Süprayz madı fakı. 😎
3 hafta sonra.
"Alp! Hadi kalk annem!"
"Kalktım!"
Yüzüstü uzandığım yastığımdan kafamı hafifçe kaldırarak bağırdım. Daha sonra ise hızlıca başımı tekrar yastığa gömmüştüm. Özür dilerim anne ama senin misafirlerin gelecek diye ben güzel uykumu bölemem. Kadın resmen dünden beri hem temizlik hem yemek işini hallediyordu. Anne on kolun var da bizim mi haberimiz yok?
Tam gözumu kapatmış uykunun o güzel kollarına gidecektim ki kapım hışımla açıldı. Anlık korkuyla başımı çevirdiğimde abimle göz göze geldik. Sinsice gülümsedi ve bir elini ağzına siper edip bağırdı.
"Annee! Bu bebe hâlâ kalkmamış yalan söylüyor!"
Yastığımı havaya kaldırıp abime fırlattım ve sola doğru kaçmasıyla ıskaladım.
"ABİİİİ!"
Koşarak üzerime atlamaya hazırlandığında battaniyemi başıma kadar çektim ve atlamasını bekledim ancak yarım dakika geçmesine rağmen atlamamıştı. Battaniyemi yavaşça indirdiğimde başımda zebani gibi dikildiğini görmüştüm. Battaniyemi sıyırır sıyırmaz üzerime atlamıştı. Sanırım kemiklerim kırıldı.
"This is Konya kardeşim." (Umarım önce ki bölümlerde nereli olduğunu söylememişimdir çünkü unuttum. Yaşasın mallık.)
"ABİ,VALLA ACIYOR İN TEPEMDEN!"
Abimle biraz daha atıştıktan sonra kapıda Yılmaz yılanı gözüktü. Öhm öhm..geriye saralım.
Doğan'ın beni kaçırdığı pardon dağa kaçırdığı gün abime Yılmaz'ın her haltını bize yaşattığı zorlukları anlatmıştık ve abimde artık bir Yılmaz hater idi.
Abimin,Yılmaz'ı fark etmesiyle yüzünü buruşturdu. "Ne bakıyon lan değişik."
Yılmaz göz devirerek omzuna attığı havluyla mutfağa yöneldi. O sırada abimde enseme kalkmam için vurup mutfağa gitmişti. Odada yalnız kaldığımda kollarımı kocaman açarak esnedim ve esnerken bağırma huyum da kaybolmamış onu da öğrenmiş olduk.
Yataktan ilk önce ayaklarımı çıkarıp yavaşça ayağa kalktım. Bugün annemin komşuları gelicekti ve bildiğim kadarıyla Yılmaz'ın ablası da gelecekti. Umarım ablası da onun gibi yılan değildir. Amin.
Odamdan çıkıp banyoya ilerledim ve yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra banyodan çıktım. Sabah sabah midem kahvaltı kabul etmesede zorla yemek zorundaydım çünkü dershaneye gidecektim ve eve gelene kadar kaç saat geçiyor sayamazsın bile.
Mutfağa girdiğimde yine herkes kendi sandalyesinde oturuyordu. Küçük yemek masamıza annem her zaman özen gösterirdi. Annem yine dikdörtgen masanın başında oturuyordu. Abim ile Yılmaz ise yan yana oturuyordu. O gün anlattıklarımızdan sonra abim benden daha çok nefret etmişti Yılmaz'dan. Hatta annemin hatırı için ona katlandığı bile söylenebilirdi. Yoksa evden kovacaktı. Hoş,bu benim işime gelirdi.
Yılmaz hariç herkese günaydın demiştim. Tamam,annem Yılmaz'a içimden günaydın demediğimi bilmese de olurdu. Masum annem. Hiçbir şey'den haberi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keko [bxb]
Teen FictionKaranlıkta hiçbir yeri göremiyordum ve ilerlerken ayağım yerde ki bir ipe takıldı. Tam düşücekken belimden güçlü kollarla tutuldum ve arkamda ki bedene bastırıldım. Arkamda ki kim ise göğsünü sırtımda hissediyordum. "Yavaş ol küçük,bir yerini incitm...