Gözlerimi açtığımda duyduğum tek şey sessizlikti. Odamın tavanını beklerken ahşap bir tavan görmenin şaşkınlığını yaşadım bir kaç saniye.
Boğazımın endişe ile yandığını hissettiğim saniyelerde doğruldum hızla. Nefeslerim hızlanırken bakışlarımı tanımadığım bu evde gezdirdim.
"N-neresi burası?" Diye mırıldandım zorlukla. Bakışlarım üzerime kaydı. Üzerimde beyazlığını kaybetmeye yaklaşmış bir tişört vardı.
Altımda bol paça kumaş bir pantolon vardı. Eşofmanlarım neredeydi? Zorlukla yutkundum. "Rüya mı görüyorum?"
Kendi kendime konuşuyordum. Bu küçük kulübede yalnızdım. Dışarıdan gelen seslerle irkilirken kalktım yerimden.
Gördüğüm cama ilerledim ve hızla açtım perdeyi. Evin önü toprak bir yoldu. İleride gördüğüm atla gözlerim büyüdü. 2022'de at görmek benim için gerçekten şaşırtıcıydı.
Evim, benim evim değildi burası. Neresiydi o zaman? Duyduğum kadın çığlığı ile gözlerim büyürken hızla kapadım camı.
O sırada sertçe vuruldu ahşap kapıya. Kalın bir ses duydum. "Boşaltın evleri! Herkes buraya toplansın!"
Sertçe yutkundum. Benden istenileni yapmalı mıydım? Gözlerimi kapadım. Uyanmaya çalışıyordum, bunun rüya olması dışında hiç bir mantıklı açıklaması olamazdı çünkü.
Yavaşça ilerledim ve açtım kapıyı. O sırada gördüm atları üzerinde ilerleyen askerleri. Evimin yakınına toplanan yüze yakın kişi vardı. Bakışlarım eski kıyafetlerde gezindi.
Bana böyle güzel kurgulanmış bir kamera şakası yapacak arkadaşlara sahip değildim.
Kendimi aptal gibi hissediyordum. Hiç bir şeyi anlayamıyordum.
Topluluğa yaklaştığımda atlı askerlerin en önünde duran bedeni gördüm. Bu sertçe yutkunmama sebep olmuştu.
Adam aşırı yakışıklı ve çekici görünüyordu.
Kaçırılmış olabilirsin ve düşündüğün şey adamın yakışıklı olduğu mu Baekhyun? Gerçekten mi? Diye geçirdim içimden. "Bu köyü düşman askerinden biz koruyacağız." En öndeki adamın sesi içimi gıdıklayan bir tondaydı.
Aşırı seksi görünüyordu.
Bir kadın hızla öne çıktı. "Biz sizi istemiyoruz! Senin ne yaptığını herkes biliyor. Küçücük çocukları bile askere alıyorsun! Vermeyiz biz oğullarımızı!" Kadınlar hep bir ağızdan karşı çıktığında yutkundum.
Atın üzerindeki seksi adam sinirlenmiş gibiydi.
"Devletin kararı bu! On üç yaşını aşmış her çocuk savaşa katılmak ZORUNDA! eğer savasmayacaklarsa seve seve gidebilirsiniz düşman topraklarına! Savaşmayana yemek yok!"
Cümlesi bittiğinde o kalabalık içinde nasıl olduğunu bilmesem de aniden gözleri gözlerimle buluştu. Hızla süzdü beni. Neyime bakıyordu bu kadar?
Çenesiyle beni gösterdi sonra. "Hey sen! Kaç yaşındasın? Ne işin var burada?" Bir adım geriledim. Buradan olmadığımı anlamış mıydı? Ne diyecektim?
Aşırı sinirli biri gibi duruyordu.
Yanımda duran amca konuştu hızla. "Onun bakmakla yükümlü olduğu bir nenesi vardı. Daha üç gün önce öldü yaşlı kadın. O yüzden katılmadı askere." Şaşkın gözlerle baktım amcaya. "Ne nenesi ya?" Diye mırıldandım ağzımın içinde.
Benim hiç kimsem yoktu ki!
"İyi. Mazereti ortadan kalktığına göre askere alınabilir. Geç kenara." Gözlerim şaşkınlıkla irileşti. "Bakın, bir yanlış anlaşılma olmal-" sesim kalabalığın sesi tarafından yutulurken benden daha küçük çocukların zorla askere alındığını gördüm.
Burada ne oluyordu? Ben nasıl bir cehennemin içine düşmüştüm böyle?
Yanıma gelen asker kolumu dürttü sertçe. "General Park'ın ne dediğini duymadın mı? Geç kenara." Beni iteklediğinde çocukların yanına geçmek zorunda kaldım.
Dün gece okuduğum kitabın her sahnesi beynimin içinde yankılanırken general Park ismi çok tanıdıktı.
Park...Park Chanyeol mu? Cani, sert general. Halkın bile illallah ettiği o asker.
Gözlerimi hızla diktim üzerine. Çok karizmatik ve sert bir adamdı. Bakışlarım etrafta gezindi. Küçük bir köydü burası.
Büyük binalar, telefonlar veya modern insanlar yoktu. Aksine atlar, eski kıyafetler vardı.
1920lerde yaşamış olan adamı şuan karşımda canlı görme ihtimalim yüzde kaçtı? Gerçekten delirmiş miydim?
Gözlerimin korkuyla dolduğunu hissediyordum. Şoktaydım ve kıpırdayamıyordum. Birinin kolumu dürttüğünü hissettim. "Ağabey, iyi misin?"
Elim dönen başıma gitti. Sesler boğuklaşmaya başlamıştı.
Gözlerim kararırken kendi evimde, kendi zamanımda uyanmak istiyordum.
Çok korkuyordum.
Eveet sonunda devamını getirebilidimm fici sevdiniz mi?~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyond time/Chanbaek
FanfictionBaekhyun üniversitesye girmeye çalışan sıradan bir öğrenciydi, gözlerini hiç bilmediği bir köy ve zamana açana dek. Cani olarak bilinen general Park Chanyeol ise zamanın ötesinden gelen bu çocuğa hızla tutulacak ve onu pusulası haline getirecekti. Y...