Doğum günün kutlu olsun meerrvveevvrreem nice mutlu yıllara :)
-*-
Dünya girdiği mekanda gözlerini gezdirirken Uygar ile kızın henüz gelmediğini anlayıp, yanındaki kuzenini dürtükledi, “Bana bak azıcık cool ol ve lütfen ama lütfen bana çok ilgili davran. Rica ediyorum Meriç tamam mı?”
Meriç ofladı, “Ya Dünya, Dünya’m bak neden beni seçtin bilmiyorum ama ailedeki en odun adamı seçtiğinin farkındasındır umarım! Yok orada bir yanlışlık olmasın da...”Dünya kaşlarını çatarak elini beline koydu, “Bakalım acaba neden seni seçtim?” düşündü, “Aaa elimizde başka erkek olmadığı için olabilir mi Meriç, ondan seni seçmişiz bak sen şu Allah’ın işine. Eren’i mi seçseydim, yedi yaşında! Yoksa Görkem’i mi, evli beş çocuklu! Ha!” diye çıkıştı adama, “Kimi seçseydim?”
Meriç elini havaya kaldırdı, “Tamam yürüyen çene, sen kazandın!”“Yürüyen cazibem diyeceksin, ateşim diyeceksin, sultanım diyeceksin! Öğren bunları öğren! Ay! Kazma ya!”
“Yok devenin hörgücü diyeceğim Dünya, romantik değilim kızım ben, kazma kürek ne kadar romantikse benden de o kadar performans bekle! Yürü yiyelim şu yemeği gözünü seveyim. Zaten gerginim sayende. Lan ilkokul bebesi yemez bunu ben sana söyleyeyim, rezil olduğumuzla kalacağız.”
“Hös sen azıcık. Allah Allah, annem gibi çenen durmadı. Bir bildiğimiz var elbet!” Sanki sorduk...“Çünkü senin çenenin el freni sağlam, benimkinde sorun, değil mi Dünya güzeli?” dedi başını sağa sola sallayarak. Ama o an kızın dudaklarının titreyerek büzüldüğünü gördü, “Ne oldu?”
“O da bana Dünya güzeli derdi, baş belası derdi... Ah ah eski günler...”
Meriç ofladı, “Sanki yıllar geçirmiş de adamla ayrılmış...” kıza baktı, “Bunları abine de söylesene, bakalım sana ne diyecek.”
“Tamam o kas yığını, inek sağıcısını neden aramıza sokuyorsun şimdi? Sen de az değilsin ha, unutma görevimiz önemli!”Birlikte her yeri gören bir masaya oturdular ve beklemeye başladılar. O sırada Meriç elini çenesinin altına koyup kıza baktı, “Peki bu adam sana burada yer ayırttı, anlamayacak mı bilerek geldiğini?”
“Anlamaz Meriç, kendisi senin bir üst modelin olur. Biriniz meşe odunu, biriniz palamut maşallah!” başını salladı, “Hayır anlayacak olsa, duygularımı anlardı. Salak olur kendisi biraz. Kıt kıt, boşver sen onu! Kontrol bende...” kapıdan giren ikiliyi görünce “Hah geldiler, elimi tut elimi, az iltifat et. Çok güzel olmuşsun bugün, seni görmeyen gözler kör olsun de, hadi hadi,” diye sıraladı hepsini bir nefeste.
“Uçma Dünya uçma!” dedi adam başını sağa sola sallayarak....
Uygar masalarına geçip, Esra’nın sandalyesini çekip oturttuktan sonra tam karşısına geçmişti ki karşı masada oturan ikiliyi gördü. “Has siktir, bu ne şimdi?” diye homurdanınca, Esra kaşlarını çattı.
“Bir sorun mu var?”
“Yok hayır, ne yiyoruz?” garsonu çağırırken gözünü diğer masadan ayırmamıştı. İkisi de siparişleri verdikten sonra Uygar Esra’ya odaklanmaya çalıştı, “Evet seni dinliyorum.”“Ben...” derin bir nefes alıp verdi, “Anneme, babama, ailemize yakışmayacak şekilde davrandım Uygar,” dedi tüm samimiyetiyle. “İlgine alışmıştım, ilgine aşıkmışım... O ilgi başkasına kayınca galiba kontrolümü kaybettim. Gerçekten çok özür dilerim.”
“Esra bak, sen haklıydın. Biz...” ellerini önde birleştirdi, “Yani sen ve ben, aramızdaki bağı, ilgiyi aşkla karıştırdık. Hep birlikteydik, bundan sonra da ortamlarımız ayrı olmayacak, ikimizde biliyoruz. O yüzden...” gülümsedi, “Eskisi gibi sadece arkadaş olsak?”
“Süper... Bana uyar,” derken o da annesinin kopyası olan gülümsemesi ile baktı adama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ SENİ ÇAĞIRIYOR - TUTKU SERİSİ III - FİNAL
RomanceBu dünyadaki şanslı insanlar aşkla bir kere de olsun karşılaşırlar... Seçilmiş insanlar tutkulu aşkı son demine kadar yaşarlar... Ve eğer şanslı seçilmişse o tutkulu aşkın ateşiyle yakar, yanarlar... Tutkulu aşkın ateşinde yanan, Tüm ezberleri bozan...