Her sınıfın bir Leyla'sı vardır. Kafalarının içinde beyin yerine aşk böcüğü taşır bu Leyla'lar. Tıpkı bitkisel hayatta gibidirler. Onun eli de ayağı da beyni de sizsinizdir. Eğer Leyla'nın tutulduğu Mecnun'dan hiç haz etmiyorsanız hayat sizin için çok zordur. Ne derseniz deyin Leyla'yı kendi tarafınıza çekemezsiniz. Hayatı pembe dizi zannederler, anlatamazsınız. Bazı şeyler anlatılmaz zaten. Yaşayarak öğrenilir. Bizim Leyla da yaşayarak öğrenecekti hayatın kaç bucak olduğunu.
Leyla ile Mecnun, uzak mesafe ilişkisi yaşıyorlardı. Ergenliğin doruklarında uzaktan sevmek pek mümkün olmuyordu tabii. Buluşmak, görüşmek istiyorlardı. Mesafelere dayanamayan Mecnun, cuma günü otobüse atlayıp Leyla'nın yanına gelmeye karar verdi. Bizim Leyla bu duruma o kadar heyecanlandı ki ne kadar dil döksek de bu buluşmanın çok tehlikeli olduğuna ikna edemedik kendisini.
"Mecnun nerede kalacak, babandan nasıl izin alacaksın?"
"Merak etmeyin, ben her şeyi düşündüm."
Heh işte şimdi yanmıştık. Yarım aklıyla kim bilir ne düşünmüştü bu Leyla... Tedirginliğimizi görünce hemen planını anlatmaya başladı:
"Annem zaten şehir dışında olacak, babamdan da proje ödevimiz var deyip yurtta kalmak için izin alacağım. Ardından okul çıkışı Mecnun'u almaya tren garına gideceğim. Geç saate kadar dışarıda takıldıktan sonra kuzenimin evine geçeceğiz." On altı yaşımıza göre fena bir plan sayılmazdı. Biz de kızlarla hep beraber yurtta kalıp herhangi bir aksilik çıkması durumunda olaya müdahale edecektik.
Çıkış zili çalar çalmaz planı gerçekleştirmeye başladık.
Saat 16:00
Leyla'nın, babası Yakup Amcayı arayıp yurtta kalmak için izin istemesi üzerine Yakup Amca, yurt yetkilisinin telefon numarasını istedi. Biz de üst sınıflardan Merve'nin numarasını vererek izni kaptık.
Saat 17:30
Leyla, Mecnun'u karşılamak üzere tren garına doğru yol aldı.
Saat 18.15
Yakup Amca, Merve'yi aradı.
"İyi günler Müdüre Hanım. Birazdan tren garına ineceğim, bizim Leyla ne yapıyor merak ettim de."
"İyi günler Yakup Bey, Leyla iyi, etütte ders çalışıyor."
"Teşekkür ederim, kolay gelsin."
Bu ansızın gelen telefon hepimizi tedirgin etmişti. Sanırım Yakup Amca, babalık içgüdüsüyle bir şeylerin yolunda olmadığını anlıyordu. Bunun üzerine Merve, hemen Leyla'yı aradı:
"Tren garından uzak dur, baban orada."
Leyla bunu duyar duymaz gardan çıkarak yandaki çay bahçesinde Mecnun'u beklemeye başladı.
Saat 18:30
Leyla ile Mecnun kazasız belasız buluştu.
Saat 22.24
Anneannesi Leyla'yı aradı. İşte şimdi bir şeyler ters gitmeye başlamıştı. Leyla telefonunu açmadı ve tamamen kapadı. Ona ulaşamayan ailesi bu sefer Merve'yi aradı.
"Kusura bakmayın tekrar rahatsız ettik. Leyla'ya ulaşamadık da anneannesi rahatsızlandı hemen buraya gelmesi gerekiyor."
Bunun üzerine hepimiz paniğe kapıldık. Şimdi ne yapacaktık?
"Estağfurullah Yakup Bey. Çok geçmiş olsun. Ben hemen Leyla'ya haber veriyorum."
"Zahmet olmazsa, telefonda sesini duyabilir miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okulda Denemeyiniz
HumorHerkes en az bir kere, geçtiğimiz yılı düşünüp "Ayyyy geçen yıl ne kadar salakmışım!" cümlesini kurmuştur. İşte bu cümle, benim hayatımın özeti. İstisnasız her yıl böyle kendimden utanırım. Bir insan her sene saçmalıklarına saçmalık katabilir mi? Ne...