-19-

610 35 12
                                    

Ben sadece bir kızım. Düşüncelerini düzgünce ifade edemeyen. Düşünceleri ve söyledikleri alakasız olan. 16 yaşında bir genç kızım. Çömez diyerek beni yerden yere vuran bir insan tarafından korkuyu, endişeyi, heyecanı hisseden bir kız.

Ve aynı zamanda mutluluğu, huzuru, ve.. sevgiyi ufak da olsa hissedebilen bir kız.

Şuan yerinden kıpırdayamayan ve hareket edecek bilinci kendinde bulamayan kız.

Gözlerini kapatmış, alnını alnıma yaslamış öylece duruyordu. Ben de ondan farksızdım. Düşüncelerim yetisini kaybetmiş, bana bilincimi hissettiremiyordu.

Acı.

Sadece acı vardı şuan. Vücudumda açılan görünmez derin yaralar bana acıyı hissettiriyordu. Acı bilinci açık tutmaya yarardı, fakat bilincim açık mıydı? Farkında değildim.

"Emir," fısıltı halinde dudaklarımdan ismi döküldü.

Gözlerimi açtım. Can çekişiyormuş gibi bir hali vardı. Acıyı o da mı hissediyordu? Tekrar kapattım gözlerimi. Düşüncelerim geri gelmişken tekrar kaybolup gitmesini ve beni boşlukta bırakmasını istedim. Düşünceler insanı yanıltıyordu.

"Sus, lütfen."

Gözlerime hücum eden tuzlu suyun gözkapaklarımdan geçip yanaklarımda özgürlüğe kavuşmasını engellemek için büyük çabalar sarf ettim. Sesi, çok kötüydü. Evden gitmesi gerekiyordu. Kafayı yiyecektim. Neler oluyordu?

"Emir,"

İsmini tekrar fısıldadığımda gözlerini açtı. Yavaşça gözlerime çevirdi bakışlarını. Alnı alnıma yaslıydı. Bu yüzden aramızda milimler vardı. Ama şuan bu umurumda değildi. Neler olduğunu öğrenmek istiyordum.

"Hiç sordun mu kendine Deniz, neden burdayım diye?"

Titrek sesiyle söylediği için kendimi çok kötü hissettim. Sorun bende miydi? Of, neler oluyordu?

Sorduğu soruya odaklanmaya çalıştım. Hiç sordum mu kendime? Benden nefret ettiğine adım gibi emin olduğum Emir, itirazlarıma; bağırış çağırışlarıma, ağlamalarıma, gitmesini defalarca söylememe rağmen neden gitmemişti?

İlk defa düşündüm bunu. Ve sorunun cevabını bulamadım. Elimde mantıklı bir cevap yoktu. Boş boş gözlerine baktım. Burukça gülümseyip ayrıldı benden. Yavaş adımlarıyla yatağıma gidip oturdu.

"Tahmin etmiştim. Seni anlamak çok zor değil. Aslında çok güçlü bir profil çizmeye çalışıyorsun fakat benliğin buna engel oluyor," derin bir nefes alıp devam etti. "Ben, benim buraya gelmemin sebebi... yani aslında,"

Emir karşımda iki büklüm olmuş bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi. Aslında anladığım bir şey vardı fakat beynim bunu düşünmeyi bile çoktan bırakmıştı.

En sonunda toparlandı ve kırgın bir bakışla lafını tamamladı. "Ben her geçen gün ölüyorum Deniz. Mahvoluyorum. Kendine karşı bilincini öylesine köreltmişsin ki asıl görmen gerekenleri reddediyorsun. Bu bana zarar veriyor. Deniz, her gün gözümün önünde olduğun halde sana dokunamamak, sarılamamak ne kadar büyük bir ızdırap benim için bunun farkında bile değilsin."

Ne?

Emir?

Yerime çivilenmişim sanki. Hareket etmek istemiyor, sonsuza kadar öylece durmak istiyordum.

"Deniz, bunu kendime bile kanıtlayabilmiş değilim fakat seni s-"

"Sus!"

Lafını devam ettirmeden konuşmamı sürdürdüm. "Kes sesini orospu çocuğu! Şu haline bir bak! Ben her şeyi geride bırakmak adına buralara geldim. Her şeyi. Seni de. Yaptığın oyunları da. Bana yaşattıklarından sonra şu yapmacık acizliğine inanmamı mı bekliyorsun?" Güldüm. "Üzgünüm ama, bu yeni oyunun başlamadan bitti. Çünkü bu sefer beni ağına düşüremedin. Kaybettin Emir. Bu sefer sen kaybettin."

ÇÖMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin