XIII.

120 23 13
                                    


🎭 

     Defne'nin bilinci yerine gelirken duyduğu ilk ses yine Harun'un sesiydi. Alçak bir sesle homurdanarak kendi kendine kızarken Defne'nin burnuna kolonya tutuyordu. Defne gözlerini açtığında bir anlığına dünya fırıl fırıl dönüyormuş gibi hissetti. Bir iki kez gözlerini kapatıp açtıktan ve yutkunduktan sonra biraz daha iyi hissetti ve yattığı yerden doğruldu. Harun ona hâlâ endişeli gözlerle bakıyordu. 

"Bir şeyim yok. Endişelendirdiğim için özür dilerim." dedi hafifçe gülümseyerek. 

"Tahmin etmem gerekirdi." dedi iç çekerek. Defne'yi tedirgin edecek kadar yakın duruyordu. İnceleyen gözlerle kendisine bakan Harun durşunu bozmadan devam etti. "Ne oldu sana?" 

"Bilemiyorum ama bilinçsiz olan bendim. Bilebileceğimden emin değilim." dedi Defne hafif alaycı bir sesle. 

"Şimdi iyi misin?" dedi gözlerini şüpheyle kısarak. 

"Evet, çok daha iyi hissediyorum kendimi." dedi Defne güven verici bir ifadeyle gülümseyerek. Ayağa kalkıp yürümeye çalıştı ama hafiften sendeleyince Harun onu kucakladı. Defne, Harun'un bu hareketiyle anlık bir şaşkınlığa düştü. Şaşkınlığı attığında ise göğsünden ittirdi ama Harun kıpırdamadı. 

"İndirir misin beni?" dedi Defne hafif bir sinirle.  

"Hayır, bir daha aynı hatayı yapmam. Sözüne güvenilebilir gibi durmuyorsun." dedi Harun gözlerini önündeki yoldan ayırmadan. Plaja varana kadar da onu indirmedi. Defne biraz daha dirense de sonunda pes etti. Onun yanında ona yakın olmaktan hoşlandığını göstermekten korksa da o kollarda kalmaya devam etti. Göz ucuyla ona baktığında Harun'un hayatında önemli bir yer aldığına ikna olmuştu. Hissettiklerini belli etmemek için kendini zor tuttu. Harun onu bir şezlonga bırakana kadar kaskatı bir şekilde onun kucağında durdu. 

"Burada bekle. Ben eşyaları alıp geleyim. Sakın bir yere kıpırdama." dedi Harun parmağını ona doğrultarak. Sonrasında cevap beklemeden tekneye geri döndü. O gelene kadar Defne oturmak yerine ayakkabılarını çıkarıp deniz kıyısına ilerledi. Suyun dinlendirici hissine kendini bırakmışken, 

"Sana kıpırdamamanı söylemiştim." dedi Harun dibinde konuşarak. Anlık bir şaşkılıkla sıçradı Defne. 

"Oturmaktansa denize dokunmak bana daha iyi gelmiştir hep." dedi Defne içten bir gülümsemeyle ona bakarak. Harun bir anlığına bu gülüşte kayboldu. 

"Beni şaşırtıyorsun." dedi Harun onu hafif bir gülümsemeyle süzerken. 

"Neden?" dedi Defne anlayamayarak. Harun, Defne'nin yüzüne düşen sarı saçlarını parmaklarının arasına aldı.  

"Üzerinde tüm zamanlarını harcamış bir sanatçının sanat eseri gibisin. Bu kırsallığa uymayan egzotik bir zarafet var üstünde. Bir şehir kızı havasına sahipsin. Bu küçük taşraya gelmenin nedeni neydi acaba?" dedi esrarengiz bir gülümsemeyle Defne'ye bakarak. Defne omuz silkti. 

"Kim bilir?! Uyandığımda kendimi burada buldum. Her ne kadar taşra deyip geçsen de buranın konfordan uzak bir yer olmadığını fark etmişsindir." dedi Defne ellerini iki yana açarak. Harun, Defne'nin saçlarını tutan elini yüzüne çekti. Parmakları tüy yumuşaklığı ile Defne'nin yüzünde gezindi. 

"Anlatsana." dedi ellerini gözleri takip ederken. Gözleri tekrardan Defne'nin gözlerine döndüğünde bakışları ürküttü. Defne sanki o bakışlarla Harun'un içindeki her şeyi görebileceğini hissetmişti.  

"Neyi anlatayım?" dedi korkusunu aklından atarken. 

"Uyandığında neredeydin? Nasıl hissettin? Hafıza kaybı yaşamadan bir süre önce buraya gelmiştin, değil mi? Ne zamandır buradaydın?" dedi ince bir merakla. 

GiriftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin