Korhan karşıma geldiğinde Kağan onu fark etmişti. Hızla yerinden kalkıp yanımıza geldiğinde "Senin ne işin var burada?" diye sordu abisine. Bu sırada bileğimden hafifçe tutup beni arkasına çekmişti.
"Tartışmaya değil, konuşmaya geldim." dedikten sonra "Gerçekten." diye ekledi. Kağan gergince başını salladığında "Biz masaya geçelim." diye mırıldandım Biricik'e.
"Berin, sen de kal. İkinizle konuşmaya geldim."
Yutkunarak Kağan'a baktığımda uzanıp elimi tuttu. Biricik sessizce adımı söylediğinde Kağan benim yerime cevap veri. "Siz başlayın yemeye. Geliyoruz birazdan."
Biricik itiraz etmeden masaya geçerken biz üçümüz de dışarı çıktık. Kafenin köşesine geçtiğimizde Kağan abisine bakıp sabırsızca "Ne söyleyeceksen söyle." dedi.
Korhan derin bir nefes aldıktan sonra "Kağan..." dedi. "Böyle yapma lütfen."
"Bana ve sevdiğim kadına saygısızlık yapmadan önce düşünecektiniz bunu." Kağan'ın sesi oldukça sertti. Tekrar kriz geçirme ihtimali beni korkutuyordu. Ona zarar gelme düşüncesi nefesimi kesecek kadar kötüydü.
"Özür dilerim. Sert çıkıştığım ve söylediklerim için." dedi Korhan pişmanlıkla. Ardından Kağan'ın gözlerinin içine bakarken konuşmaya devam etti.
"Biz seninle hiç tam anlamıyla kardeş gibi olamasak da hatta sen hiç bana abi dememiş bile olsan... Ben senin abinim Kağan. Sen de benim bu hayatta kalan son kardeşimsin. O geceden beri telefonlarımızı açmıyorsun, mesajlarımıza dönmüyorsun. Ben kardeşimi kaybetmek istemiyorum. Yaptım bir hata, sen affet bu abini."
Korhan sözlerinde samimiydi. Bunu gözlerine bakınca bile görebiliyordum. Onlara belki hak veremezdim ama anlayabilirdim. Bence ikinci bir şansı hak ediyorlardı. Hem Kağan'ın onlara ,ailesine, ihtiyacı vardı. Ya da ihtiyacı olabilirdi...
Kağan mavi harelerini bana çevirdiğinde gülümsedim. Bu gülümseyişim ona gereken cevabı vermiş olacak ki usulca elimi bırakıp abisine sarıldı.
Kısa bir sarılmanın ardından geri çekildiğinde "Yalnız... Karımdan da özür dilemeni istiyorum. O, benden daha önemli." dedi. Son cümlesine burukça gülümsedim.
Asıl sen benden önemlisin be adam... Öyle seviyorum ki seni, öyle çok...
Korhan gülerek bana döndükten sonra "Özür dilerim. Daha seni tanımaya bile çalışmadan evliliğe karşı çıktığımız için." dediğinde hafifçe gülümsedim. "Ben unuttum bile. Sorun değil." diyerek elimi ona uzattım.
Elimi tutup sıkarken "Şimdilik tuttum elini ama bir sonrakine bu kadar resmi olursanız bozuşuruz Gelin Hanım." dediğinde gülerek "Tamam." dedim.
Kağan'la tekrar içeri gireceğimiz sıra Korhan'ın konuşmasıyla duraksadık. "Bu akşam yemeğe gelin. Bize... Annem de sizinle arayı düzeltmek istiyor."
Kağan "Bakarız." diye kısaca cevap vererek kafeden içeri girdiğinde "Görüşürüz Korhan." diyerek ben de peşinden gittim.
Masaya geçip eski yerlerimize oturduğumuzda "Bir sorun mu var Kağan? Korhan'ın morali bozuk gibiydi." diye sordu Nil.
Kağan kısaca "Sorun vardı ama hallettik." diye cevap verdiğinde Nil bu sefer "Ne oldu? Sen de sinirli gibiydin. İyi misin?" diye sordu.
Daha fazla susmak istemeyince hafifçe tebessüm ederek "Biraz özel bir şey Nil." diye cevap verdim. Nil tek kaşını kaldırdı sözlerime karşılık. "Kağan bana her şeyini anlatır. Oldukça yakın arkadaşız."
Masanın altından yumruğumu sıkarken derin bir nefes alıp inadına daha çok gülümsedim. "Ama beni anlatmamıştı sana değil mi? Çünkü özeldi. Bu da özel. Ailevi bir durum. Hallettiğimizi bilmen yeterli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitti Sandığın An
Historia CortaBir dönüm noktam var hayatımda. Sadece yaşamış olmak için yaşamaya başladığım an. Bitti sandığım an... Ama sonra değişti bir şey. Belki de her şey. Bu benim hikayem ve nereye gidiyorum bilmiyorum. Sadece bir yolcu misali gidiyorum işte, bilinmezlikl...