eight

626 72 6
                                    

Kapının hemen yanında bekliyordum Chanyeol'un gelmesini. Araba hazırlamıştı askerler tarafından.

"Baekhyun, hazır mısın?" "Hazırım, kapıda bekliyorum!" Diye seslendim bende duyması için.

Üzerindeki gömleğin yakalarını düzeltti hızla. Kabanı çok yakışmıştı. Bakışları üzerimde dolandı.

"Montun yok mu?" "Askerlere verilmiyor, benimde yoktu." İç çekti. "Bekle burada."

Odasına geri girdiğinde sessizce bekledim. Elinde kahverengi bir kabanla çıktı. Omuzlarından tuttu ve uzattı bana. "Gel, giy bunu."

Güldüm. "Chanyeol o bana çok büyük olmaz mı?" "Giy dediysem giy Hyun."

Giydim, gerçekten uzun gelmişti. Kabanın cebinden çıkardığı kuşağı hızla sardı belime. "Şimdi bunu sıkı sıkıya bağladık mı bol falan gelmez."

Bağladıktan sonra bir kaç adım geriye gitti ve eserine baktı. Ardından çenemi tuttu ve hızla yaklaşıp sert bir öpüş verdi dudaklarıma.

"Çok güzel oldu." Güldü halime "arkamdan takip et asker." Bakışlarım bekleyen askerlerde gezindi. Lucas ve Jongin de bizimle geliyordu.

Bakışlarım Kyungsoo'ya kaydı. Hafifçe gülümsedi bana. Hızla karşılık verdim. Generalin arkasında rahat bir pozisyonda beklerken general önde biz arkada ilerlemeye başladık arabaya.

Bayağı eski bir arabaydı. Güldüm, çok garibime gidiyordu. Chanyeol ve diğerleri gelişmiş halini bilmediği için onlara normal geliyordu ama ben onlar gibi değildim.

Yine de, iyi ayak uydurmuştum.

İlk gün gördüğüm gibi korkudan bayıldığım generalle öpüşüyordum mesela. Güldüm kendi kendime. Delirmeme az kalmıştı.

Arabaya yerleştik. Chanyeol general olduğu için sürücünün hemen yanına oturmuştu. Arkada diğer askerle birlikte oturdum.

Kısık sesle muhabbet ediyorlardı. Herkes fazlasıyla şaşırmıştı Generalin bu kararına. Gülümsedim hafifçe. Onun değil benim kararımdı.

Üzerimdeki kabandan kokusu çok silik bir şekilde geliyordu. Çok şanssız olduğumu düşünüyordum, kabus diyordum hatta ama düşüncelerim değişmeye başlamıştı.

Sehun'u özlemiştim. Ama eski hayatımı özlememiştim. Yalnız olmayı, küçük bir evde yalnız başına yaşamayı.

Şimdi ise hiç yalnız değildim. Kyungsoo ile yakındım, Chanyeol beni hiç yalnız bırakmıyordu zaten. Sürekli onun yanındaydım.

Lucas'ın sesiyle ayrıldım düşüncelerimden. "Kaban yakışmış Baek." Gözlerimi devirmek istesem de tuttum kendimi. İyi niyetli değildi. Benden hiç hoşlanmıyordu.

"General verdi." Diye mırıldandım. Güldü. "Zamanında bende giymiştim onu. General pek sevmez. Yardımcılarına veriyor, özel hissetme diye söylüyorum."

Bakışlarımı kaçırdım hızla. Zamanında Lucas'a verdiği kabanı mı vermişti bana? Lucas ile, arasında ne geçmişti ki?

Bakışlarımı cama çevirdim ve hiç bir şey söylemeden. Canım çok sıkılmıştı.

//////////////////////

Yazarın anlatımından

Kurulan büyük masaya baktı Baekhyun. İştahı falan kalmamıştı. Üzerindeki kaban batıyordu resmen.

Çok rahatsız hissediyordu kendisini. Chanyeol onda bir şeyler olduğunu hissetmiş gibi sürekli ona bakıyordu.

"Byun yanıma." Sandalyeye oturduğunda söylemişti general. Baekhyun iç çekti ve hemen yanına oturdu Chanyeol'un.

"Neyin var?" Diye sordu diğer askerler hala yerlerine otururken. "Bir şey yok generalim." Önündeki tabakaydı Baekhyun'un bakışları.

"Yüzüme bak." Derin bir nefesle döndü Baekhyun Generale. "Bir şey olmuş, ama anlatmıyorsun." Yutkundu Baekhyun. "Akşam, konuşalım olur mu?"

Chanyeol başını salladı yalnızca.

Yemek diğer askerler için eğlenceli geçmiş olsa da Chanyeol ve Baekhyun için pek sessiz geçmişti. Sofrada bilmediği bir kaç tane yemek vardı ama tadlarını beğenmişti Baekhyun.

Akşamın sonuna yaklaşırken diğer komutan generali ateş başına davet etse de Chanyeol dinlenmek istediğini söyleyip reddetmişti.

Chanyeol'un kalacağı eve hemen ardından girdiğinde arkasından kapıyı kapattı Baekhyun.

"Odama gel üzerini çıkartıp." Chanyeol geniş odaya girdiğinde yatağa oturdu ve Baekhyun'un gelmesini bekledi.

İçeri girdiğinde "kapıyı kapat." Diye mırıldandı Chanyeol. Baekhyun kapıyı kapadı ama ona doğru ilerlemedi.

"Sorun ne?" Diye sordu Chanyeol. "Lucas, ile aranda bir şey oldu mu?" Chanyeol'un kaşları çatıldı. "Konumuz ile ne alakası var?"

"Sorum açık. Aranızda bir şey geçti mi?" "Neden sorduğunu söyle bende sorunu cevaplayayım." Baekhyun derin bir nefes verdi.

"Boşver, konuşmak istemiyorum." Kapıya döndüğünde hızla kalktı Chanyeol ayağa. Kolundan tuttu ve durdurdu. "Neyi kıskandın anlamıyorum ama o yalnızca askerimdi benim. Sana baktığım gibi bakmadım ona ben."

"Neden bana verdiğin kabanı daha önce ona verdin o zaman?" Chanyeol iç çekti. "Bunu nereden çıkardın?"

"O söyledi!" Diye yükseldi Baekhyun. "Özel hissetme diye söylüyorum dedi bir de üstüne."

Güldü Chanyeol. "Yalan söylemiş. Ona kullanması için hiç bir eşyamı vermedim. Umrumda olmadı çünkü üşüyüp üşümemesi. Yalnızca seni düşünüyorum ben. Görmüyor musun?"

Kendine çekti Baekhyun'u. "Yalnızca seni seviyorum, anlamıyor musun?"

 "Yalnızca seni seviyorum, anlamıyor musun?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Beyond time/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin