*****************************Senin yaptığın atar benim hayatıma renk katar!
**********************************
Sabahları erken kalkabilen insanlara her zaman imrenmişimdir. Ben kaçta yatarsam yatayım asla uykumu alamam. Bünye erken kalkmayı reddediyor, böyle programlanmış ne yapabilirim ki?
Bu yüzden uyanır uyanmaz ders programına bakar, eğer ilk ders sözelse uykuma derste devam etme motivasyonuyla hemen hazırlanmaya başlardım. Tarih ve coğrafya gibi dersler bana göre uyumak için vardı. Her ne kadar dersleri dinlemeye çalışsam da beşinci dakikada uyuyakalıyordum, elimde değildi.
Öğleden sonraki ilk iki dersimiz de beden eğitimiydi. Beden eğitimi dersimize Reyo Hoca giriyordu. Size bu hocayı şöyle anlatayım:
Dersiniz boştur ve Müdür Bey sınıfa gelip "Çocuklar, Reyo Hoca boş, dersiniz beden eğitimi olsun mu?" der ve bütün sınıf hep bir ağızdan "Haaaaayıııııııııır!" diye bağırır. İşte Reyo, böyle bir beden eğitimi hocasıydı.
Öğle arası yemeğimizi yedikten sonra üzerlerimize eşofmanlarımızı geçirir, kurbanlık koyun gibi makus talihimizi beklerdik. Zil çalar çalmaz da bütün sınıf bahçeye dizilirdik. Reyo Hoca her zamanki asabiyetiyle gelir, sınıfı selamladıktan sonra 29 Ekim töreni için bizi çalıştırmaya başlardı.
Sol sağ sol sağ sol sağ...
O kadar sıkıcıydı ki ne gerek vardı bu kadar çalışmamıza hala anlamıyorum. Sağımızı solumuzu biliyoruz, sırayla yapıyoruz işte, tamam anladık sal bizi de basketbol oynayalım. Ama yok, kırk dakika boyunca bu harekete çalışacaktık.
Sol sağ sol sağ sağ sağ sağ sol...
Artık dikkat etmeden kafama göre takılıyordum. Çok sıkılmıştım ne yapabilirim? Reyo, yanlış yaptığımı fark edince "Bana bak! Yapmak istemiyorsan çık git sıradan!" dedi. Canıma minnet hemen çıktım sıradan, karşıdaki banklara doğru yol aldım. Zaten hep bunu yapmak istemiştim. Gözüm açık gitmezdim artık.
Reyo, arkamdan "Adı ne bunun? Söylemezseniz hepinize ceza yazarım, adı ne bunun, sınıf hocanız kim?" diye bağırıyordu. Hadi buyur buradan yak. Yine bir hoca tarafından mimlenmeyi başarmıştım. O günden sonra, beden eğitimi dersleri benim için zehir oldu. Zaten bu Reyo, normalde bile aksi bir kadınken biz bir de hamile haline denk gelmiştik.
Bir sonraki beden eğitimi dersimizde biraz hastaydım. Sırada, ayakta durmakta zorlanıyordum. Reyo, bunu fark edince "Sende iki dakika ayakta duramıyorsun!" diye bağırdı. Eğer sinir hastası ve hamile bir beden eğitimi hocanız varsa hayat gerçekten çok zor.
"Hastaysan da rapor al, defol git!"
Kan beynime sıçramıştı. Hiç cevap vermeden ters ters bakarak duruşumu düzelttim. Manyak kadın beni en sevdiğim ders olan beden eğitiminden soğutmuştu. Müdür Bey'in yanına gidip "Hocam, bizim beden derslerini alın yerine matematik koyun." diye yalvarabilirdim, o derece görmek istemiyordum bu kadını.
Zil çalar çalmaz soluğu sınıf hocamızın yanında aldım. Durumu olduğu gibi anlattım.
"Hocam, sırf halsizim diye 'Rapor al, defol git' dedi bana." Hoca inanamadı yanımdaki arkadaşım Sevde'ye "Gerçekten böyle mi dedi?" diye sordu. Sevde, biraz düşündükten sonra "Hayır hocam, öyle demedi." dedi. Öyle demedi mi? Ne demek öyle demedi? Lisede yediğim ilk dost kazığı da böylece gerçeklemiş oldu. Hoca, Sevde'nin cevabından sonra bir açıklama beklercesine bana döndü.
"Hocam, Sevde duymamış belli ki vallahi söyledi."
Hoca, inanmayan gözlerle bana bakarken yanımızdan Zişan'ın geçtiğini fark ettim. Seni Allah gönderdi Zişan. Hemen ona da sordum ve beni doğrulayarak düştüğüm bu durumdan kurtardı. Sınıf hocamız "Tamam, ben konuşurum hocanızla." dedikten sonra yanından ayrıldık. Sevde'ye dönüp "Neden sattın lan beni?" dedim.
"Ne yaptım ki?"
"Ne demek ne yaptım, Reyo 'Rapor al defol git!' demedi mi bana?"
"Dediii."
"Ulan, neden az önce demedi diyorsun o zaman? Yalancı durumuna düştüm senin yüzünden!"
"Ben öyle mi dedim az önce?"
Sevde, okulun yurdunda kalıyordu ve belli ki yurtta bunlara bir şey veriyorlardı. Yoksa bu hareketlerin başka bir açıklaması olamazdı. Çok fazla sorgulamadım kendisini, kafa uçmuştu belli.
Akşam yemeğinde durumu hemen annemlere anlattım.
"Manyak bu kadın, vallahi manyak. Girmek istemiyorum ben bu kadının dersine, rapor alın bana."
Babam, böyle küçük dertlerimi asla önemsemezdi. Cevap bile vermeden önündeki tabağı silip süpürmeye devam etti. Ama annem de kızmıştı bu duruma.
"Sınıf hocanla konuştun mu?"
"Evet, konuştum; ama o ne yapacak ki? Rapor alalım biz."
"Hayır canım. Beden eğitimi dersine girmek senin de hakkın, neden rapor alacakmışız?"
"Doğru valla. Evet, benim de hakkım. Zaten hamile, gitsin o rapor alsın, ben niye alıyorum?" Ben böyle çok çabuk gaza geliyordum işte. Anneme çekmişim. O da en ufak şeyde celallenir hemen kızının hakkını arardı, yani en azından öyle umuyordum.
"Biz, sana bu okula gitme demiştik. Sen istedin, sorunlarınla da sen ilgileneceksin!"
Kesinlikle böyle bir cevap beklemiyordum. Bir süre bir şey diyemedim, babama baktım hâlâ tabağa ekmek banmaya devam ediyordu. "İyi! Daha da var ya hiçbir şey anlatmam size. Odamdan da çıkmayacağım. Hatta yemek de yemiyorum!" dedim içimden. Dışımdan hâlâ alık alık bakmaya devam etmişim.
Zaten bu sofrayı terk etme olayları anneme sökmez. Ayrıca neden sofrayı terk ederek ailelerimizi cezalandıracağımıza inanmışız ki? Hayır, aç kalan sensin, ye yemeğini git odanda ne yaparsan yap. İleride çocuğum olursa bu satırları iyi okusun. Vallahi hiç umurumda olmaz ister ye ister yeme. Ama sakın anneye kapıyı çarpma. Kapı çarpma kırmızı çizgimdir!
Ne rehber hocamızdan ne de annemlerden bir sonuç alamayınca iş başa düşmüştü. "Ben, bu kadını delirtirim!" dedim. Kendi silahımla vuracağım seni Reyooo!
Bir sonraki beden eğitimi dersinden önce sınıfı örgütledim. Reyo, ne derse tersini yapacaktık. Sağa dön dediğinde herkes sola döndü, sola dön dediğinde herkes sağa döndü. Reyo ne yaptı peki? Başıma gelip "Sen yine yanlış yapıyorsun. Sağını solunu bilmiyor musun?" dedi. Hoppalaaa! Kadın bir tek beni izliyormuş meğer. Diğerlerine hiç bakmamış bile. Hiç tepki vermeden önüme bakmaya devam ettim. Ben kendisini duymamazlıktan gelince çıldırıyordu kadın. Aşırı sinirlendi, iki ders boyunca it gibi koşturdu hepimizi ve bu siniri bir sonraki ders olan sağlık dersinde de devam etti. Evet, sağlık derslerimize de maalesef Reyo giriyordu. Allah'ım ne günah işledik de üç ders art arda Reyo çekiyorduk Ya Rabbelalemin?
Derste konu, ergenlikti. Reyo, kitaptaki ergen bireylerin asilikleriyle ilgili olan kısmı bana bakarak okumaya başladı.
"Eee Süeda, sen ne düşünüyorsun bu konuyla ilgili?"
" ... " (Cevap yok)
"Sana dedim."
"..." (Cevap yok)
"Cevap versene!"
"..." (Cevap yok)
...
Bu böyle uzayıp gidiyor sizi de sinir etmemek için kısa kesiyorum.
Reyo Hoca önce morardı, sonra kızardı, daha sonra bozardı. Ben de karşısında pis pis sırıttım. Birini delirtme konusunda Oscar olsa kesinlikle ben alırdım. İstediğimde dünyanın en sinir bozucu insanı oluyorum. Benim olayım bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okulda Denemeyiniz
HumorHerkes en az bir kere, geçtiğimiz yılı düşünüp "Ayyyy geçen yıl ne kadar salakmışım!" cümlesini kurmuştur. İşte bu cümle, benim hayatımın özeti. İstisnasız her yıl böyle kendimden utanırım. Bir insan her sene saçmalıklarına saçmalık katabilir mi? Ne...