Doktor Yoongi'nin sırtındakinin üç haftada iyileşeceğini, ve iz bırakacağını söyledi. Üç haftanın hastanede kaldığımız iki haftasında gözüme bir dakika bile uyku girmemişti.
Onu hastaneye götürdüğümüz o gece nasıl sabaha erdi hatırlamıyordum. Pansuman yapıp bir odaya almışlar, yüz üstü yatırmışlardı. Ağrı kesici verip duruyorlardı uyuyabilsin diye. Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Hissiz değildim, aksine, o kadar üzgündüm ki beynim uyuşuyordu. Bana sorulan bütün sorulara evet dedim ve geçtim. "İlkyardımı siz mi yaptınız?" "Evet." "Hastanın yakını mısınız?" "Evet." "Siz mi refakat edeceksiniz?" "Evet." "Nasıl olduğunu gördünüz mü?" "Evet." "Nasıl oldu?" Sessizlik. Sonra bir beynim olduğunu hatırlama. "Hayır. Yanlış söyledim. Görmedim."
Sabaha karşı geldi Chet, üstünü başını temizleyip gelmişti "Söndürdüler." Başımla onayladım sadece. Sönse neydi sönmese neydi? Yanacak bir şey kalmayınca kendiliğinden sönecekti zaten.
"Öyle deme. İtfaiye görevlileri birkaç odanın ve bahçenin kurtarılabileceğini söylediler. Gidip kendin bak." "Görmek istemiyorum. Bir süre oraya gitmek istemiyorum, Chet." Anlıyordu. Başını salladı "Polis gelecek." "Neden?" "İfade alırlar. Yoongi konuşur mu onlarla?" Omuz silktim "Uyuttular. O zamana kadar kalkarsa anlatır." Sakince onayladı başıyla. Soluklandı biraz. Yoongi'ye baktı bir süre. "Nasıl bir saçmalık bu böyle anlamadım hiç... Altı üstü bir iki çello çalıp çıkacaklardı." Bana döndü "Kaçmış yurtdışına. İtfaiye de sabah yangının sebebini tespit eder alelacele." Burnumdan gülmek istedim, ama gülemedim. Ülkeyi terk edecek diye sevinip dedikodusunu yapmıştık, al, her şeyimizi yok edip gidiyordu işte. "Polis niye geliyor o zaman? Kılıf hazırlanmış işte." "Formalite. Biz üstümüze düşeni yaptık diyecekler." Sessizleşti "Yine de siz her şeyi anlatın."
Sabah birkaç polis memuru geldiğinde, içeri bile almadım. Uyuduğunu söyledim. Uyanınca çağırmamı söyleyip gittiler. Çağırmayacaktım. İstemiyordum.
Fakat Yoongi uyandığında konuşmak istediğini söyledi.
Polisler geri geldiğinde o aptal ifadelerle oturdular karşımıza. Sanki bir şeyi değiştireceklermiş gibi, sanki onlara inanacakmışız gibi bizi aptal yerine koyan bir ifadeyle, masal dinlemeye gelmiş gibilerdi. Yine de Yoongi anlatmak istiyordu. Saygı duydum.
Doktoru birkaç gün oksijen maskesi kullanmasını uygun görmüştü, nefes almakta zorlanmıyordu Yoongi ama yine de olması gereken bir uygulamaymış bu, "Azıcık sabredin." demişti o da. Fakat konuşurken zorluk çıkarıyor diye polis gelince çıkardı kenara koydu. Bu adamlar için en ufak bir şeyden fedakarlık etmesi sinirimi bozuyordu.
"Neden olmuş?" diye sordu Yoongi. Cevabı biliyordu, kendisine yalan söyleneceğini de biliyordu, ama duymak istiyordu. Polis "İhmal." dedi "Elektrik kaçağı oluşmuş. Geçmiş olsun." "Teşekkür ederim." "Siz bu esnada evde miydiniz?" "Değildim. Arkadaşımla eve yürüyorduk. Geldiğimizde bir odası çoktan yanmıştı evin." "Hangi odaydı bu?" Yutkundu "Çalışma odam." "Siz nasıl yara aldınız?" "Eve girip çalışmalarımı kurtarmaya çalıştım." Yoongi bir süre baktı polislere, onlar da ona bakıyorlardı. Yoongi suçluyordu onları. Bir soru daha yöneltti "Kaçak nereden kaynaklanmış?" "Mutfaktaki ev aletlerinizden birinden." "Sigorta atmamış yani." "Biz bilemeyiz. İtfaiyenin raporu bu yönde." Yoongi gülümseyerek başını salladı. Devam etti "Kaçak mutfakta oluyor, yangın benim çalışma odamdan başlıyor. Sahibinize söyleyin bir dahakine daha iyi hazırlasın sizi."
Şaşakalmıştı iki polis memuru da. Diyecek hiçbir şey bulamamışlardı bu beklenmedik dönüt karşısında. Hakaret makaret diye kem küm edip lafı çevirmeye çalıştılarsa da Yoongi'nin bana "Çıkar şunları." demesiyle kapının önüne kondular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marceline " namgi
Fanfiction"What do you do, when you and him are together?" "We play cellos. We speak of music, and the beauty of what is feared. There is an abandoned sea shore we go. We dream of overseas, lie down, lie down, lie down and sleep. We eat together, mother natur...