26 | "Güzelsin."

6.1K 848 521
                                    

Önceki bölümü okuduğunuza emin olun ve bölümlere oy vermeyi unutmayın pls

🪢~

Güneşin zayıf ışıkları Jisung'ın odasının penceresinden içeri sızarken genç balıkçı yavaşça gözlerini açmıştı. Esneyerek yerinde doğruldu ve elleriyle gözlerini ovaladı.

Ayağa kalktıktan sonra beyaz tüle ilerleyip yana doğru çekerek odasının aydınlanmasını sağladı. Kahverengi çerçeveli pencereyi açıp serin havanın suratına vurmasını sağlarken gülümsemişti. Martı sesleri artık boğuk değil, tam anlamıyla duyuluyordu.

Bir süre öylece oyalandıktan sonra camı kapatarak odasından çıktı. Elini yüzünü yıkayıp kahvaltıyı hazırlamaya koyulmuştu. O sırada düşünceleri beyninde dönüp duruyordu. Minho ile aralarındaki ilişki henüz net değildi. Jisung ona karşı mahçup hissetmekten kendini alıkoyamıyordu. Her şey çok ani gelişmişti.

Minho'nun mutfağa girmesiyle Jisung'ın düşünceleri dağılmıştı. Yanaklarının yanmaya başladığını hissederken büyük olan tezgaha doğru ilerledi. "Yardım edeyim mi?"

"G-gerek yok hyung. Hazır sayılır her şey."

Minho onu kafasıyla onaylayıp küçük, kare masaya oturmuştu. Jisung da ocaktaki yosun suyu çorbasının altını kapatarak iki küçük kaseye doldurmuş, Minho'nun karşısına oturmuştu.

İkili kahvaltılarını yaptıktan sonra teknelerine doğru yola çıkmışlardı. Jisung yine temiz havayı ciğerlerine çekerek önden ilerliyor, sokakta gördüğü mahallelilere selam vermek amacıyla kafasına büyük gelen, kahverengi denizci şapkasını eğerek selam veriyordu. Bu şapkayı Minho'dan ödünç almıştı.(!)

Sonunda tekneye ulaştıklarında, Jisung direkt kabine ilerlerken Minho kalın halatları çözmek amacıyla gömleğinin kollarını dirseklerinin hemen altına katlayarak teknenin ucuna doğru yürüdü.

"Aye Kaptan!" Minho gelen sesle kafasını kaldırmıştı. Jungwoo otuz iki diş ona sırıtırken kendini tekneye attı.

"O denizci bozuntusuyla çok takılmaya başladın Woo." Minho göz devirerek söylemişti. O sırada Jungwoo, dişleri arasındaki buğday sapını çiğnerken teknenin tahta zeminine yatmış gökyüzünü inceliyordu.

Minho kalın halatı çözdükten sonra ayağa kalkarak yerde boylu boyunca yatan Jungwoo'nun karnına atmıştı. Genç balıkçı ağzından acılı bir inleme kaçırarak karnını tuttuktan sonra doğrulmuştu. "Ah!"

Jisung ise o sırada balıklarını beslemekle meşguldü. Yanaklarını içine çekerek ağızlarını suyun içinde açıp kapatan balıkları taklit etmeye çalışıyordu. Minho, ellerini birbirine vurup silkeleyerek içeri girmiş, ona kısa bir bakış attıktan sonra tekneyi çalıştırmıştı.

Okyanusun ortasına geldiklerinde motoru kapattı. Güverteye ilerlerken botlarının çıkardığı sesler dalgaların seslerine karışıyordu.

Dev ağlar derin maviliği boylarken Jungwoo, Minho'nun yanına gelmişti. "Hyunjin kaptan sizi akşam yemeğe çağırdığını söylememi istedi."

Minho elindeki sigarasından bir nefes çektikten sonra tayfasına döndü. "Bu ne, kendi söyleyemiyor mu?"

"Ben bilmem." Jungwoo omuzlarını silktiğinde Minho'nun okyanusa doğru bakan derin bakışlarından faydalanarak parmakları arasındaki sigarayı bir çırpıda alıp kaçmaya başlamıştı.

"Jungwoo!" Minho kasılan çenesini gevşettikten sonra elini alnına koyup sıvazlamıştı. "Beş yaşında çocuklarla uğraşıyorum sanki ya!"

Jungwoo ise zaferle sigarayı söndürdü ve gün içinde Minho'dan uzak durmayı aklının bir köşesine yazdı.

Hook Approach 𖤐 /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin