BÖLÜM 16 - DARISI BAŞIMA ' YÜS TANE AMİN!

4.5K 496 236
                                    

Uzun ama Dünya ile Uygar ağırlıklı bir bölüm oldu :) keyifli okumalar...

-*-

Rose kaşlarını çatmış Güneş’le dans eden çocuğu izliyordu ki Burcu’nun yanına gidip kadının elbisesini çekiştirdi, “Buccu! Buccu!” diye bağırınca Burcu başını eğip küçük kıza baktı.
“Efendim minik meleğim?” dedi azıcık eğilerek.
“Tunu bana vey. Yetey Düneş ala veysin bana onu. Ona tütük ki o.”

Burcu kahkaha attı, “Ay bu sülalenin ayarı bozuk ben size söyleyim. Kıskançlık kanımızda var.” Küçük kızın yanaklarını sıktı, “Sen aşk meşk olayları için azıcık daha mı büyümeyi beklesen acaba bıdık?”
Rose kaşlarını çattı, “Banane ya! Vey bana onu.”
“Tyler gitti kız!” derken hala gülüyordu. “Hayır annen de çapkın değildi babana mı çektin sen?”

Tyler kaşlarını çattı, “Belki büyük babaannesine çekmiştir. Malum çift ayırmakta lisansınız var.”
“Bak sen, elime düşürme kendini Tyler, sonlar belli bende,” derken ailenin erkeklerini kastediyordu.
Rose ise hala Burcu’nun eteğini çekiştiriyordu “Tans etcem bende böle böle!” dedi etrafında dönüp saçma bir iki figür yaparak.
Burcu ofladı, “Bir sana el atmadığım kalmıştı zaten, maşallah,” dans eden ikiliye bakıp seslendi, “Güneş, güzelim azıcık da Rose Onur’la dans edebilir mi?”

“Onur benimle dans et diyor ama, Rose’la dans etmek istemiyor babaanne.”
Rose yeni doğan kardeşini işaret ederek, “Ten onunla tans et! Onuy benim!” diye bağırdı.
Güneş oflayarak Onur’u bırakırken Onur kaşlarını çatmıştı, “Ya ben seninle dans etmek istemiyorum Rose!” Rose dudaklarını bükünce yine dayanamayarak “Ya ama hep böyle yapıyorsun ya!” dedi onu çekerek. Rose onun beline sarılıp hızlı hızlı sallanınca Onur kaşlarını çattı, “Daha dans etmeyi bilmiyorsun! Beceriksizsin işte!”

Herkes pastasını yerken Uygar Dünya’nın yanına gelip elinden tabağını aldı ve pastayı kendi yedirmeye başladı ona.
“Akşam bir programın yoktur umarım. Buradan bana geçeriz.”
Dünya başını sağa sola salladı, “Asla olmaz. Eve gitmem lazım.”
“Dünya bana taşın. Birlikte yaşayalım işte,” dedi başını yana eğip.
“Olmaz... Annemlere ne diyeceğim? Hayatta izin vermezler.” -Evlenirsek olur ama... Öyle de denmez ki!

“Of ya... Çiftlikten işe gelmek zor oluyor, patronum çok kızıyor, geç kalıyorum hep de, iş yerine yakın bir ev tutacağım de, göstermelik bir yer tutarız, sende bende kalırsın. Olmaz mı?”
“Ama hiç işe geç kalmadım ki ben Uygar.” Dudaklarını büzdü, “Sen geç kaldığımı mı düşünüyorsun? Bir kere geç kaldım sadece.”
Uygar gülerek ona sarıldı, “Bebeğim biz seninle ne yapacağız öyle. Yani sen ailene öyle söyle diyorum. Olmaz mı?”

“Ha yalandan,” dedi göz kırparak. “Anladım... Bak o olabilir ha. Tutar yani.”
“Bencede, sen bu akşamdan başla oflayıp, puflamaya. İş yeri çok uzak, yolda uyukluyorum, kaza yapacaktım az daha, falan de.”
Dünya yanağını sıktı, “Tamam bende o.” Gülerek pastasından kocaman bir parça yedi, “Yapacağım bu akşam. Güven bana, tamam bende!”

***

“Of of...”
“Öf öf...”
“Ah ah...”
Etrafına bakındı, ama onu takan yoktu, “Mö mööö, diye bağırmam mı gerekiyor dikkatinizi çekmem için!”

Meryem hanım telefondan başını kaldırıp kızına baktı, “Efendim kızım,” dedi.
Dünya babasına baktı, o da telefona gömülmüştü. “Baba!”
Babası da başını kaldırdı, “Söyle kızım.”
“Siz kimlerle yazışıyorsun böyle, ikinizde gömülmüşsünüz? Haa...” gözlerini kısarak ikiliye bakınca Meryem hanım utanarak kocasına baktı, Ahmet bey de çapkın bir gülümseme ile karısını süzerken Dünya, “Ayyy...” diye yüzünü buruşturarak gözlerini kapadı. “İnanamıyorum size, bir sanala düşmediğiniz kalmıştı. Bravo size ya.”

ATEŞ SENİ ÇAĞIRIYOR - TUTKU SERİSİ III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin