-4- {Düzenlendi}

1.1K 59 3
                                    

Ne kadar süredir, kapıda bir Emir'e, bir Berke'ye bakıp gözlerimi kapatıp açtığımı bilmiyordum. Ama bildiğim tek şey şuan Emir'in burda olduğu ve karşımda dikilmesiydi.

Şu an istemediğim bir ortamda bulunuyordum ve bu da sinirlenip, gülüp, ağlamama sebep oluyordu. Emir Çağlayan benim duygularımı soyut olarak ele geçirmişti.

Emir gözlerini gözlerime kenetlemiş öyle bir bakıyordu ki. Sanki beni gözleriyle dövüyordu. Benim, deve kuşları gibi başımı toprağa gömüp utanma isteğim, Emir'in gözlerindeki duyguyu görünce daha da ağır basıyordu. Sonunda bu ortamı bozan Berke olmuştu. Bana bakıp yüzünü ekşitti ve "Üşümüyor musun?" diye sordu.

Benim cevabımı beklemeden bağırmaya başladı. "Anne! Deniz kıyafetlerini ıslatmış ve içeri girmiyor!"

Göz devirdim ve kendimi toparlayabildiğimde içeri girdim. Dışarıda yağmur yağıyor mal kardeşim. Kıyafetlerimin ıslanması gayet normal. Döl israfı yemin ediyorum bu çocuk.

Annem üzerinde mutfak önlüğüyle içeri girdi ve cırlayarak sorguya başladı. "Deniz bu ne hal? Nerdeydin sen? Servisin yok mu kızım senin? Bak arkadaşın geldi burada saatlerdir seni bekliyor. Çabuk kurulan ve üstünü değiştir gel!"

Arkadaş mı? Beklemek mi? Beni mi?

Annem bana cevap bekler gibi baktığında klasik ve annemin her seferinde inandığı yalanımı söyledim. "Servisi kaçırmışım anne."

Ardından hiç beklemeden ve bir an bile tereddüt etmeden Emir'e dönerek "Sen ne için gelmiştin arkadaşım?" dedim, arkadaşım kelimesini bastırarak. O da hiç bozuntuya vermeden "Ders notlarını vericektin arkadaşım." dedi.

Daha iyi bir yalan bulamaz mıydın Emir?

Suratımı ifadesizleştirip "Tamam, bekle geliyorum. Üzerimi değiştirmem gerek." dedim.

Tam merdivenlere yöneliyordum ki arkamdan seslendi. "Aslında benim de tuvalete gitmem gerek." Yüzümü buruşturdum. "İyi."

Annem mutfağa, Berke ise çoktan salona gidip yanımızdan ayrılmışlardı. Beni takip edeceğini bildiğimden ona bakma zahmetine girmeden merdivenlerden çıktım. Tuvalet odamın iki kapı solundaydı zaten.

"Şurası." Bana kısa bir bakış atıp gösterdiğim yere gitti.

Kaçıncı kez yaptığımı bilmediğim göz devirme işlemini bir kez daha gerçekleştirerek ben de odama girdim.

Emir'in bizim evdeki varlığını düşünerek hemen dolaptan havlu çıkarttım ve saçlarımı kuruladım. Ardından temiz ve kuru olan pantolon ve kazak da çıkartıp yatağımın üstüne attım. Çıkardığım ıslak olan kıyafetlerimi de kirli sepetine atmayı ihmal etmedim.

İşim bittikten sonra saçımı tekrar bir havluyla sardım ve yatağıma oturdum. Düşünmeye ihtiyacım vardı.

Çünkü olanları ciddi anlamda idrak edemiyor, şu anda olayın şokunu atlatamıyordum. Emir bizim eve gelmişti. Kendisini benim arkadaşım olarak tanıtmıştı. Ve şuan hâla bizin evdeydi.

Amacı neydi? Kim bilir kafasında ne planlar kuruyodur o. Emir'den her şeyi beklerdim ben.

Of, Allah'ım lütfen kötü bir şey olmasın.

Saçımı makineyle kurutmaya üşendiğim için havluyla gelişigüzel kuruladım ve salaş bir şekilde ördüm.

Acaba çıkıp baksam mı diye düşünürken kapı açıldı ve Emir içeri girdi.

"Odamı nerden buldun sen?"

Bana tip tip birkaç saniye öylece baktı. "Aklından zorun mu var çömez? Sırasıyla bütün odalara baktım işte."

ÇÖMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin