Yazarın anlatımından
Chanyeol yanındaki Jongin ile ilerlemeye başladı çadırına. "Yarınki devriyede ben yanınızda olamayacağım Jongin. Senden istediğim şeyi dikkatle yap tamam mı? Baekhyun'u koru."
Jongin başını salladı yeniden. "Emredersiniz komutanım. Kendimi koruyormuşcasına koruyacağım. Sizin emanetiniz benim emanetimdir."
Hafifçe gülümsedi Chanyeol. Jongin ile güzel bir dostlukları vardı. Bir tek ondan isteyebilirdi böyle bir şeyi.
Çadıra girdiğinde iç çekti. Yatak odası için ayrılan yerden çıkan Baekhyun ile büyükçe gülümsedi. "Bebeğim, nasılsın?" Yaklaştı ve kollarını beline sardı Chanyeol.
Baekhyun hafifçe gülümsedi. "İyiyim Chan. Sen düşünceli gibisin ama." İç çekti Chanyeol. "Yarınki devriyede olamayacağım. Seni düşünüyorum."
Baekhyun gülümsedi. "Sevgilim nerdeyse bir aydır eğitim veriyorsun bana. Korkma, kendimi koruyabilirim ben."
"Biliyorum güzelim biliyorum ama yine de korkuyorum." Okşadı yanağını. "Seni kaybedemem." Baekhyun gülümsedi. Sıcacık hissediyordu.
"Kaybetmeyeceksin." Diye mırıldandı Chanyeol'a iyice sokulurken. Uzun bir sarılışın ardından Baekhyun mutfak için ayrılan yere geçmiş ikisi için bir şeyler hazırlamaya başlamıştı.
Chanyeol ise masasına oturdu. Cebinden anahtarı aradığı sırada eli çekmeceye ulaşmıştı. Çektiği anda açılan çekmece ile duraksadı.
Sabah kilitlediğine emindi. Anahtar ise cebinde değildi. Bakışları hızla gezindi çekmecede.
Belge yoktu.
Kalbinin an ve an hızlandığını hissetti Chanyeol. Çok önemli bir teslimatın belgesiydi. Teröristlerin eline geçerse bir çok silahı kaybederlerdi.
Ensesinden aşağıya yayılan sıcaklıkla kalktı oturduğu yerden. Hızla çıktı odadan. "Baekhyun." Diye seslendi. Kulakları uğulduyordu.
Baekhyun Chanyeol'a döndüğünde gördüğü yüz ifadesiyle duraksadı. "efendim sevgilim?" Diye sordu sakin kalırken. "İyi misin sen?"
"Biri girdi mi bir şey bırakmak için çadıra?" Baekhyun durdu bir kaç saniye. Başını olumsuzca salladı. "Hayır, gelen olmadı. Neden?"
Chanyeol hızlanan nefesleriyle baktı sevgilisine. Bu çadıra direkt girme yetkisi iki kişide vardı. Jongin ve Baekhyun'da.
Jongin sabahtan beri yanındaydı. Baekhyun ise hiç kimsenin gelmediğini söylüyordu.
Hızlı adımlarla ilerledi yanına. "Üzerini aramam gerek." Baekhyun'un kaşları çatıldı hızla. "Neden? Bir şey mi kayıp?"
"Ellerini kaldır ve soru sorma Baekhyun." Baekhyun iç çekti ve kaldırdı ellerini. O hiç bir şey almamıştı. Bu tepkinin tribini daha sonra atacaktı Chanyeol'a.
Chanyeol hızla ve dikkatle aradı Baekhyun'un üzerini. Hiç bir şey yoktu. Son adresi kabanların durduğu askılık olduğunda hızla aramaya başladı kabanı.
İç cebine baktığında bulduğu kağıt ile duraksadı. Bakışları Baekhyun'a kaydı. Gerçekten yapmış mıydı?
Nasıl yapabilirdi? Chanyeol ona yeni yeni güvenmeye başlamışken, nasıl alırdı böyle önemli bir belgeyi?
Titreyen elleriyle çıkardı kağıdı ve açıp kontrol etti. Aradığı belgeydi. Gözlerini hissettiği hayal kırıklığı ile kapattı Chanyeol.
Bu vatana, birliğine ihanetti. Bu Chanyeol'un aşkına ihanetti.
Yutkundu sertçe. "Nasıl yaparsın bunu?" Baekhyun şaşkınlıkla baktı elinde tuttuğu kağıda. Başını olumsuzca salladı. "Ben onu oraya koymadım." Diyebildi yalnızca.
Hızla yaklaştığında durdurdu Chanyeol onu elini kaldırarak. "Bu çadıra girme yetkisi olan iki kişi var!" Diye bağırdı hissettiği sinirle. "Ve Jongin saatlerdir yanımdaydı Baekhyun."
Baekhyun başını olumsuzca salladı. Gözlerinin dolmasına zorlukla engel oluyordu. "Yemin ederim Chanyeol, hayatım üzerine yemin ederim ki ben almadım. O kağıtta ne yazıyor bilmiyorum. Ben senin masana bile yaklaşmadım."
Chanyeol elinde gizli şifrelerle yazılmış kağıdı salladı öfkeyle. "Bu ne o zaman!? Nasıl girdi senin kabanın cebine bu? Şansa bak uçmayı bulmuş ta gelip senin cebine girmiş!"
Baekhyun daha fazla tutamadı kendini. Gözleri hızla doldu. Vücudu korkuyla titiyordu. Chanyeol'u kaybetmekten korkuyordu. Hain damgası yemekten çok korkuyordu.
Chanyeol'un aşkının öfkeye dönüşmesi ihtimali ise kalbinin korkuyla atmasına neden oluyordu.
"Sakın ağlama." Dedi dişlerinin arasından Chanyeol. "Hiç kimseyi Baekhyun, bunu yapan hiç kimseyi affetmem asla!" Hızlı adımlarla çıktı dışarıya. "Asker!"
İki çömez hızla yanına ilerleyip saygıyla eğildiler. "Baekhyun'u hücreye götürün. Sorgusunu bizzat ben yapacağım." Hızla çadıra girdiler ve göz yaşları yanaklarından süzülen bedenin kollarından sıkıca tuttular.
Çadırdan çıkardıklarında herkes durmuş ona bakıyordu. Ağlayan Baekhyun'a. O ise yalnızca Chanyeol'a bakıyordu.
"Hata yapıyorsun." Dedi zorlukla. "Ben değilim, hata yapıyorsun." Chanyeol duysa bile hiç bir cevap vermedi söylediklerine. Kalbi acı içindeydi.
Baekhyun başından beri hain miydi? Kafasında onlarca soru vardı. Kendini bir anda kaptırmıştı onun büyüsüne. Bu hatayı nasıl yapabilmişti?
Güvenmeden onu evine, odasına hatta yatağına almıştı. Geçen günler güveni de yanında getirmişti.
Güvendiğini sanıyordu Chanyeol.
Çadırının hemen önünde durmuş zevkle olan biteni izleyen Lucas ise yüzündeki küçük gülümsemeyle bakıyordu götürülen Baekhyun'a.
Planı tıkır tıkır işlemişti. Chanyeol yeniden ona güvenecek ve yanına alacaktı. Yeniden onun en yakını olacak, belki de bu kez bir şansı olacaktı.
Chanyeol'un kırılan kalbine iyi geleceğine emindi. Hainler sorgusuz sualsiz asılırdı. Hemde ibret olsun diye birliğin tam ortasında gerçekleştirilirdi bu olay.
Lucas Chanyeol'un son bir umut onu sorgulayacağını biliyordu ama Chanyeol kendi gözleriyle görmüştü o kağıdı.
Baekhyun'un kurtulma ihtimali yoktu. Chanyeol'un acı içindeki yüzüne baktı. Dudakları biraz daha kıvrıldı zevkle.
Baekhyun'un idam emrini sevdiği adam kendi elleriyle verecekti. Bu ise Lucas'ın Baekhyun'dan aldığı en büyük intikamdı.
Kalbim ağrıyor resmen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyond time/Chanbaek
Fiksi PenggemarBaekhyun üniversitesye girmeye çalışan sıradan bir öğrenciydi, gözlerini hiç bilmediği bir köy ve zamana açana dek. Cani olarak bilinen general Park Chanyeol ise zamanın ötesinden gelen bu çocuğa hızla tutulacak ve onu pusulası haline getirecekti. Y...