BÖLÜM 11 - KAÇ KIZIM KAÇ

4.8K 503 190
                                    

Uzun ve eğlenceli, azıcık hüzünlü yani ortaya karışık bir bölüm oldu... Keyifli okumalar...

-*-

Dünya...
Bugüne kadar adının kullanıldığı milyonlarca kelime arasında gezinip duruyordu ve en sonunda durumuna uyan kelimeyi bulmuştu.
Dünyası dönmeyi fazla abartıyordu şuanda, çünkü altındaki yer kayıp gidecekti. Uygar onun belini sıkıca tutmuş, dudaklarındaki hakimiyetine devam ederken gözleri kapanmıştı kapanmasına ama hala her taraf ışıl ışıldı sanki. Bu nasıl bir cennetti, bu nasıl bir duygu şelalesiydi.

Uygar yavaşça ondan ayrılırken dudağında belli belirsiz bir gülümseme vardı. “Dünya...” diye mırıldandı ve alnını alnına yasladı. Kızın gözleri yavaş yavaş açılırken Uygar ellerini belinden indirip ellerini tuttu iki yandan. “İyi misin güzelim?” Dünya sadece başını aşağı yukarı sallayınca Uygar bu sefer ufak, kısık ve kızı o büyüleyici rüyadan uyandıracak bir kahkaha attı. “İyi olduğuna emin miyiz?”

Dünya birden adamdan uzaklaştı, “Şey... İyiyim, sorun yok.”
“Güzel,” dedi yeniden ona yaklaşarak. “Sanırım konuşmamız gereken bir şeyler var, yani oldu.” Kafasını kaşıdı, “Oturup konuşalım mı biraz?”
“Şey ama...” dediği an çalan ve ardından açılan kapıya milyonlarca kez dua etti. Yoksa adamın sorusuna cevabı buradan kaçmak olacaktı.

Mert Ali içeri girdiğinde ikilinin tuhaf halini görünce kaşlarını çatmıştı, “Gençler iyi misiniz, bir sorun yok değil mi?”
Dünya birden adama baktı, “Ay ne sorun olacak Mert Ali bey, oğlunuz benim patronum, ne gibi bir sorun olabilir aramızda, ayrıca herkes de iyi miyim değil miyim sorup duruyor, bu ne canım? Oradan bakınca küçücük bir öp-” ve o an Uygar kızın ağzını eliyle kapatıp kızın kulağına fısıldadı.
“Biraz daha konuşursan babama öpüştüğümüzü söylemekle kalmayacak önünde de bizzat yaşayacaksınız Dünya hanım.” Ağzını serbest bırakıp uzaklaştı.

“Ben çıkayım!” deyip odadan kaçınca Mert Ali oğluna bakıp “Ben ters bir zamanda geldim sanırım,” dedi.
“Oldukça ters evet... Bir şey mi oldu babacığım?”
Mert Ali karşısındaki koltuklara oturdu, “Dağ otelin restorasyonunu almışsın Uygar, bunun sebebini merak ettim. O işletme birincisi bizim otel standartlarımıza uymuyor, butik otel o biliyorsun. Yani o kadar küçük bir işletme için açıkçası ben ve Mert dayım o işe girme taraftarı değildik.”

Uygar yerine oturup, geriye yaslandı, “Ama ben girme kararı aldım babacığım. Ben sizin aksinize bu işin bizim için çok güzel bir kapı açacağını düşünüyorum. Yani işletme küçük olabilir, beş yıldızlı büyük bir otel olmayabilir, ama her hafta sonu dolup taşan ve yerli turistin en çok tercih ettiği otellerden biri, bizim için harika bir reklam fırsatı.” Sandalyesini sağa sola salladı, “Çünkü ben kocaman otellerin yanı sıra, butik otel işine de girmeyi düşünüyorum. Özellikle Nevşehir, Bolu, Datça, Alaçatı şuan için düşündüğüm ilk yerler. Daha sonra Doğu ve Karadeniz taraflarına da açılırız. Küçük dağ evleri, bungalov tarzı tatil köyleri...”
Mert Ali kaşlarını çattı, “Butik otel mi?”

“Evet baba. Şu ara çok trend ve oldukça getirisi yüksek. Gençlerin bile tercihleri arasında bu sıralar.”
“İyi de oğlum bu söylediğin şehirlere Kerim amcam nasıl yetişecek de bakacak hepsine. Şuan ki otellere bile zor yetişiyor biliyorsun.”
Uygar gülümsedi, “Var bir projem baba, merak etme. Benle Kerim amcam konuştuk bazı şeyleri. Merak etme, altından kalkarız. Üstelik stajyerlik projesinde de çok aktif olacağını düşünüyorum.” Ayağa kalktı ve babasının karşısına geçip, kendinden emin bir şekilde ellerini cebine koyup durdu, “Kerim amcanın pozisyonunu istiyorum bu otellerle ilgili.”
“Ne?” dedi babası anlamayarak.

“Doğru duydun. Kerim amcanın beş yıldızlı otellerdeki pozisyonunu butik oteller için ben istiyorum.”
Mert Ali hem şaşkındı hem de çok mutlu olmuştu. Ayağa kalkıp oğluna baktı, “Uygar, ben doğru odadayım değil mi? Sen...” gülümsedi, “Daha bir kaç ay önce küçücük iş sorumluluklarından bile kaçan biriydin. Şimdi o kadar büyük bir sorumluluğun altından kalkabilecek misin? Yani...”
“Kerim amcamda öyle değil miydi? Bak şimdi, sektörün en iyisi.” Dudağını ısırdı, “Ayrıca çok başarılı ve disiplinli bir asistanım var, onu da hafife almayalım. İşe çok iyi adapte etti beni.”

ATEŞ SENİ ÇAĞIRIYOR - TUTKU SERİSİ III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin