[Askıda]
Jungkook, bir kara delikti ve Jimin ona çekilmekten kendini alıkoyamadı.
Hoseok, bir uyuşturucuydu ve Taehyung her dakika onun yoksunluğuyla kıvrandı.
semekook + semeseok
27.02.22
#2 vampir '15.06.22
#20 hayran kurgu '16.06.22
#32 jikook...
GK | Oyun bitti ancak bir kazananın olması gerekmez miydi?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İçerideki nostaljik sarı aydınlatma alfanın yüzüne vuruyordu. Işığın yoğunluğu gözlerini kısmasına neden oldu. Fakat duruşunu bozması için yeterli değildi. Gözlerinin alışmasıyla bakışlarını karşısındaki heybetli bedene çevirdi.
Bakmamayı diledi. İrislerinden bile acıyı bu kadar net yansıtması ürküttü alfayı. İblis, alfanın konuşmayacağını anlamasıyla söze girdi.
"Hiçbir şey söylemeyecek misin?" Alfa bakışlarını kaçırdı. Nasıl bir cevap verebilirdi?
İblis ona doğru birkaç adım attı. Ayak uçları birbirine değiyordu artık. Üzerine eğildi. Birkaç santim kaldı yüzlerinin arasında. İblis'in gözleri kapandı.
İkisi de aynı anda konuştu. Farklı cümleler, aynı ses tonu. Birinin zehirli ağzından bir İblis için en narin cümleler çıktı. Diğerinin ise sözleri sertti, zehirliyordu.
"Seni seviyorum. Tahmin edebileceğinden daha fazla."
"Senin yanındayken direkt cehenneme bakıyor gözlerim."
Aradaki mesafeyi azaltmaya niyetli olan İblis duraksadı. "Katlanamaz mısın buna?" Jimin'in bakışları donuktu. Hiçbir duyguyu göremedi Jungkook onun gözlerinde.
Jimin'in elleri yüzünün hemen yakınındaki bedeninin yüzüne çıktı. Bu hareketiyle Jungkook'un gözleri doldu. Jimin görmezden geldi. Bir yandan eliyle yanağını okşarken konuştu. "Bu yüzün bir İblis'e ait olması haksızlık." Tam o anda Jungkook için zaman durdu.
Dolu gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Tüm bu isteksizliği, ona karşı sevgisizliği benliğinden dolayı mıydı?
Canı yandı. O, Jungkook'un varoluşunu sevmiyordu. Ne yaparsa yapsın bunu düzeltemezdi. İblis olmayı kendisi seçemediği gibi değiştiremezdi de.
Birkaç adım geriledi. Jimin'in elleri boşluğa düştü. Panikledi. "Özür dilerim. Onu kastetmedim. Jungkook gerçekten-" Fakat Jungkook dinlemiyordu.
Kendisine yaklaşmaya çalışan Jimin'i durdu. "Git. Devamını görmeni istemiyorum." Jimin yerinden kıpırdamadı.
Jungkook arkasını döndü. Ondan olabildiğince uzaklaştı. Şatonun geniş salonundaydılar. Etraftan bulabildiği tüm eşyaları sahneye fırlatmaya başladı.
Sinirine haykırışları eklendi. Tüm şato İblis'in sesleriyle inliyordu. Jimin ise olanları şok içinde izliyordu.
Lanetin gerçekleştiğinin habercisi bir hava hâkimdi şatoya. Korktu. Jungkook'tan korktuğunu sandığı tüm anlardan daha çok korktu. Tırnakları avucuna batmaya başladı. Ellerini sıktığının farkında değildi. Gözleri doldu.
Neler oluyordu? Balo salonunun büyük sahnesini yüzlerce paramparça eşya süslüyordu. İblis'in haykırışları ve ağlayışları yankılanıyordu her bir köşede.
Jimin ne yapacağını bilemiyordu. Tek yapabileceği şeyi yaptı. Ona seslendi. "Jeongguk, acta est fabula." İblis bu sözler üzerine fırlattığı ihtişamlı avizeyle beraber başını Jimin'e çevirdi.
Hareketleri sakinleşti. Gözyaşları dahi sakinleşmiş gibiydi. Ağır hareketlerle geriye adımladı. Gözlerini Jimin'den ayırmıyordu. Sırtını üst kata çıkan merdivenlerin korkuluğuna çarpmasıyla duraksadı. Yavaşça kendini yere bıraktı.
Gözlerini sonunda Jimin'den çekebildi. Bakışlarını sahneye çevirdi, fırlattığı sayısız eşyayla dolu sahneye. Tüm yıkıma karşın perdeler sapasağlam, ihtişamla yerinde duruyordu.
Kendisine yaklaşan adımlarla bakışlarını tekrardan Jimin'e çevirdi. Tüm yıkıma karşın Jimin sapasağlam, ihtişamla Jungkook'a yaklaşıyordu.
Lanet etti. Ben bu kadar mahvolmuşken hiç mi zarar vermedi yıkımım ona? Hoş, eğer ona zarar verecek bir şey yapsa kendisi daha derin bir acı hissederdi.
Jimin de onun gibi eğilip yanına oturmuştu. Jungkook'un dümdüz duruşunun ve dağınık bir şekilde uzattığı bacaklarının aksine bacaklarını kendisine çekmiş ve başını yaslayıp onu izlemeye başlamıştı.
Sesi çıkmayacak gibi hissediyordu, yine de kendini zorladı. "Oyun bitti ancak bir kazananın olması gerekmez miydi, Jimin?" Sesi çok derinlerden çıkmıştı.
Jimin verecek bir cevap bulamadı. Ne diyebilirdi ki? Her oyunun bir kazananı olamayacağını mı anlatacaktı, siktir etti. Karşısındaki İblis hiç de nasihat dinleyecek bir durumda değildi.
Büyük salonun üst balkonunda gördüğü bedenle ayağa kalktı. Bakışlarını hâlâ yerde oturan İblis'e çevirdi.
"Umarım bir gün kazanacağın bir oyunda olursun, Jungkook."
•
Ne bu amk dediğinizi duyar gibiyim. Jungkook gelmediğinden ben de bir jest yapayım en azından gelecekten bir kesitleJungkook'u görelim dedim.
Tabii burada pek hoş bir Jungkook'lakarşılaşamadık. Tamamen benim ruh hâlimle bağlantılı bir kesit bu.