-23-

526 33 2
                                    

Tek kelimeyle, imkansız.

Bunu yapmam imkansız. Ona sarılmam, kokusunu içime çekmem imkansız.

Zaten aşk da bu, öyle değil mi? İmkansızı gerçekleştirmek. Ve sanırım, ben bunu başardım.

Şimdi mutlu muydum? Kesinlikle.

"Deniz, yani, şimdi sen, nasıl?"

Bacaklarım beline dolanmış bir şekilde omzuna yasladığım başımı kaldırdım ve yüzlerimizi aynı hizaya getirdim. "Başından beri yanlış olanı yapıyordum. Asıl önemli olanın mutlu olmam gerektiğini yeni anladım. Ve, şu an mutluyum."

Yüzünde saşkın bir gülümseme. Hâlâ inanamıyor gibiydi. Pekâlâ.

Ellerimi saçlarına getirdim. Ve başına ani bir baskı uygulayarak dudaklarımızı birleştirdim. İrice açılmış gözleri şoka uğradığının bir göstergesiydi. Fakat bir süre sonra artık inanmış olacak ki karşılık verdi.

Artık asıl önemli olanın ben olduğunu biliyordum. Bundan güzeli mi vardı?

O gün, Emir'in şaşkınlıklarıyla ve eve eşyalarını getirmekle geçti. Tekrar benimle kalmasında bir sakınca yoktu bence. İlk önce arabasına binip geçici süreliğine kaldığı otele gittik. Bütün eşylarını bavula tıktıktan sonra tekrar eve geçip o eşyaları kirli ve temiz olmak üzere iki gruba ayırdık, ki neredeyse hepsi kirliydi.

Beraber kaldığı odayı tekrar eski düzenine soktuk. Kanepeyi açtık, üzerine yorgan ve yastıkları koyduk.

Akşam için dışarıdan yemek söyledik, yedik, yıkadık derken gün batımını kaçırmanın verdiği homurtularla bahçeye çıktık.

Ben kendimi her zamanki pufa atıcakken bir el bileğimden yakaladığı gibi beni yanına çekti. Kıkırdadım ve başımı omzuna yaslayıp ayaklarımı üzerinden yana sarkıttım. Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum ama Emir sessizliği bozdu.

"Bu olanlara hâlâ inanamıyorum."

"Sanırım, bende. Yani öyle bir şey."

Bana daha da sokuldu ve başını eğip omzundaki başıma yasladı. "Şunlara baksana."

Kafamı gökyüzüne çevirdim ve huzuru iliklerime kadar hissederek yıldızlara bakmaya başladım. "Çok güzeller."

"En son kendini hangi yıldıza benzetmiştin sen?"

Hatırlamamla güldüm.

Yıldızlar... Büyük, küçük, orta, parlak. Gökyüzünde görsel bir şölen yaratıyorlardı. Bütün yıldızları tek tek inceledim. En sağda birkaç kocaman yıldızın arasında miniminnacık bir yıldız parlıyordu.

Gülümseyerek işaret parmağımı tek gözümü yumarak hayali bir şekilde onun üstüne koydum. "Sen bensin."

Ardından en parlak yıldıza götürdüm parmağımı. "Sen de, Emir."

Kıkırdadım. Diğer yıldıza yöneldim. "Sen, Bilge ol."

Sonunda ise en büyük ve ışığı az olan yıldıza kaydırdım işaret parmağımı. "Sen ise... umudum ol."

...

Gökyüzünde büyük ve ışığı sönük olan yıldız aradım ama bulamadım. Omuz silktim. "Artık öyle bir yıldız yok gibi."

"Hayır,"

ÇÖMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin