six

715 84 7
                                    

Baekhyun'un anlatımından

Dudaklarımın karıncalandığını hissediyordum. Dudaklarının tadını alıyordum. Çok sıcak hissediyordum.

Yavaşça geri çekildiğimde kısık bir sesle ayrıldı birbirinden dudaklarımız. Yüzümün yandığını hissediyordum.

Nefeslerim kısa bir öpüşme olmasına rağmen hızlıydı. Karşımdaki adamın gözleri hala kapalıydı.

Gözlerini araladığında dudaklarımı birbirine bastırdım. "Baekhyun." Diye mırıldandı kısık sesiyle.

Tekrar yaklaştığını fark ettiğimde hafifçe geri çekildim. "Ben, gitsem iyi olacak." Belimi saran kolunun kasıldığını hissettim. "Gitmek mi istiyorsun?"

Sorusu çok netti. Gitmek istemiyordum ama onu tanımıyordum. Aramızdaki çekim dışardan bir gözle görülebilir düzeydeydi. Şuan burada, bu odada kalırsam ileriye giderdik.

Bunun için hazır hissetmiyordum.

"Kalmak istiyorum." Diye fısıldadım. Çok yakınımda olduğu için beni rahatlıkla duydu. "Ama birbirimizi tanımıyoruz bile. Gitmem doğru olan."

Derin bir nefes çekti içine Chanyeol. "Bu kadar içkiye rağmen, hala mantıklı konuşuyorsun." Kısa bir gülüş çıktı dudaklarından.

Ardından beklemediğim bir hızla yaklaştı ve dudağıma bir kelebek öpüş verdi. Hissettirdikleri nedeniyle yeniden kapanan gözlerimi zorlukla araladım.

Park Chanyeol beni etkisi altına alıyordu. Ve ben ondan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum.

Bir adım geri çekildiğinde "dikkatli ol." Diye mırıldandı. Yeniden kendini koltuğa bıraktığında kadehte kalmış son yudumu da içti hızla.

Zorlukla yutkundum ve ağır adımlarla çıktım dışarı. Nefes nefese bana verilen odaya girdiğimde Luhan çoktan uyumuştu.

Kendimi yatağa bıraktım ve kapadım gözlerimi. Elim kalbimin üzerine gitti. Neden hala bu kadar hızlı atıyordu?

"Ben nasıl bir şeyin içine düştüm böyle?"

////////////////////////

Baekhyun kahvaltıyı hazırlarken Kyungsoo'dan destek almış, generalin neler yediğini ondan öğrenmişti.

Kahvaltı neredeyse hazırken açmıştı Chanyeol gözlerini. Baş ağrısı her zamankinden fazlaydı. Yavaşça kalktı ve kaşıdı ensesini.

Alkole dayanıklı bir bünyeye sahipti. Bu yüzden dün gece olanları hatırlıyordu. Baekhyun'un dudaklarının tadını bile hatırlıyordu.

Yavaşça kalktı yataktan. Mutfaktan gelen tıkırtılar Baekhyun'un burada olduğunu anlatıyordu ona. Odasının içindeki tuvalete girdi ve yüzünü yıkayıp kendine geldi.

Büyük bir bardak su baş ağrısına iyi gelebilirdi. Kahvaltıdan sonra bir şişe soju ise çivi çiviyi söker mantığı ile tüm baş ağrısını alıp götürürdü.

Mutfağın açık kapısına geldiğinde hala hararetli bir şekilde kahvaltı hazırlayan Baekhyun'u gördü. Omuzunu kirişe yasladı ve sessizce izledi yeşillikleri doğrayan bedeni.

Kendini işine kaptırmış gibiydi. Kendi kendine mırıldandıyordu. "Çay baş ağrısına iyi gelir mi ki?"

Onu düşünen beden ile gülümsedi Chanyeol. Bu aralar Baekhyun sayesinde fazla güler olmuştu.

Kendini durduramıyordu.

"Su yeterli." Diye cevapladı onun sorusunu. Aniden gelen ses ile irkilen Baekhyun hızla döndü arkasını. Hala omuzunu kirişe yaslamış ona bakan generali gördüğünde yutkundu.

"Günaydın efendim." Yavaşça yaklaştı Chanyeol masaya. Sandalyeye oturduğunda Baekhyun hızla son yeşilliği de koydu masaya.

"Su koyuyorum o zaman size." Chanyeol'un cevabını beklemeden hızla su doldurmaya başladı. "Ben senin yerinde olsam dün gece öpüştüğüm adama kimse yokken siz demezdim."

Ardından çubuklarına uzandı ve hızla başladı kahvaltısına. Baekhyun yutkundu ve hızla verdi bardağı. "Ben hatırlayıp hatırlamadığıdan emin değildim." Diye mırıldandı sonrasında.

"Nasıl hareket edeceğime emin olamadım." Chanyeol hafifçe gülümsedi. "Karşıma oturmakla başlayabilirsin. Yalnız kahvaltı etmeyi sevmem."

Baekhyun hızla oturdu Chanyeol'un karşısına. Sessiz bir kahvaltı ettiler. Ardından Chanyeol Baekhyun'un masayı toplamasına yardım etti.

Sessizlik artık Baekhyun'u gererken arkasından beline sarılan kollar ile titrek bir nefes verdi. "Sende beni sana çeken bir şey var Baekhyun. Senden uzak duramıyorum."

Baekhyun hafifçe döndü Chanyeol'a. Hala beline sarılı olan kollar oradaydı. "Beni istiyor musun?" Diye sordu Chanyeol Baekhyun'un gözlerinin içine bakarken.

Baekhyun hafifçe salladı başını. İlk kez cesur oluyordu. İlk kez istediği şeyi utanmadan, korkmadan söylüyordu.

Chanyeol'un gözlerindeki cesaret ona istek vermişti.

Chanyeol kollarını çözdü ve kendine çevirdi Baekhyun'u. "Beni istediğin sürece, bırakmayacağım seni." Yaklaştı ve yeniden birleştirdi dudaklarını.

Her şeyi planlı ilerleyen Chanyeol için Baekhyun bir ilkti. Plansız programsız bir şekilde tutulmuştu ona.

İçindeki tüm şüphelere rağmen, onu öperken mutluydu. Her şeyi bir kenara atmış, bir kez olsun hayatını yaşamak istiyordu.

Bir kez olsun, sevmek istiyordu.

Bir kez olsun, sevmek istiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Beyond time/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin