Herkese selam.
Bu bölüm fazlasıyla duygulu ama kısa bir bölüm oldu.
Bölümün içine bir şarkı bağlantısı koydum. Tam o noktada okumayı bırakıp o şarkıyı açar mısınız?
Yazarken hissettiğim duyguları sizle paylaşmak isterim çünkü. Hepimiz aynı duyguya ortak olalım...
Şimdiden, açan herkese teşekkür ederim.
○○○
İrkilerek uyandığımda gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırdım. Çarpan kapı sesi, beni uykumdan uyandımıştı. Kendime gelip olanları düşündüğümde boğazımda bir düğüm oluştu.
En son hatırladığım şey, Kağan ve Biricik'in bağırış sesleriydi. Sonrasını hatırlamıyordum. Misafirler ne olmuştu, Biricik nasıldı, Kağan neredeydi?
Beynim binlerce cevapsız soruyla meşgulken savsak adımlarla yerimden kalkıp odadan çıktım. İçimdeki korkuyu bastırmaya çalışıyordum. Biricik ile karşılaşmak beni oldukça geriyordu.
Salona girdiğimde köşedeki masa lambasının loş ışığında oturan Biricik'i gördüm. Kolktukta oturmuş, dirseklerini dizine yaslayıp başını da elleri arasına almıştı.
"Neden yaptın?"
Kısık sesiyle sorduğu soru karşısında dilimle dudaklarımı ıslattım. "Bir sebebi var..." desem de sesim ona ulaştı mı bilmiyordum. Ses tellerim beni sürekli ihanete uğratıyordu.
Biricik başını kaldırıp bana baktı öfkeyle. Ardından ayağa kalkıp bir adım attı bana doğru. "O zaman açıkla." dedi sert bir sesle. Sonra daha çok bağırdı. "Bu saçmalığın sebebi ne olabilir, bana açıkla!"
Aklıma tek bir isim düştü o an.
Beren Kartal.
Benim mis kokulu, orman gözlü annem...
Ona olan özlemim, o an öyle bir çığ oldu ki... Ben o çığın altında kaldım. Sesimi duyurmak için bağırmaya başladım.
"Çünkü onu özledim tamam mı?"
Avazım çıktığı kadar bağırdığımda Biricik bana şaşkınca baktı. Bunu beklemiyordu.
"Ben annemi özledim Biricik! Onun kokusunu özledim! Onu rüyamda görmeyi özledim! Sesini, yüzünü, her şeyini!"
Gözyaşlarım, hüznüme karışırken titreyen sesime tezat olarak bağırmaya devam ediyordum. Sanki dizlerim tutmuyor gibiydi.
"Artık rüyama girmiyor Biricik! Annem rüyama girmiyor!"
Sesim kısılmaya başlarken olduğum yere çöktüm. Dermanım kalmamıştı daha fazla ayakta durmaya.
"Ben onun yüzünü unutmak istemiyorum ki... Kokusunu unutmak istemiyorum. Gelsin istiyorum. Bana tekrar 'Berin'im' desin istiyorum. Gelmiyor Biricik... Annem artık bana gelmiyor..."
Biricik yanıma çöktüğünde düşünmeden sarıldı bana. Gözyaşlarım onun omzuna akarken "Özür dilerim Berin. Özür dilerim." dedi kısık bir sesle. Onu suçlamıyordum ki. O haklıydı. Karşıma o evlenmiş bir halde çıksa ben de aynı tepkiyi verirdim.
"Annemle bir liste yapmıştık. O listenin maddelerinden biriydi evlenmem. Annem benim evlendiğimi görmek istiyordu. Ama göremedi ki. Göremedi..."
Ağlayışım hıçkırıklara dönerken Biricik elini saçlarımda gezdirmeye başladı. "Şş... Görmüştür, ben biliyorum."
Kollarımı sıkı sıkı Biricik'in boynuna dolarken hıçkırışlarımın arasında konuştum.
"Ben evlenirsem belki rüyama gelir diye yaptım Biricik. Ben annemi çok özledim çünkü. Kalbimin kaldıramayacağı kadar çok..."
□□□
~Ben biraz fazla kötü oldum galiba... Anne konusunda fazla hassas olan bana, böyle bir bölüm yazmak oldukça zordu. Ama önemli olan sizlere de o duyguları geçirebilmek.
Umarım bu bölümü okuyan herkes Berin'in o çaresizliğini hissetmiştir.
Geçiş bölümü olduğundan kısaydı. Bir sonraki bölümde görüşürüz...
Ve son bir şey daha. Sizce bir sonraki bölüme Berin ve Kağan'ın karakterlerinin fotoğraflarını koyayım mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitti Sandığın An
Short StoryBir dönüm noktam var hayatımda. Sadece yaşamış olmak için yaşamaya başladığım an. Bitti sandığım an... Ama sonra değişti bir şey. Belki de her şey. Bu benim hikayem ve nereye gidiyorum bilmiyorum. Sadece bir yolcu misali gidiyorum işte, bilinmezlikl...