İlkokulda herkes pamukta fasulye deneyi yapmıştır. Bir Türk gencinin bilime kazandırılmasında ilk basamaktır bu. Yalnız, liseye geçince bu işler biraz değişiyormuş. Pamukta fasulye gibi masum deneyler rafa kaldırılıyor, yerine "Sodyum Patlatma" gibi acayip havalı deneyler geliyor.
Okulda bilim haftası düzenleniyordu ve çarşamba günü 'Kimya Günü' olacaktı. Herkes deneyler hazırlayacak, küçük bir gösteri yapılacaktı. Hoca hepimize deney konularını verirken Senanur'la bana müthiş havalı deney olan "Sodyum Patlatma Deneyi'ni" verdi. "Bizim ikimizin IQ'ları topla, sodyumun atom numarası etmez hocam. Sen bize bu deneyi niye verdin?" diye sormadık tabii. İnanılmaz heyecanlıyız, en güzel deney bizimki.
Hocayla beraber birkaç ön deney yaptık. Suya sodyumu atıyorsun, birkaç adım uzaklaşıyorsun ve tepkimenin gerçekleşmesini bekliyorsun. Suyla tepkimeye giren sodyum patır patır patlarken etrafa sıçrayan kıvılcımlardan korunmuş oluyorsun. Olay bundan ibaret.
Gösteri zamanı gelip çattığında hoca bize eldiven ve gözlük verdi. "Bakın, bunları takın ne olur ne olmaz." diye uyarısını da yaptı lakin ben "Zaten küçücük sodyum atıyoruz ne gerek var?" diye düşünerek gözlüğü bir tarafa fırlattım. Yalnız o küçücük sodyumun benimle başka planları vardı...
Sıra bizim deneye geldiğinde herkes meraklı gözlerle bizi izlerken sodyumlarımızı alıp suların içine bıraktık ve uzaklaşıp tepkimenin gerçekleşmesini bekledik. Senanur'un sodyumu patır patır patlarken benimkinde tık yoktu."Ulan, bu patlamayacak mı acaba, bir bakayım." diye bir adım yaklaştım. Sanki sodyum patlamak için hep bu anı beklemişti. O bir adımı atmasaydım patlamayacaktı. "Güüm!" diye patlayıverdi bir anda ve o an alnımda değişik bir acı hissettim. Kanıyor gibi ama kanamıyor ilginç bir şekilde sızlıyor.
"Senanur, alnıma bir şey oldu baksana."
"Bakayım, yok hiçbir şey."
"İyi bak iyi."
"Yani alnında siyah bir şey var; ama o zaten hep vardı."
O zaten hep var mıydı? Bir insan, her gün gördüğü sınıf arkadaşının yüzüne hiç mi bakmaz ulan, utan kendinden utan! Bunun üzerine hemen tuvalete koşup aynaya baktım ki ne göreyim? Alnıma kıvılcım sıçramış ve küçük siyah bir oyuk oluşmuş. Senanur, onun daha önce de var olduğunu iddia etmeye devam etti. Bu konuda o kadar ısrarcıydı ki beni bile ikna edecekti neredeyse.
Bir başkası olsa "Vay benim başıma gelenler vay! Alnım delindi, insan içine nasıl çıkayım?" diye ortalığı ayağa kaldırırdı; ama ben hemen kimya hocamızın yanına koşup "Hocam, kimya gazisi oldum, sözlülerime 100 verirsiniz artık, ehe ehe." dedim. Benim canımın falan hiçbir kıymeti yok çünkü. Hoca da şok olmuş vaziyette alnımı inceliyordu. Biliyordum bu bakışı. "Ben bu deneyi bu salaklara vermemeliydim!" bakışıydı bu. Ama iş işten geçmişti artık. Benden sonra deney meney olayları komple yasaklandı, bilim dünyası küstü bana.
Hiçbir şey olmamış gibi gidip dersime girdim, sanki alnımın delinmesi hep başıma gelen bir şeymiş gibi sakindim; fakat dersimiz Almancaydı ve hocamız panik ataktı. Alnımı görünce hemen fark etti:
"Senin yüzüne ne olmuş?"
"Hocam, alnım delindi."Bu cümleyi duyunca kadının beti benzi attı, ne yapacağını şaşırdı. Hemen beni öğretmenler odasına götürüp elime ıslak mendil verdi. Ne yapacaksam ıslak mendili? Mendili aldım tam alnıma götürürken hoca bir anda elimi tuttu:
"Duuuuuuur!"
"Ne oldu hocam?"
"Ya ıslak mendil alnındaki şeyle tepkimeye girerse?"
Yok artık! Bilim, sadece bana küsmemiş bizim okulu komple terk etmiş. Koşarak uzaklaşmış. Bunun üzerine ben de kıllandım tabii, öleceğimi falan düşünmeye başladım. Üzerimdeki saçma sakinlik yerini paniğe bıraktı. Alnı delik öğrenci vakasıyla ilk defa karşılaşan hocalarım perişan ben perişan, birbirimize bakıyorduk öylece. En sonunda dedim
"Hocam, olacakla öleceğe çare yok demişler..."
Böylece bilim dünyası yeni bir bakış açısı kazandı. Alnıma ne mi oldu? Bir aylık bir sürenin ardından iyileşti, kimya hocamız sözlülerime 100 verdi, bilim kazandı, ben kazandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okulda Denemeyiniz
HumorHerkes en az bir kere, geçtiğimiz yılı düşünüp "Ayyyy geçen yıl ne kadar salakmışım!" cümlesini kurmuştur. İşte bu cümle, benim hayatımın özeti. İstisnasız her yıl böyle kendimden utanırım. Bir insan her sene saçmalıklarına saçmalık katabilir mi? Ne...