Yazarın anlatımından
Baekhyun ağır adımlarla ilerliyordu Sehun'la birlikte. Hava kararlı bir kaç saat olmuştu. Evde nefes alamamıştı daha fazla Baekhyun.
Günlerdir deniyordu. Her gece okuyordu o kitabı. Her sabah ise evinde uyanıyordu. Artık göz yaşlarını tutamıyordu. Kaç aylık hamile olduğundan bile haberdar değildi çünkü yalnız başına kontrole gitmek istememişti. O olmadan yapamazdı.
"Baekhyun artık kendini toparlaman gerek. Hayatına devam etmen gerek." Titrek bir nefesle bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Yıldızları göremiyordu.
"Geldiğimde yıldızları izliyordun. Onları, seviyor musun?"
"Evet güzeller. Onları seviyorum. Siz sevmez misiniz?" "Yıldızlar sevmeyi düşünmedim hiç."
Kafasının içinde yankılanan sesler ikisine aitti. Chanyeol'un onda bir fotoğrafı bile yoktu.
Gözlerinin dolduğunu hissetti. Çok özlemişti. Yalnızca günler geçmişti. Yıllara nasıl dayanırdı? Nasıl unutabilirdi onu?
"Bu bile zor benim için." Diye mırıldandı Baekhyun. Bakışlarını Sehun'a çevirdi. "Teşekkür ederim her şey için Sehun. Benim yanımda olan tek kişi sendin, hala sensin. İyi ki varsın. Bu, benimle ilgili bir durum. Ya bir yolunu bulacağım ya da iyileşeceğim."
Evinin önüne geldiklerinde sıkıca sarıldı Sehun'a. "Her zaman yanındayım." Diye mırıldandı Sehun. Hafifçe gülümsedi Baekhyun. Günlerdir gülümsemeleri içten değildi. Sehun bu altı aylık yokluktan önceki arkadaşını göremiyordu.
Baekhyun sanki yalnızca bedenen buradaydı. Ruhunu kaybetmişti.
Ağır adımlarla girdi binaya. Bir kat çıktı ve cebinden çıkarttığı anahtar ile açtı kapıyı. Ayakkabısını çıkardığı sırada evin içinden duyduğu tıkırtı ile duraksadı Baekhyun.
Bu mahallede hırsızlık yaygındı ama onun evinde çalınabilecek hiç bir şey yoktu ki. Kim onun evine girerdi?
Titrek bir nefesle bir adım ilerledi. Işığı açtığında herkesi görmeyi bekliyordu. En çok da tanımadığı birini. Ama ona şaşkınca bakan Chanyeol'u tahmin bile edemezdi.
Bir an nefes alamadı. Aldığı nefes boğazında takılı kalırken sıkıca tutundu kapı kulbuna. Bu nasıl olabilirdi? Gözlerini kapatıp açtı. İnanamadı bu anın gerçek olmasına.
"Chanyeol." Diyebildi yalnızca. Gözleri çoktan dolmuş göz yaşlarını akıtmaya hazırdı. Tanrı onun sesini duymuş muydu gerçekten?
Chanyeol ise anlamıyordu. Kafası karmakarışıktı. Tüm zihnini karıştıran şey ise karşısındaki bedendi. Sevdiği adam karşısındaydı. Buradaydı.
Burası çadır değildi. Nerede olduğunu bilmiyordu. Başı çok ağrıyordu ama umurunda değildi hiç bir şey. Baekhyun buradaydı, her şey düzelirdi.
Baekhyun buradaydı ya. Her şey hallolurdu.
Dengesini kaybetti Chanyeol. Başı dönüyordu. Hızla atıldı Baekhyun ileriye. "Chanyeol iyi misin?" Soru hızla döküldü dudaklarının arasından. Chanyeol'un kolunu tuttu ve dengesini sağlamasına yardımcı oldu.
Chanyeol dikkatle baktı Baekhyun'a. Bakışlarını etrafta gezdirdi istemeden. "Burası neresi?" Diye sordu. Yutkundu Baekhyun, bunu nasıl açıklayabilir di ki bir insan?
Konuşmaktan kaçındı. Özlediği bedenin göğsüne sığındı Baekhyun. Sıkıca sarıldı sevdiği adama. Chanyeol günler sonra hissettiği şeyler ile gözlerinin dolduğunu hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyond time/Chanbaek
FanfictionBaekhyun üniversitesye girmeye çalışan sıradan bir öğrenciydi, gözlerini hiç bilmediği bir köy ve zamana açana dek. Cani olarak bilinen general Park Chanyeol ise zamanın ötesinden gelen bu çocuğa hızla tutulacak ve onu pusulası haline getirecekti. Y...