-Bölüm 44-

462 32 41
                                    

"Öyle bi' baktı yüzüme giderken yaralı yaralı,
Ben ömrümde bu kadar yıkılmamıştım.
O an aşk öyle bir tutuşturuyor adamı,
Ben dünyaya bu kadar sıkışmamıştım."

Şarkıya bağıra bağıra eşlik ederken durmadan akan gözyaşlarımı silmeye çalıştım.

O kadar doluydum ki... Kendime karşı, hayata karşı, en çok da hastalığıma karşı. Önce annemi aldı hayat benden. Sonra kendi ellerimle sevdiklerimi hayatımdan atmama sebep oldu. Kendime de kızıyordum. Hatalıydım, biliyordum. Ama yapamazdım. Eğer bana da bir şey olursa Kağan dayanamazdı. Ben onu bile bile öldüremezdim ki, kıyamazdım ona...

Elimdeki limonatadan bir yudum daha aldım. İnsan limonatayla sarhoş olur muydu? Acısı çok olan insan her şeyle sarhoş olabiliyordu. Bunu kendimde görmüştüm.

"Öyle bi' baktı yüzüme giderken yaralı yaralı..."

Kağan'ın son bakışları aklıma geldi o an. Kalbim sıkışırken elimdeki boşalan bardağı sinirle karşı duvara attım. Evde tek olmanın hissiyle öfkemi serbest bıraktım. Kendime olan öfkemdi bu.

"Ben ömrümde bu kadar yıkılmamıştım."

Şarkı devam ettikçe içimde fırtınalar kopuyordu. Beni son öpüşü, son bakışı... Gözlerindeki o çaresizlik defalarca ölüyormuşum gibi hissettiriyordu.

Elime geçen her şeyi fırlatmaya başladım. Avazım çıktığı kadar bağırdım. Kimseyi umursamadan dağıttım her yeri ve kendimi. Zaten çoktan dağılmıştım. Biraz daha dağıttım.

Her şey birbirine girdiğinde nefes nefese durdum. O an dizlerim tutmaz oldu. Çöktüm olduğum yere. Hıçkıra hıçkıra ağladım. Her gözyaşımda acımı atmak istercesine kanattım içimi.

"Özür dilerim Kağan. Özür dilerim. Seni çok seviyorum..."

Kendi kendime konuşmanın ne anlamı vardı halbuki. Giden gitmişti. Buna ben sebep olmuştum. Onu, hayatımdan ben kovmuştum. Kendi ellerimle.

Ellerimi sertçe yere vururken bağırdım. "Kahretsin! Nefret ediyorum bu hastalıktan!" Dizlerimi kendime çekip cenin pozisyonu aldığımda ağlamaya devam ettim. İçindeki alevi, gözyaşlarıyla söndürmeye çalışan zavallı bir kız çocuğu gibiydim. Ne yapsam nafileydi. Yapabileceğim en iyi şey iyileşmeye çalışmaktı. Ve tek dileğim de sadece sevdiklerimin mutluluğuydu. Varsın ben öleyim, bir önemi yoktu.
____

Israrla çalmaya devam eden telefona bakarken burnumu çektim. Ağlamak istemiyordum ama Biricik'in devamlı araması beni buna itiyordu.

Sabah erkenden çıkmıştım evden. Her şeyi dağıttığım gibi bırakmıştım. Sadece tek bir not yazmıştım Biricik'e. "Ben birkaç günlüğüne gidiyorum Biricik. Iyileşmem için bu şart. Beni arama, mesaj atma. Birkaç gün sonra görüşürüz."

Ve sonrasında buradaydım işte. Hastaneye gelmiş, yatış işlemlerini gerçekleştirmiştim. Gerekli testler yapılmış, sonuçları bekleniyordu.

Gelen bildirimle Biricik'in gönderdiği mesaja baktım.

"Telefonu aç Berin. Çok önemli."

Kalbim endişeyle atmaya başlarken ekrana tekrar arama düştü. Yutkunarak aramayı cevapladığımda Biricik'in kızgın sesini duydum.

"Her ne halttaysan çıkıp geliyorsun Berin! Hem de hemen!"

Dudaklarım titrerken "Gelemem Biricik. Bir şey mi oldu?" diye sordum sesimi dinç tutmaya çalışarak. "Gelemem ama bir şey mi oldu? Berin sen ne saçmalıyorsun? Kağan'la aranızda ne yaşandı bilmiyorum ama buraya gelmek zorundasın! Onun sana ihtiyacı var!"

Boşta kalan elimi acıyan kalbime bastırdım tüm gücümle. Ama dinmiyordu, acım geçmiyordu. Ona bir şey olmuştu. Ve ben yanına bile gidemiyordum.

"Ne oldu? İyi mi?" Konuştuktan hemen sonra dudaklarımı birbirine bastırdım. Yoksa dudaklarımın arasından acı bir hıçkırık kopacaktı. Bu yüzden içime hapsettim gözyaşlarımı.

"İyi mi? Berin sen şaka mı yapıyorsun? Çekip gitmişsin salak saçma bir not bırakmışsın. Kağan'dan da sen ayrılmışsın. Ne oluyor Allah aşkına? Ne oldu da normalde asla sınırlarını aşmayan Kağan, kendi sınırlarını aşıp alkol krizine girdi? Samet son anda yetiştirmiş hasteneye. Midesini yıkamışlar. Durumu berbat! O yüzden hemen buraya geliyorsun ve aranızdaki sorunu hallediyorsunuz. Hastanedeyiz şu anda."

İşte dayanabildiğim nokta buraya kadardı. Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp elimle ağzımı kapattım. Hıçkırıklarım duyulmasın diye dua ede ede ağladım. Nefes nefese kaldığımda kendimi toparlamaya çalışarak telefonu tekrar kulağıma koyup bana seslenen Biricik'e cevap verdim.

"Kağan da ben de bizden vazgeçtik Biricik. Geri dönüşü yok."

Sanki çok iyiymişim gibi rol yapıyordum. Sesimi duyan hiçbir şeyim yok sanırdı. Halbuki içimdeki duygular yavaş yavaş beni öldürüyorken... Ama yapmalıydım. Biricik'e de böyle yapmam gerekti. Bana sinirlenmeni, ortadan kaybolursam eğer beni merak etmemeliydi.

"Kağan senden vazgeçmiş gibi görünmüyor Berin. Eğer buraya gelirsen düzeltebilirsiniz. Ama eğer gelmezsen bu sefer gerçekten biter."

Titreyen elimi gözlerime bastırıp ağlamamı durdurmaya çalışırken telefonu kapatmadan önce son rolümü yaptım.

"Zaten her şey bitti Biricik. Ben gelemem, üzgünüm. Siz onun yanındasınız. Umarım iyi olur. Diyeceklerim bu kadar. Görüşürüz."

Cevabı beklemeden aramayı sonlandırıp telefonu kökten kapattım. Başımı geriye yaslayıp gözlerimi kapattım. İşte şimdi yapayalnızdım. Bir hastane odasında bir başımaydım. Tüm bunların suçlusu ben miydim, bilmiyordum. Ama canımın acısını biliyordum.

Kağan'ın gözlerindeki gökyüzünde uçardım, denizlerinde yüzerdim. Kağan elimi tutar, düşmeme izin vermezdi. Ama şimdi kendi gözyaşlarımda boğuluyordum. Ve bu sefer elimi tutacak kimseyi bırakmamıştım hayatımda. Bundan sonrasında ne olacağını ben bile bilmiyordum.

Önceden 'Benim hikayem nereye gider bilmiyordum ama ben şimdi acılarımdan uzağa gidiyorum.' demiştim. O kadar acınasıyım ki acılar beni yine kıskıvrak yakalamıştı. O zaman bu cümleyi yeniden kurmanın vakti gelmişti.

Benim hikayem nereye gider bilmiyordum ama ben şimdi acılarımla yaşamaya çalışıyordum.

●●●

♤Selaam. Ay yazma perilerime ne oldu benim bilmiyorum ama bölüm yazmak ölüm gibi geliyor, imdat yani. Şu bölümü yazana kadar canım çıktı.

Bölümü yazarken çok duygulandım, çok üzüldüm. Hem Berin'e hem Kağan'a... Ah bahtsız çocuklarım benim, siz bunları hak etmediniz. Tabii aklıma Berin'in babası şerefsiz olmasaydı Berin tek olmayacaktı düşüncesi de geliyor :")

Neyse siz nasıl buldunuz bölümü? Değerlendirmeleri alalım...

Sonraki bölüm ne zaman gelir bilmiyorum ama geldiğinde görüşürüz aşklarım♡

Bitti Sandığın AnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin