Elime aldığım kalemle defterimin arkasına başıboş şekiller karalamaya başladım. Elimi çeneme yaslayarak şu ilkokulda yaptığımız resimler gibi kabataslak bir resim çizmeye başladım.
Sol üst köşeye bir güneş. Yanına sıralı bulutlar. Aşağıda bir ev. Evin yanındaki çimenler, çiçekler ve ağaçlar. Son olarak da ip atlayan birkaç çocuk. Tamamdır.
Kalemi elimde çevirerek çizdiğim resme odakladım kendimi. Bir sorun vardı. Bu resim, ilkokulda çizdiğimiz hiçbir resime benzemiyordu. Hareketsizce birkaç saniye durdum. Fark, gayet açıktı.
İlkokulda çizdiğimiz şu masum resimlerde renk vardı. İlkokuldayken çizdiğimiz güneşte gülen yüz vardı. Fakat ben bunu çizmeyi unutmuştum. Dudaklarımı büzerek belli belirsiz gülümsedim.
Rengi de unutmuştum. İlkokuldayken her gün gökyüzünü gördüğüm halde, yine de bulutların beyaz olduğunu farkedemeyen ve çizdiğim her resimde bulutları maviye boyayan bir çocuktum.
Hiç unutmam bulutların beyaz olduğunu 5. sınıfta, Belkıs Öğretmenden duymuş ve o zaman farketmiştim. Pencereden dışarı gökyüzüne baktım.
Haklıydım ama.
Şu gökyüzünün maviliği o kadar yoğun ve huzur verici ki, bulutların asıl rengini, beyazı görmemize ve farketmemize izin vermiyordu.
Çizdiğim resmin bütün farklarını bulmuştum artık. Fakat bir şey daha vardı sanki. Hafif kaşlarımı çattım.
Asıl fark neydi?
"Deniz Soykıran,"
Başımı pencereden çevirip Biyoloji Öğretmenine baktım. Ve yavaşça ayağa kalktım. Sustum ve konuşmasını bekledim.
"Dışarıyı izleyerek dersi daha iyi anladığına eminim, yap bakalım tahtadaki soruyu,"
Birkaç tane başıboş sınıf arkadaşımın gülüşme sesleri geldi. Başımı sağ tarafa çevirip hepsine 'sizden tiksiniyorum' adlı ezikleyici bakış attım. Ardından tahtaya dönüp çoktan seçmeli soruyu okumaya başladım.
Dudaklarımı ısırıp tedirgince parmaklarımı masaya vurmaya başladım.
O sırada benim ön sıramda, çapramızda oturan kumral bir kız defterini düzeltmek amaçlı sıranın üstünde dikleştirdi. İri harflerle yazılmış yazıyı görünce ister istemez okudum.
Bitkilere renk veren plastit olduğu için cevap D
Yazıyı okur okumaz benim için yazıldığını anladım ve konuşmak üzere olan hocanın sözünü keserek soruyu cevapladım.
"Tüm g-"
"Bitkilere renk veren bir pastit olduğu için cevap, D şıkkı,"
Hocanın ve sınıfın dik bakışları eşliğinde yerime oturdum ve herkes derse devam etmeye başlayınca kumral kıza "Sağol," diyerek fısıldadım.
﹏﹏﹏
Etrafımdaki gereksizlerin delici bakışları eşliğinde zar zor yemeğimi alıp Kaan'ın yanıma oturdum. Oflayarak her zamanki sitemlerime başladım.
"Şu insanların bakışlarından ne zaman kurtulucam ben?"
Kaan bana baygınca bakarken, Samet bu halimize kıkırdıyordu.
Okula başlayalı neredeyse bir ay oldu, ya da daha fazla. Ve evet, tahmin ettiğiniz gibi hiç arkadaş edinemedim. Bu yüzden Kaan ve onun can dostu Samet ile takılıyorum. İlk başlarda zor olsa da çabuk alışmıştım. Günün her saatinde beni güldürebilme yeteneğine sahiptiler.
![](https://img.wattpad.com/cover/28117135-288-k650171.jpg)