Kırık Kalpler Diyarı Şırnak

6.9K 408 178
                                    

Merhaba okurcanlar !!! Ben geldim !!!

Size upuzun bir bölümle geldim. Umarım seversiniz bu bölümü.

Hepsinden önce umarım iyisinizdir, sevdikleriniz iyidir, sağlığınız yerindedir.  Bu zor günlerde tek dileğim herkesin sağlıklı olması ve sevdiklerini kaybetmemesi.  

Maalesef yaşanan olaylardan dolayı bir türlü yayınlamaya fırsat bulamadım bölümü.  Yine de yetiştirmeye çalıştım. 

 Beklediğiniz, sabrettiğiniz için tekrar teşekkürler. 

Umarım hepiniz iyi olursunuz, sağlıklı, huzurlu, mutlu olursunuz. Sizleri seviyorummm.

Buyrun bölüme !!

-Kusurlarım olduysa affola ! -

---•---

Karakolda durum bir hayli karışıktı. Alparslan memleketine gitmiş, Savaş allak bullak olan aklıyla dosyalara gömülmüş, Ali ondan beklenmeyen şekilde somurtkan ve huysuz bir hale bürünmüştü.

Gökçen'in lojman evinde de durum bir o kadar benzerdi. Gökçen kırık bir kalple sevdiğini beklerken geceleri gözyaşlarını yastığa akıtmakla meşguldü. Derin ise sonunda yılların yükünü itiraf ederek hafiflediği için biraz olsun mutlu ancak beklediğini alamadığı ve son yaşadığı olayın acısını hala silemediği için üzgündü.

Ayşe tugayda acı çekiyordu. Çünkü dileği yerine gelmiş sonunda Ali'den uzak durmuş olsa da bu uzaklaşma meselesi ona hiç iyi gelmemişti.

Alparslan Rize'ye döndü döneli sıkılmaktan başka bir şey yapmamıştı. Çünkü aklı Gökçen'de olsa da elleri sürekli annesinin verdiği işlerden dolayı meşguldü.

Ya pirinç ayıklıyordu, ya yeğenini seviyordu ya da televizyon kumandasının pilleriyle oynuyordu.

Şırnak Şırnak olalı bu kadar kalp kırıklığına aynı anda denk gelmemişti herhalde.

Yavuz Albay, Alparslan'ı göndermiş olmanın verdiği huzurla kahvesini yudumlarken, Meryem ise ona eziyet çektirmekten başka bir şey yapmıyordu.

Bu hüzünlü ortam Meryem'i çok gerdiğinden oturduğu yerde oflayıp puflamaya devam etti.

Derin bir kanepede oturup halının desenlerini incelemekle meşgulken, Gökçen son 1 haftadır elinden düşürmediği telefonu avucunda döndürmeye devam ediyordu.

Yavuz albayın da işte olması nedeniyle Meryem'in canına tak etmişti bu durum.

"Ayy ! Yetti canım bu somurtkanlık ! Bir kendinize gelin ya ! Ne bu haller, gurbette sevgiliniz varmış gibi !"

Son söylediği cümleden sonra Gökçen annesine bakakaldı.

"Zaten gurbette sevgilim var anne."

Meryem dilini şaklatıp gülümsedi.

"Canım ben kinaye yapmıştım. Ama neyse. Konumuz o değil."

Gökçen bıkkın bir şekilde ofladı.

"Bir konumuz mu var ?"

Derin'den hala ses yoktu. Halının desenleri onun ilgisini epey çekmiş olacak ki etrafında ne oluyor ne bitiyor umrunda değildi şuan.

"Var tabi benim salak kızım. Pijamayla dağa çıkmaktan başka yapabileceğin işler de var."

"Ne gibi ?" dedi annesinin kinayesini duymazdan gelerek. Son 1 haftadır bu pijama meselesi onu baya bir sinirlendirmeye yetmişti zaten.

Vatan-ı ElzemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin