Ben geeeellddiimmm!!!
Merhaba okurcanlarrr!! Nasılsınız? İyisinizdir inşallah?
Sizlere müjdem var!
Sanırım watty tarihinin en uzun bölümünü yazmış olabilirim!
Tam 75 sayfa!!!
Upuuuuzuuun bir bölümle sizleri sevindirmek istedim. Umarım okurken sıkılmaz, kahkahalarla, beğenilerle bölümü okursunuz. daha fazla bekletmeden buyurun bölüme diyor ve aradan çekiliyorum..
Sizden bol bol yorum bekliyorum okurcanlar, beni kırmayıp satır arası yorumlarınızı eklerseniz çok mutlu olurum.
-Bölüm arasına koyduğum videoyu izlemenizi tavsiye ediyorum okurcanlar-
-Kusurlarım olduysa affola!-
---...---
Savaş'tan;
Haberi aldığımız andan itibaren işi gücü Ali'ye devredip hızla merkezdeki karakolun önünde beklemeye başlamıştık. O kadar hızlı kullanmıştım ki aracı, normalde en fazla yirmi dakika da indiğimiz merkeze, altı dakikada gelmiştik. Alparslan'ın ve benim ağzımdan tek kelime çıkmıyor, öfkemiz damarlarımızda kol geziyordu.
"Sence bunlar neden böyle bir şey yaptı?" diye sordum karakola bakarken. Omuz silkip kollarını göğsünde birleştirdi ve o da karakola bakarak cevapladı beni.
"Durduk yere olmadığı kesin abicim," dedi sesli bir şekilde nefes vererek. "Ama sebebi ne olursa olsun canlarına okuyacağıma eminim nedense."
Başımı sallayarak onu onayladım. Zaten beni delirten teklif olayından sonra Derin'in ve Gökçen'in tuhaf davranışlarında bir bit yeniği olduğu belliydi. İnanmak istemedik, üstünde durmadık ama sonuç ortadaydı işte.
"Yaraladıkları adam kim dediydi eniştem ya?" dedim unuttuğum detayı sorarken. Alparslan histerik bir şekilde gülerek bana döndü.
"Murat Doğan," dedi. Dudaklarını dişlemeye başlarken tekrar derin bir nefes aldı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Ben şimdilik sakindim. Ama Alparslan'ın ağzından çıkan ismi duyduktan sonra sakinlik ne demekti unutuvermiştim.
"Kavakçı köyünün Murat'ı mı?" dedim merakla. Başını sallarken bana değil, yere bakıyordu. Gözlerinden çıkan ateş asfaltı yakabilirdi.
"Kodumun Murat'ı," dedi öfkeyle. "Kesin bir bok yedi bu şerefsiz!" diye de ekledi öfkeyle. Sonra ellerini pantolonunun cebine soktu ve ayağa kalkarak dimdik duracak şekilde gelenlere baktı.
Karakolun merdivenlerinden topallaya topallaya inen iki kadına baktım. Saçları dağılmış, uzaktan bile gördüğüm kadarıyla kolları kızarmış ve yorgundular. Bunlar ne yaşamıştı Allah aşkına?
Alparslan öfkeyle kalktığı arabanın kaputuna bozguna uğrayarak oturdu tekrardan. Kardeşini ve müstakbel eşini böyle görmek onu sarsmıştı. Ben ise heykel gibi duruyor, kımıldayamıyordum.
Derin'in ayağında bir adet spor ayakkabı görünce bu ayakkabıların Gökçen'e ait olduğunu anladım. Belli ki Derin'in muhteşem ötesi diye nitelendirdiği topuklu ayakkabılarının başına bir şey gelmişti. Benim deli yeğenim ise çok faydası olacakmış gibi kendi ayakkabısının bir tanesini ona vermişti.
Eniştem bize bile bakmadan yumruklarını sıka sıka ilerlerken arkasından gelen Erhan Binbaşı ise ben nereye düştüm ifadesiyle bakıyordu bizlere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan-ı Elzem
General FictionVATAN nedir ? -Vatan ; yiğitlere cennet kokusu, hainlere cehennem korkusudur. HUDUT nedir ? -Vatan'a namustur. BAYRAK nedir ? -Vatan'ın şerefi, hududun hilali, bir fedainin yüreğidir. Ben askerim ; yüreğim BAYRAK, namusum HUDUT, cenneti...