8

18.1K 952 276
                                    

81928193719 saatlik çalışma sonrası benim can sıkıntısının eşgal; bölüm at orsp.
Gerçekten aşırı dönek bir insanım onu farkettim 2 Nisan'a kadar dayanamazdım olm bne.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Doğan Abi poşetleri bana taşıtmadan hepsini 10 parmağına sığdırmıştı,yardım edeyim desem bile poşetleri benden kaçırdı ve hepsini o taşıyarak eve ilerledik. Kapıya geldiğimizde teşekkür edip poşetleri alıp girme planım suya düşüp kapıyı açtığım gibi içeriye daldı. Poşetleri mutfakta ki masaya koymuş beni bekliyordu. Mutfağa girdim ve gülümsedim. "Su versene." dedi ve soluklandı. Bende hemen başımı sallayarak bardak dolabından bardak alıp sürahiden doldurdum. Arkamı döndüğümde gördüğüm görüntü dehşet-ül vahşet'ti.

Kafasını arkaya eğmiş eliyle boğazını yelleyen bir Doğan Abi ile sesli bir şekilde yutkundum ve hemen kendime gelerek sahte bir öksürükle suyu ona uzattım. Suyu uzatırken bilerek mi yoksa yanlışlıkla mı olduğunu anlamadığım bir şekilde elime dokundu ve "Saol." dedi. Gülümseyerek "Önemli değil." dedim. Suyu içerken kafasını kaldırmıştı ve hızlıca suyu dikmişti. İçi yanmış adamın. Başında Azrail gibi dikilirken sırtımdan akan terle kokuyormuş gibi hissettim ve yanından. "Ben üstümü değiştirip geleyim." dedim ve kafasını aşağı yukarı salladığını gördüm. Odama geldim ve kapıyı yavaşça kapattım. Kapattığım gibi evden telefon çalma sesi geldi ve biraz geçtikten sonra ses kesildi,sanırım telefonu çalmıştı. Umursamayarak üzerimde ki tişörtü çıkarttım ve dolapta üzerime uyacak birşeyler aramaya başladım. O sırada kapı tıklatılmadan açılınca hemen kapıya döndüm. Doğan Abi karşımda bana gözlerini kocaman açmış bakıyordu bende aynı şekilde duruyordum. Pantolon olmasına rağmen üzerimde birşey yoktu. Kendime gelerek dolabın kapağına saklanmaya çalışmıştım ama götüm dışarda kalmıştı anasını satayım!

"Şey..ben..ben telefonum çaldı da..şey aradı..şey..Kemal parka çağırıyorlar..gidiceğimi söylicektim..özür dilerim." dedi kekeleyerek.

Hala salak gibi saklanmaya çalışan ben "T-tamam,görüşürüz." dedim.

"Görüşürüz." dedi ve kapıyı kapatıp çıktı. Arkasında yanakları kızarık bir çocuk bırakıp giden adam da aynı şekilde kapının arkasında kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.

Evin kapısının açılıp kapanma sesini duyan Alp hemen dolaptan çekildi. Yanakları utançtan kızarmıştı. "Rezil oldum işte rezil,ooofffff!!!"

"ŞU KAPIYI KİTLESENE APTAL ALP!" diyerek kafasına vuruyordu. Üzerine hala birşey giymediğini fark ederek ağlak bir suratla kendini yatağa attı yüz üstü.

Kendini boğarak bunu yaşanmamış sayamazsın aptal.

İç sesi Abdürrezzak hiç yardımcı olmuyordu ona. "Tamam saniyelik gördü zaten birşey yok,birşey yok." diye elini kalbine koyarak kendini sakinleştirmeye çalışıyordu ama başarılı olamıyordu. Dolabına ilerleyerek bir siyah sweet çıkardı ve üzerine geçirdi. Kafasını dağıtmak için çalışma masasına oturdu ve kafasını derslerine verdi. Mezuna kalmıştı ve mezuna kalmakla büyük hata yaptığını fark edip dershanelerden,kurslara gidiyordu. Annesini bu seferde üzmek istemiyordu.

Doğan'ın anlatımıyla

Evden çıktıktan sonra kendimde değildim. Güzel bir vücudu olduğunu biliyordum ama bu kadar güzel olmasını beklemiyordum. İncecik beli ve karnında ki o küçük ben gözümden kaçmamıştı. Bir de utanarak dolaba saklanmıştı. Onun bu hallerine sırıtarak parka doğru ilerliyordum. Bizim çocukları görmemle gülümseme mi küçülttüm ve görüş açılarına girdim. Yine kamelya'ya yayılmışlardı bana ortada yer açtıklarında elini göğsüne koyup selam verenlere kafamı eğerek selam verdim. Oturduğumda herkes farklı bir konuşmadaydı. Bende Kemal'le havadan sudan konuşuyordum arada diğerlerinin sohbetlerine katılıyordum. 2-3 saat geçmişti böyle. Kafamı kaldırdığımda mahalle oturmasında gördüğüm çocuğu Alp'gilin kapısında zile basarken görmüştüm. Biraz zile bastıktan sonra kapı açıldı ve çıkan portakal saçlı çocuk gülümseyerek adını Berkay olarak hatırladığım çocuğa sarıldı. Gözlerim dudaklarında ki gülümseme de takılı kalmıştı. Neden bu kadar güzel gülüyordu ki?

Saçma düşüncelerimden uzaklaşarak konuşmaya döndüğümde bazılarının bana baktığını bazılarının ise baktığım yere döndüğünü görmüştüm. Sahte bir öksürük çıkardığımda herkes tekrar konuşmaya dönmüştü. O sırada gözlerim tekrar oraya dönmüştü ve hemen çekmiştim daha sonra yanlarına sesi bütün mahalleyi kaplayan bir motor durmuştu. Onlar motorluya dönüp gülümseyerek konuşuyorlardı. Motorun sesi ile çocuklar korkarak o tarafa bakıyordu yanımdakiler ve bende oraya dönmüştük. "Bu motorlu kim?" Aklımda ki soruyu Onur'un sormasıyla herkesten bir 'tanımıyorum.' nidaları döküldü. Berkay motora binip Alp'le vedalaştıktan sonra gitmişlerdi. Alp ise omzunda ki çantası ile onlardan ters bir yöne gidiyordu. Saçlarında takılı kalan gözlerimle gülümsedim. Dikkatimi çekiyordu bu çocuk ne yapacağımı bilmiyordum.

Alp'in anlatımıyla

Motoruyla kardeşini almaya gelen Murat Abi ile vedalaştıktan sonra çarşıya ilerledim. Okuma kitaplarım neredeyse çok azdı ve hepsini 19201802 kere okumuştum. Artık yeni kitap almalıydım. Otobüse binerek arkalara ilerledim ve yanı boş olan bir teyzenin yanına oturdum. Çantamı çıkartarak kucağıma koydum. 10 dakika falan geçtikten sonra ineceğim durağa geldiğimizde indim ve biraz yürüyerek çarşıyı buldum. Kitapçıya doğru yürürken etrafı tarıyordum. Herkes mutlu görünüyordu ama ben çok sıkılmıştım. Hemen eve gidip uyumak istiyordum. Kitapçıya girdim ve satıcı adama gülümseyerek parmaklarımı raflarda gezdirdim. Bu sırada kulaklığımı takıp müzik dinlemeye karat vermiştim. Telefonumu çıkartarak karışık müzik listemden bir müzik seçmiştim. Çıkan şarkı Dolu Kadehi Ters Tut - Yapma N'olursun idi. Gülümseyerek alacağım kitapları seçtim ve kucağımda tuttum 4-5 kitap almıştım. Bu kadar yeterli diyerek adama kitapları poşetlemesi için bıraktım. 255 lira tutmuştu Yuh be yuh vicdansızlar! İç sesim Abdürrezzak'a hak vererek kaşlarımı çatıp parayı uzattım. Poşeti alıp içimden söverek dükkandan çıktım. Otobüse kadar söylenerek yürümüştüm,hatta yaratıcı küfürlerimi bile sergilemiştim. Otobüse binip durağa kadar gözlerimi dinlendirmiştim. Duran otobüsle hemen indim ve evime yürümeye başladım.

Park'ın ordan geçicektim,Doğan Abi ve arkadaşlarını görürsem naparım bilmiyordum. Sabah ki yaşadığım adrenalin ile yanaklarım yine kızarmıştı. Stresle ilerlerken park'ın yanından geçiyordum ve yanılmadım yine oradalardı. Selam vermeden geçersem bu sefer net Kamil Abi beni görüp 'Niyi silim virmidin gidiyisin iğlim.' diyecekti. Görüş açılarına girerek anlık görmüşüm gibi gülümseyerek uzaktan "Merhabaa!" diye bağırdım. Bana gülümseyerek karşılık verdiler ama bir kişi sadece bakıyordu tepkisiz bir şekilde. Doğan Abi.

Umursamadan ilerlerken arkamdan sabahtan beri duymadığım sesi duydum. "Alp,gelsene buraya." Arkamı sahte bir sırıtmayla döndüm ve hepsine tek tek bakıp onunla göz göze geldim. Kamelya'ya yaklaşıp giriş kısmında durdum ve gözlerimi ayırmadan ona baktım. "Efendim Doğan Abi."

"Sabah ki motorlu çocuk kimdi?" direk sormuştu ve bende uzatmadan cevap vericekken Onur Abi atladı. "Merak etmiyoruz sadece fazla sesli geldi motorun sesi mahalleyi ayağa kaldırdı,ondan."

Anladım der gibi başımı sallayarak meraklı gözlere cevap verdim. "Berkay'ın abisi Murat,Berkay kurstan dönünce bize uğramıştı da o da almaya gelmişti." herkes başını sallarken Doğan Abi kollarını göğsünde birleştirmiş konuşurken hareket eden dudaklarımı izliyordu. "Kendimi sorgu da gibi hissediyorum." dedim mırıldanır bir şekilde. Herkesten bir kahkaha çıkarken Doğan Abi'nin de dudakları yukarı kıvrılmıştı. Bende gülümsedim ve "Eee sorgum bittiyse ve masum çıktıysam ben gideyim,iyi akşamlarr." dedim. Giderken el salladım ve hepsi karşılık verdi. Seviyordum samimiliklerini. Sabahtan beri görünmeyen abimle eve giderken karşılaştım ve parka geldiğini görmüştüm. Ona doğru koşarak sarıldım ve o da saçlarımı karıştırdı. Ellerimi belime koyarak "Nerdeydin ulan bu saate kadar." dedim.

Alayla "İşteydim babacım,sen nereye?" dedi. Bende sırıtarak " Eve gideyrım anam yemek bekler be agam." dedim şiveyle. Arkamda ki kamelya'da bize gülen adamları görmezden geliyordum. "Hadi defol git,oyalanma yolda."

Ona 'ciddi misin?' der gibi bakış attım ve "İki adımlık yerde simsiyah bir mafya arabası gelip bana eter koklatıp daha sonra beni çuvala tıkıp kaçırıcak değil mi canım abicim?" dedim. Hızlı söylediğim cümleye arkadan bir kahkaha koptu ve dönüp baktığımda hepsinin bize sırıttığını gördüm. Daha fazla rezil olmamak adına abime "Lütfen bir süre görüşmeyelim,bay." dedim ve oradan kaçar gibi uzaklaştım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bu Murat'ta bir boklar çıkıcak mı sizce?

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın,öpüldünüz.

Keko [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin