KRALIN KIZI

828 57 40
                                    

**************************
      
Ben Bu Alemde Kral Da Kural Da Tanımam!
**************************


Okumaya başladığınız tarih köşesi 👉🏼

Okula gitmeyi her zaman çok sevmişimdir.Çalışkan olduğum için mi? Hayır. Sevdiğim çocuğu görebilmek için mi? Hayır. Her Allah'ın günü ayrı bir olay yaşadığım için. Sene 2010, bir tarafı ortaokul diğer tarafı lise olan özel bir okula gidiyordum. Sekizinci sınıftayken hocalarla başım ciddi anlamda beladaydı.Ağzım dursa mimiklerim durmuyor, mimiklerim dursa ağzım durmuyormuş. Bir insan evladı veli toplantısında çok fazla mimik yapıyor diye ailesine şikâyet edilir mi ya?

Hocalara karşı söyleyemediğim şeyleri yüzüme yansıtıyordum sanırım. Bilmiyorum, farkında değildim. O zamanlar oldukça asiydim ve bunun farkındaydım. Benim bu hallerim evde de sorun oluyordu tabii.

Annem her gün okula giderken "Bak, kaşına gözüne sahip çık tamam mı?" diye tembihler, öyle yollardı. "Tamam," diyordum, "Artık dikkat edeceğim." Bir ediyordum, iki ediyordum, üçüncüde karşıma Selman Hoca çıkıyordu. Selman Hoca, bizim müdür yardımcısıydı. Başımın belası. Adam bana takıntı yani, yapacak bir şeyim yoktu. Zaten olmuşum sekizinci sınıf, mezun olup gideceğim günü sayıyordum, meğer o da sayıyormuş. Beni her gördüğünde kemçük ağzını yaydıra yaydıra "Mezun ol da kurtulalım artık senden." derdi. "Bekle Selman Hoca, bekle!" derdim içimden. "Bu okulu yakıp öyle gideceğim." Bu kararımda ciddiydim yakacaktım okulu. Kaza süsü filan verirdim, ne olacak yani?

Bir tek Selman Hoca ile kalsa iyi bir de sevgili Türkçe hocamız Rukiye vardı. Rukiye Hoca, okulumuzun kurucularından birinin kızıydı. Yani benim tabirimle okulun kraliçesi. Dokunulmazdı. Bu yüzden asıp keserdi herkesi. Koridorda bir yürüyüşü vardı, görmeliydiniz. Uzun boylu, alımlı, güzel ve güzel olduğu kadar da küstah bir kadındı.

Rukiye Hoca ile ilginç bir ilişkimiz vardı. Kadın, beni gördüğü zaman sataşmadan duramıyordu, ben de ona karşı öyleydim. Yani susup oturamıyordum, batıyordu her hareketi bana. Burnu havada insanlara takığımdır zaten. Ama bu kadını kimse uyaramıyordu. Hiç kimse "Neden çocukla çocuk oluyorsun!" demiyordu, aksine gaz veriyordu. "Sen onun öğretmenisin, istediğini yapabilirsin." diyorlardı. Bu nedenle onunla olan derslerimiz hep atışmalarımızla geçerdi. Bir hocayla atışıyorsanız haklı da olsanız kazanma ihtimaliniz yoktur tabii. Rukiye de bu avantajını iyi kullanarak daha senenin başında "Seni disipline göndermezsem içim rahat etmez." demişti. Hadi bakalım Rukiye, senden korkan senin gibi olsun!

Rukiye Hoca ile geçmek bilmeyen Türkçe derslerinden birindeyken kapı açıldı ve içeriye müfettiş girdi. Bizim Rukiye Hoca bir anda süt dökmüş kediye dönmüştü. El pençe divan dikiliyordu müfettişin yanında. Bana da gün doğmuştu tabii. Hocaların, müfettiş yanındaki o gergin ve çaresizlik dolu anlarına bayılırım. Ee karşımdaki Rukiye Hoca olunca ekstra keyif almıştım bu durumdan.

Müfettiş Bey, sınıf temsilcisi seçmek istedi. Kimlerin aday olduğunu sorduğunda Rukiye Hoca'ya 'İşte şimdi düştün elime!' bakışı fırlattıktan sonra elimi kaldırdım. Benden başka aday olan yoktu. Müfettiş Bey, bana göz ucuyla baktıktan sonra sınıfa dönerek "Arkadaşınızın sizi temsil etmesini istiyor musunuz?" dedi.

Bizim moronlar ordusu tehlikeyi sezmiş olmalı ki beş kişi hariç kimse el kaldırmadı. Sanırım Rukiye Hoca'yı rezil edecek herhangi bir şey yapmamdan korkuyorlardı. Bunun üzerine sınıfın en ineği temsilci olarak seçildi. Ama Müfettiş Bey'in sorduğu sorulara hep ben cevap verdim, hem de kimseyi utandıracak herhangi bir şey yapmadan. Rukiye Hoca bu duruma şaşırmış olmalıydı; çünkü ben bile şaşırmıştım yani, ne yalan söyleyeyim. Müfettiş Bey gittikten sonra Rukiye Hoca, beni tebrik etmek için yanıma geldi. 'Önemli değil canım ya.' bakışımla karşılık verdim kendisine. O gün, bütün derslerinde benden övgüyle bahsetmiş. Dediğim gibi ilginç bir ilişkimiz vardı. Bir iyi bir kötü oluyorduk ta ki yazılı haftası gelene kadar...

Okulda DenemeyinizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin