"Mesai değişim vakti!"
Bakışlarım arkamdaki kişiye dönerken "Selam yeni kız." dedi. Enerjisine gülerken "Ben Onur. Sen?" diye sordu. "Berin ben de." dediğimde "Tekrar hoş geldin aramıza. Dün tanışamamıştık." dedi.
Başımla onu onaylarken kafenin kapısı açıldı. İçeri giren Kağan'ı gördüğümde duruşumu düzelttim. Onur da baktığım noktaya bakarken "Tanıdığın biri mi?" diye sordu.
Evet dedim içimden. Birkaç kez gördüğüm ve evleneceğim kişi...
Kağan bize yaklaştığında yüzündeki ifadesizlikle baktı Onur'a. Ardından bir şey demeden beni kendine çekip sarıldı. Beklemediğim hareketi karşısında kalp ritmim değişirken sarılışına karşılık verdim.
Geri çekildiğinde tekrar Onur'a baktı. Onur, ondan önce davranarak "Selam. Ben Onur. Berin'in iş arkadaşıyım." dedi samimi bir tonda. Kağan onun aksine mesafeli ve soğuk bir tonda "Selam." dedi.
"Kağan ben de. Berin'in nişanlısıyım."
Gözlerim şokla açılırken Kağan'a baktım. Kağan oldukça rahat bir tavırla bana bakıp yandan güldü. Kendimi toparlayıp bakışları üzerimde olan Onur'a döndü. "Hayırlı olsun." Onur'un samimiyetle kurduğu cümleye karşılık "Teşekkür ederim." dedim kibarca.
"Gidelim mi artık?"
Kağan'ı başımla onaylarken çantamı alıp kafeden çıktık. İstemsizce gülmeye başlarken "Ne o? Yıllardır evlenmeyi falan mı bekliyordun?" diye sordum yürürken. Bakışları bana dönerken ciddiyetle "Hayır. Tam tersine asla evlenmeyeceğimi söylüyordum." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ama evleniyorsun. Hem de üç kez karşılaştığın ve tanımadığın biriyle."
Yapacak olduğumuz bu çılgınlık onu güldürürken "Ne yaparsın işte? Hayat, insana yapmam dediği şeyleri yaptırıyor." dediğinde ben de güldüm.
Beraber sahil kenarına geldiğimizde bir banka birbirimize bakacak şekilde oturduk. Sanki yıllardır yanımdaymış gibiydi. Öylesine yabancı değildi ki, kendimden şüphe ediyordum. Acaba o daha önce hayatımda mıydı diye.
"Ver bakalım listeyi bana."
Sabah ki konuşmamızdan sonra bana o maddeleri yazmamı söylemişti. Hepsini benimle beraber yapacaktı. Bunu ne ben ondan istemiştim ne de o benimle beraber yapmak için izin istemişti. Daha da garibi rahatsız olmamıştım. Hatta sanki bu maddeleri yapmak için en doğru kişiyi seçmiş gibi hissediyordum.
Çantamdaki listeyi çıkarıp ona uzatırken "Belli bir sırası yok. Nasıl uygun olursa o sıraya göre yapmak istiyorum." dediğimde başını sallamakla yetindi.
Listeye göz attıktan sonra okumaya başladı.
"Madde 1: Evlenmek."
Başını kaldırdı ve gülerek bana baktı. "Bunu zaten yapıyoruz. Hem de yarın saat 11'de."
Gözlerim şokla açılırken aynı zamanda gülmeye başladım. "Bu kadar erken mi?"
"Sizi bekletmek istemedim Sevgili Berin Kartal. Yoksa biraz naz mı yapmalıydım? Sonuçta teklifi alan taraf bendim."
Kahkaham yankılanırken yanımızdan geçen bazı insanlar bize baktı. Galiba iyice deliriyordum. Ve bir sır veriyorum; bunun adı delirmekse ben delirmeyi çok sevmiştim.
"Hadi hadi. Madde ikiye geç bakalım."
"Madde 2: Ardı ardına sinemada 3 film izlemek. Bak işte bu iyi bir madde."
"Madde 3: Yağmur yağarken yere yatmak. Oldukça çılgınca. Yani tam bizlik. Sonuçta kaç insan tanımadığı biriyle evleniyor ki?"
İkimizde güldüğümüzde okumaya devam etti.
"Madde 4: Gün boyu kostümle gezmek. Bu fikrin aklına nereden geldiğini sorgulamayacağım bile."
"Madde 5: Buz patenine gitmek. Daha önce gittin mi?"
Onaylayan bir mırıltı çıkardım. "Küçükken bir kez gitmişliğim oldu."
"Desene, yere düşecek olan taraf benim."
O kadar tatlı konuşmuştu ki neredeyse uzanıp yanaklarını sıkacaktım. Sert yüz hatlarının aksine içi çok yumuşaktı. Ya da bana öyle geliyordu. İlk karşılaştığımızdaki hali de sertti ama şimdi beraber yapacağımız çılgınlıkları konuşuyorduk.
Galiba Kağan Acarsoy, benim çocukken asla sahip olamadığım o oyun arkadaşımdı.
"Madde 6: Konsere gitmek. Peki kimin konserine?"
Yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. "Onu anneme seçtirecektim. Yani bu durumda onu sen seçeceksin."
Sokak lambalarının aydınlattığı gözlerindeki ışıltıyı gördüm. Gözleri şimdi daha da güzel geldi gözlerime.
"Madde 7: 100 tane gül alıp sokaktaki insanlara dağıtmak... Senden de zaten bunu düşünebilecek kadar güzel bir kalp beklenirdi."
Bir anlığına duraksadıktan sonra "Nereden biliyorsun? Belki kötü bir kalbim var?" diye sordum gülerek. Benim aksime o ciddiyetle gözlerime bakarken "Kahverengi gözlerinden tut, dudağının kenarındaki o küçük gamzeye kadar belli içinin güzelliği." dediğinde gülüşüm dondu.
İlk defa böyle sözler almam mıydı kalbimi bu denli çarptıran? Yoksa bu sözlerin sahibinin Kağan Acarsoy olması mı?
Bakışlarımı kaçırırken "Utandım. Devam et." dedim kısık bir sesle. Güldüğünü duydum ama denize bakmaya devam ettim.
"Madde 8: Kedi sahiplenmek. Seni bilmem ama ben zaten bir kedi sahipleniyorum." dediğinde heyecanla ona baktım. "Kedi mi sahipleniyorsun?"
"Aslında sahipleniyorum denemez. Evleniyorum denebilir. Sen de kedi kadar bir şeysin. Miniciksin."
Gülsem mi sinirlensem mi bilemezken gülmeyi tercih ettim. "Ben de ciddi ciddi dinliyorum seni."
"Yalan mı? Miniciksin. Boyun 1.60 bile değildir."
Hafifçe öksürürken "1.57" dedim kısık sesle. "Ne?" dedi gülerek. "1.57 mi?"
Gülmesi artarken ben ise ona ters ters bakıyordum. Bakışlarımı sonunda fark etmiş olacak ki "Tamam. Sustum." diyerek kağıda baktı.
Saniyelik bir süre sonra tekrar bana baktı. "9. maddenin karşısında niye soru işareti var?"
"Çünkü..." dedim uzatarak. "9. maddeyi anneme bile söylememiştim. O maddeyi yaptığım zaman ona söyleyecektim, benim özel maddemdi o. Ama fırsat olmadı. Hala daha o madde olacak mı bilmiyorum ama eğer olursa ilk sen öğreneceksin."
"Ha illa merak ettireceğim diyorsun?"
"Sadece sabrın sonu selamettir diyorum. Bekleyeceksin."
Hafifçe güldü.
"Bekleyeceğim. Gerekirse sonuna kadar."
~~~
●Maddeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
●Sizce 9. madde neydi?
●Peki benim çocuklarımın tatlılığı :")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitti Sandığın An
Historia CortaBir dönüm noktam var hayatımda. Sadece yaşamış olmak için yaşamaya başladığım an. Bitti sandığım an... Ama sonra değişti bir şey. Belki de her şey. Bu benim hikayem ve nereye gidiyorum bilmiyorum. Sadece bir yolcu misali gidiyorum işte, bilinmezlikl...