayı izledi. Onu kendine getiren Harun'un onu az önce kamp sandalyelerine çekmesi oldu. Bir anlığına seyir keyfini bozduğu için hafif bir kızgınlıkla baktı ona. Harun ise onun bu haline güldü. 

"Eminim ki, oturarak da manzaranın keyfini çıkartabilirsin. İşini kolaylaştırıyorum sadece." dedi tatlı bir sesle. Defne iç çekerek haklı olduğunu istemeyerek kabul etti ve elindeki sepeti portatif masanın yanına bırakıp kamp sandalyesine oturdu. Harun onun kabullenişi karşısında tekrar gülüp sepetin içindeki şarap şişesine uzandı. Defne kollarını göğsünün altında bağlayıp sandalyede arkasına yaslanıp manzarayı seyre koyuldu ama keyif sandığından kısa sürdü. Harun'un yanında ettiği kısık sesli küfürle kafasını ona doğru çevirdi ve şarapla kırmızıya boyanmış beyaz keten gömleği gördü. Gülme sırası Defne'deydi. 

"Demek ki her şeyi halledebilen güçlü Harun Berceste de böyle anlar yaşayabiliyormuş." dedi Defne kahkahalarının arasında. Harun gözlerini devirip gömleğini çözdü. 

"Eğleneceğine şuradan bana battaniyeyi uzat. Zatürreden ölmek istemem." dedi somurtarak. Defne gülmeye devam ederek sandalyesinin arkasındaki iki polar battaniyeden birini alıp Harun'a uzattı. 

"Seni dinlemeyip iki battaniye aldığım için övgüleri sonra kabul edebilirim." dedi boştaki eliyle saçını savurarak. Harun onun bu hali karşısında somurtkan ifadesini daha fazla tutamayıp güldü. Gömleğini çıkartıp battaniyeye uzandığında ise Defne'nin yüzünde az önceki eğlenceli ifadeden eser yoktu. Dehşete düşmüş bir ifadeyle Harun'un omzuna bakıyordu. Harun onun neyi gördüğünün farkına vararak gözlerini kısa bir anlığına yumup kısık bir sesle ikinci küfrünü savurdu.    

"Bu... Bu nasıl oldu?" dedi Defne zorlukla konuşarak. Defne'yi bu kadar dehşete düşüren şey Harun'un omzundaki o Yunan heykeli gibi vücudunu bozan büyük bir yara iziydi. Defne elinde olmadan uzanıp yaraya dokundu. Neden olduğunu çözemeden gözleri yaşlarla dolmuştu. Harun ise konuşmadan kaskatı bir şekilde duruyordu. Aralarındaki sessizlik uzarken Defne aşırı tepkisinin farkına varıp elini çekmeye yeltendi. Ama Harun bileğinden tutarak onu durdurdu. 

"Harun, nasıl oldu bu?" dedi daha sakin ama hâlâ hüzünlü bir ses tonuyla. 

"Bir trafik kazasında." dedi Harun kuru bir ses tonuyla. Defne'nin başına hissettiği ani duygular sebebiyle kötü bir baş ağrısı girmişti. Boştaki elini başına götürdü. 

"Üzgünüm, aşırı tepkim seni de şaşırtmış olmalı. Neden bir anda öyle davrandım bilmiyorum." dedi başını eğerek. Harun bir süreliğine ona acıı dolu bir ifadeyle baktı ama Defne bakışlarını ona çevirdiğinde hızla yüzünden bu ifadeyi sildi. 

"Sorun değil. Bir Yunan tanrısı olduğuma inandığın için yara alamam diye düşünmüş olmalısın." dedi Harun cılız bir gülümsemeyle. Defne de hafifçe gülümsedi ama Harun'un tarı bu konu hakkında daha fazla konuşmaması için yeterliydi. Bu yüzden bir süre arkasına yaslanıp baş ağrısının geçmesini bekledi. Sonrasındaysa sepetten hazırladığı yemekleri çıkartıp mutfakta konuştukları konuların devamını getirerek gergin havayı dağıtmaya çalıştı. Harun'un da desteğiyle bu girişiminde başarılı oldu. Akşamın geri kalanı böyleikle önceki neşeli havasına geri döndü. Yıldızlar gökyüzündeki yerini aldığında Harun kahve içmeyi önerdi. Defne başını sallayarak onayladı. Harun içeri gitmek için ayaklandığında ise kolunu tutup onu durdurdu. 

GiriftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin