"Selam. Ne yapıyorsun?"
Kağan'ın telefonu açmasıyla konuştuğumda "İyiyim bücür. Çalışıyorum. Sen ne yapıyorsun?" diye sordu. Kalçamı kafe tezgahına yaslarken "Ben de moladayım. Sesini duymak istedim." dedim.
"Senin sesini duymak bana da iyi geldi."
Gülmemek için dudağımı dişlerken içimin kıpır kıpır oluşunu görmezden gelmeye çalışıyordum.
"Ben de seni arayacaktım aslında."
"Bir şey mi oldu?" diye sorduğumda "Tam olarak bir şey olmadı." dedi Kağan ve devam etti. "Bu akşam yardım derneğinin düzenlediği bir toplanma gecesi yapılacak. Hem yemek yenilecek hem de bağışlar yapılacak. Annem beni de çağırdı. Ben de bu açıklamamız için iyi bir fırsat diye düşündüm ama bugün doğum günün diye tereddütteyim. Moralini bozmak istemiyorum. O yüzden sana sormak istedim."
Kağan'ın konuşmasını bölmeden dinledikten sonra derin bir nefes aldım. Bu tanışma illa ki bir gün olacaktı. Ertelememizin bir anlamı yoktu. Moralim bozulacaksa bozulacaktı ama ben Kağan'ın yanında olacaktım. Tıpkı onun, benim yanımda olduğu gibi.
"İyi ki sormuşsun bana. Çünkü cevabım belli: gidiyoruz. Gidelim de boy gösterelim."
Son cümlemi alaycı bir şekilde söylediğimde Kağan'ın güldüğünü duydum. "Neye gülüyorsun?" diye sorduğumda "Sen boy göstermek deyince bir gülesim geldi bücür." diye cevap verdi. Sinirle gülerken "Ha ha çok komik seni dev!" dedim. "Kapatıyorum ben."
Yalancı tribime cevap vermezken konuyu başka yere çekti. "Kıyafetini ben seçsem sorun olur mu?" Sorusu beni şaşırtırken "Hayır, olmaz." diye cevap verdim. "Ama nasıl bir şey seçeceksin?"
"Sürpriz. Kafeden bir yere ayrılma. Seni almaya geleceğim."
Cevap vermeme fırsat vermeden telefonu kapattığında kendi kendime güldüm. Bir yandan akşamın gerginliği üzerime çökerken diğer yandan Kağan'ın seçeceği kıyafeti deli gibi merak ediyordum.
İçeri giren müşterilerle telefonu cebime koyup kendime geldim. Bunları düşünürdüm ama sonra. Çünkü şu anda ilgilenmem gereken bir işim vardı.
____Boşalan tabağı bulaşık makinesine yerleştirirken kapının açılma sesiyle arkama döndüm. Kağan beni işten aldıktan sonra onun evine gelmiştik ve Kağan ikimize tost yapmıştı. O erkenden bitirip hazırlanmaya gitmişti ve kapı açıldığına göre artık hazırlanmış olmalıydı.
Makineyi kapatırken eş zamanlı olarak ona baktığımda yutkundum. Onun tarzını her zaman beğeniyordum ama takım elbiseyle çok başka gözüküyordu.
Üzerinde açık mavi bir takım elbise vardı. Ceketin içine gömlek yerine beyaz düz bir tişört giyerek tamamlamıştı kombinini. Takımın rengi, gözlerinin rengini daha da ortaya çıkarmıştı ve ben kendimi o gözlere bakmaktan alıkoyamıyordum.
"Bence fena olmadım." Kağan eliyle üstünü düzeltirken konuştuğunda istemsizce başımı salladım. "Gayet iyi bence de." Ona doğru yaklaştığımda ellerimle ceketinin yakasını düzelttim. Bunu yaparken ona ne kadar yakınlaştığımı fark etmemiştim.
Bakışlarımız buluştuğunda yutkunarak geri çekildim. Böyle ansızın yakınlaşmalar kalbimi yerinden çıkaracakmış gibi hissediyordum.
"O zaman ben de hazırlanayım. Ama biraz uzun sürebilir." Ona bakmadan konuştuğumda "Sorun yok. Biraz işim vardı bilgisayarda. Onu halledeceğim." dedi. Onu onaylayan mırıltılar çıkarırken koşmaca odaya gittim. Ya da odama... Kağan'ın bana hediye ettiğini saklı cennetime...
Yatağın üzerine özenle serilmiş elbiseye bakarken sürpriz elbise hakkında ürettiğim tüm teoriler yok oldu. Ben iddialı rengi olan, daha şık bir elbise beklerken bu karşımdaki hiç öyle bir elbise değildi.
Yatağa yaklaştığımda elbisenin üzerindeki beyaz kağıdı fark ettim. Uzanıp kağıdı elime aldım ve hızlıca okudum.
Bir sürü elbise baktım senin için. Önce dedim ki, afili bir şeyler olsun. Tüllü falan. Ama sonra dedim ki, yapma Kağan. Onu değiştirme. Bücür, bücür olarak kalsın. Ona her elbise yakışıyor ama cıvıl cıvıl olması ayrı bir boyut. :)
Kendi kendime olabildiğince gülerken notu özenle katlayıp çekmeceme koydum. İçimde kol gezen duygular vardı. Hissediyor ama tarif edemiyordum. Tüm sözcüklerim tükeniyor, geriye bir tek onun adı kalıyordu. Kağan bana hiç hissetmediğim tüm duyguları hissettiriyordu.
Kayık ve kalp yaka, açık mavi, üstünde pembe çiçek figürleri olan dar, mini boy bir elbiseydi bu. Elbisenin alt kısmında fırfırı vardı. Elbise o kadar güzel ve tatlıydı ki beğenmemek mümkün değildi.
Elbiseyi özenle üstüme giydikten sonra yanımda getirdiğim, Biricik'e ait, birkaç makyaj malzemelerini çıkardım. Makyaja geçmeden önce kısa saçlarımın iki ön tarafından birer perçem bırakarak kalan kısımları ensemde toplayıp minik bir topuz haline getirdim. Daha sonra varla yok arası gibi olan hafif bir makyaj yaptım. Ağır bir makyaj yapıp elbisenin güzelliğini bozmak istemedim. Son olarak Kağan'ın elbiseyle beraber aldığı, elbiseyle aynı renkteki topuklu ayakkabıyı giyip parfüm sıktığımda hazırdım.
Derin bir nefes alıp odadan çıkarken topuklu ayakkabılar sessiz evde yankı yapıyordu. İçeri gittiğimde mutfak masasında bilgisayarla ilgilenen Kağan'ı gördüm. O kadar odaklıydı ki bilgisayara, beni fark etmemişti.
Varlığımı hissettirmek istercesine hafifçe öksürdüğümde kafasını bilgisayardan kaldırıp bana baktı. Ben merak dolu bakışlarla ona bakarken yavaş yavaş gülümsedi. "Tam da istediğim gibi yani sen gibi olmuşsun."
Söylediklerine karşı gülümsedim. Sen gibi derken ne kastettiğini tam olarak anlamasam da bu bizim aramızdaki özel bir iltifattı, biliyordum. Daha doğrusu bunu onun gözlerinde görüyor, sesinde hissediyordum.
Karşımda o varken ve bana böyle bakıyorken nasıl hissediyordum biliyor musunuz? En sevdiğim müziği dinleyerek deniz ve gökyüzünün birleştiği o ufuk çizgisine bakıyormuş gibi...
Ben hala onun etkisindeyken beraber evden çıktık, arabaya bindik. Sessiz sedasız geçen yarım saatlik yolun sonunda gösterişli, büyük bir mekanın önünde indik ve arabayı valeye teslim ettik.
Kağan yanıma geldiğinde birbirimize güç vermek istercesine tuttuk ellerimizi. Merdivenleri ağır ağır çıkarken gün boyu üzerime baskı kuran stresin azaldığını fark ettim. Çünkü yanımda o vardı. Ve ben onunla yan yanayken ne kadar güçlü olduğumuzu her zerremle hissediyordum.
●●●
♤Herkese selaam! Sonunda bu bölümü de bitirdim. O kadar yavaş yavaş yazdığım bir bölüm oldu ki... Galiba bu sıralar yine yazma perilerimi kaybettim ve bu çok sinir bozucu :(
Neyse, sizler nasılsınız?
Bölümü nasıl buldunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitti Sandığın An
NouvellesBir dönüm noktam var hayatımda. Sadece yaşamış olmak için yaşamaya başladığım an. Bitti sandığım an... Ama sonra değişti bir şey. Belki de her şey. Bu benim hikayem ve nereye gidiyorum bilmiyorum. Sadece bir yolcu misali gidiyorum işte, bilinmezlikl...