BÖLÜM 20 - İÇİMİZ YANGIN YERİ - FİNAL

5.9K 525 213
                                    

Uzun, romantik ve duygusal bir finalle sizlerleyim...


Uygar elindeki pembe gül buketini kıza uzatıp, dudağına yakın bir yere öpücük bıraktı. Dünya heyecanla, “Hoşgeldin aşkım,” derken Uygar kızdan gelen büyülü kokuyla son nefesini verecekti.
“Biliyor musun? Birgün ölürsem yanımda ol... Soluduğum son şey kokun olsun. Kokunla öldürebilirsin beni.”
Dünya kaşlarını çattı, “Böyle güzel ve mutlu bir günde ölümden bahsetmeyelim canım ya.”

“Haklısın,” derken kızı belinden çekip sarıldı. “Özür dilerim. Ama kokun beni delirtiyor.”
“Senin de aşkın beni delirtiyor-” demişti ki arkadan Ahmet beyin sesi geldi.
“Bende delirmeden çek ellerini kızımın üstünden!”
Uygar hemen uzaklaştı kızdan ama aynı anda da homurdanıyordu, “Hayır, evleniyoruz bu neyin artistliği şimdi? Of ya!” sonra kıza bakıp, “Konuştuğumuz gibi değil mi aşkım?” dedi.

“Aynen.”
Hep birlikte içeri geçerken Mert Ali sabır çekiyordu, “Hayır bu çocuklar gerçekten kime çekti merak içindeyim! Ucundan bana çekselerdi hiçbir sorun yaşamayacaktık Meltem!”
“Tamam bebeğim sakin. Hadi isteyelim gelinimizi yoksa oğlumuz stresten ölecek.”

Kahveler geldiğinde Mert Ali bir yudum aldı ve gülümsedi, “Şimdi Ahmet bey sebebi ziyaretimiz belli, Allah’ın emri Peygamberimizin kavli ile kızınız Dünya’yı oğlum Uygar’a istiyorum. Oğlumu anlatmama gerek yok, nasılsa bir haftadır kızınız için neler yaptığını gördünüz.”
“Evet ahırlarda süründürdü oğlumu,” diye homurdandı Meltem. “Canım yavrum benim.”
Mert Ali ona uyaran bakışlar atıp, “Burcu Alahanlı’nın gelini, bi sus da...” dedi mırıldanarak.
“Of iyi tamam sustum. Ama versin yani kızını, çok çekti oğlum, söyleyim de.”

Uygar Dünya’ya bakıp gülümsedi ve ellerini kendi avuçlarının arasına alıp heyecanla Ahmet beyin cevabını bekledi. Kalbi deli gibi atıyordu.
Ahmet bey kahvesinden bir yudum içip derin bir nefes alarak Uygar’a baktı. Uygar da ona...
“Şimdi Mert Ali bey, ben kızımı yaşatacak mal, mülk peşinde değilim. Maşallah ikisi de genç insanlar, cepte para olmasa bile kuru ekmekle karın doyar bir şekilde. derler ya ‘iki gönül bir olunca samanlık seyran olur’ diye, aynı o hesap-”
Uzay araya girdi hemen, “Tabi babam annemi samanlıkta az...”

Ahmet bey öksürerek susturdu oğlunu ve sözlerine devam etti, “Benim tek derdim kızımı sevmesi, sayması. Evlilik her şekilde yürür, ama önemli olan o evliliği aşkla, mutlulukla yürütmek. Yoksa benle Dünya’nın annesi bu çiftliği kurana kadar az aç kalmadık, az uykusuz kalmadık, az yorulmadık. Ama her sabaha mutlulukla uyandık, aşkla sarıldık birbirimize.”
Mert Ali elindeki kahveyi önündeki masaya bırakıp gülümsedi, “Oğlum, sevgi dolu bir ailede büyüdü. Benle annesi birbirimize hala aşığız ve bu aşkın mutluluğu ile büyüttük çocuklarımızı. Eminim oğlum da beni örnek alıp, kızınızı aynı aşkla sevip, sayacaktır. Bundan kuşkunuz olmasın.”

Ahmet bey başını aşağı yukarı sallayıp, karısının elini tuttu. Bu sözü söylemek bir baba için çok zordu. Derin bir nefes alıp “Kızım oğluna emanettir o zaman Mert Ali bey, onun mutluluğu her şeyden önemli,” dedi.
Uygar yanındaki kıza bakıp gülümseyerek kendine çekti ve göğsüne bastırıp sarıldı. Kızdan ayrıldıktan sonra da “Yalnız benle Dünya’nın düğünle ilgili sizinle konuşmamız gereken bir şey var,” dedi.

Herkes onlara bakarken, Mert Ali “Ne oldu oğlum?” diye sordu. “İsterseniz Marmaris’teki otelde yapalım ya da Antalya’daki otelde.”
Başını sağa sola salladı, “Biz öyle çalgılı malgılı düğün istemiyoruz. Aile arası nikah, ardından akşam arkadaşlarımızla yatta Boğaz’da bir parti ve ardından gece balayına gideceğiz.”
“Ee düğün?” diye sordu Ahmet bey.
“Ya baba biz öyle hayal ettik, lütfen!” dedi Dünya başını yana eğip.

ATEŞ SENİ ÇAĞIRIYOR - TUTKU SERİSİ III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin