XVIII.

118 21 12
                                    


Yanlış olabilir ama doğruymuş gibi hissettiriyor 

Rihanna _ Lost In Paradise 

🎭 

     Tuğba ile konuştuğu günü takip eden günlerde Defne söylediklerinin doğruluğundan emin olmamaya başladı çünkü Harun ortalıklarda görünmemişti. Düşüncelerinin boğuculuğu ve Harun'un yokluğu Defne'yi bunaltıyordu. Biraz olsun uzaklaşmak adına kendine bir hobi bulmaya karar verdi ve tercihi bir spordan yana oldu. Yaz olsaydı denize giderdi ama artık soğuk kendini inceden hissettirmeye başlamıştı. Bu yüzden tercihini buraya geldiğinden beri en sevdiği ikinci aktivite olan tenisten yana kullandı. Eski zamanlardan kalan arkadaşlarının hâlâ devam ettiklerini görünce sevinmişti. İş çıkışlarında tenise gidiyordu. Kendini tüketene kadar oynuyor, böylelikle geceleri hissettiği bitkinlikle geceleri rahat uyuyabiliyordu. Kendini tükettiği günlerin birinde verdiği kısa bir molada uçuşan kelebekler bir anlığına dikkatini dağıtmıştı. Oturduğu bankın ucuna konan kelebeğe doğru eğilip tatlı bir tavırla gülümsedi. Kendini kelebeğin kanatlarının renkli büyüsüne kaptırmışken, 

"Ne kadar da nefes kesici bir manzara!" diyen tanıdık bir erkek sesi ile irkilerek doğruldu. Harun karşısında duruyordu. Defne'nin kalbi bir anlığına duracakmış gibi oldu. Sonrasında ise deli gibi atmaya başladı. Öyle ki Defne bir kelime bile edemedi. Harun ağır adımlarla ona doğru yaklaştı. 

"Henüz bahar gelmemişken bahar tanrıçasını görmek şaşırttı. Eminim ki, birazdan tavşanlar ağaçların arasından fırlayıp bacaklarının ardında dolaşmaya kuşlar da kulaklarına şarkılar şakımaya başlayacaklar." dedi gülümseyerek. Defne elinde olmadan ona neşeli bir ifadeyle gülümsedi. 

"Eğer döndüğümde hep böyle bir ifadeyle karşılanacaksam senden daha sık uzak kalmalıyım." dedi Defne'nin tam önüne gelerek. Ardından eğilip Defne'yi öptü. Sanki onu özlemiş gibi uzun ve yumuşak bir şekilde öpüyordu. Geri çekildiğinde Defne bir anlığına her şeyi unutmuştu. 

"Sana değil, arkanda bana şarkı söyleyen kuşlara gülümsüyordum." dedi Defne zorlukla konuşarak. Harun keyifle güldü. 

"Doğa çocuğu seni!" dedi hafif alaycı bir sesle. Ama sesinde alaydan çok şefkatli yumuşak bir ton vardı. Defne'yi elinden tutup kaldırdı. Diğer elini ise Defne'nin yanağına koyup eğilgi ve Defne'yi tekrar öptü. Onun bu tatlı öpücükleri karşısında Defne'nin savunması yoktu. Kendini tutamayarak Harun'un öpücüklerine karşılık verdi. Harun geri çekildiğinde Defne'nin nefesi kesilmişti. Burnunu Defne'nin şakağına dayayarak saçlarının kokusunu içine çekti. 

"Hâlâ yorgun değilsen, benimle sahilde bir yürüyüş yapmak ister misin?" dedi hafif bir ses tonuyla. Defne şaşırmıştı. İlk defa ona fikrini soruyordu. Defne'nin aklında onu reddetmek yoktu. Kalbi zaten beyninin sesini çoktan bastırmıştı. 

"Olur, üstümü değiştirip gelirim." dedi tatlı bir sesle. Harun tatlı bir gülüş eşliğinde geriye çekilip Defne'yi serbest bıraktı. 

     Kısa süre içinde yola koyulmuşlardı. Defne ona bakıp daha fazla kaplmamak için gözlerini araba camından dışarıya çevirdi. Manzaranın yabancılığı kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Neredeyse tüm sahili gezdiği konusunda şüphesi yoktu ama emin olamamıştı. Hatrı sayılır bir sürenin sonunda Harun arabayı sonu güzel bir koyun önüne çıkan ağaçlık bir yola soktu. Arabadan inip sahile doğru yürüdüklerinde sağ taraflarında kalan ahşap evi gördü. 

"Gizli sarayıma hoş geldin, bahar tanrıçası." dedi kurnaz bir sırıtışla. 

"Sahile gideceğimizi söylemiştin." dedi Defne bezgin bir iç çekişle. 

GiriftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin