13 | "Seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokma."

6.2K 940 908
                                    

Oy sınırı: 55
Yorum sınırı: 235

Tahta kapıyı iterken çıkan zil sesine içerinin sıcak havası ve ekşi şarap kokusu da eklenmişti. Sarışın genç, gözlerini siyah ve bordonun ağırlıklı olduğu mekanda gezdirip tahta zemine doğru bir adım attı.

Adımlarını ilerletip eski taburelerden birine atmıştı bedenini. "Selam Changbin."

Siyah saçlı şarapçı, kaşlarını çatıp elindeki para demetini saymayı bırakarak kasaya geri koydu ve sarışın çocuğa doğru ilerledi. "Hyunga ne oldu?"

Sarışın genç gözlerini devirdi ve büyüğünün yanağından bir makas aldı. "Bana en güçlüsünden bir şarap ver."

Changbin kaşlarını çatmayı bırakıp alayla havalanmalarına izin verdi. "Reşit değilsin Felix."

Sarışın tayfanın dudakları kıvrılmaya başlarken ellerini çoktan siyah saçlının gözü önüne getirip ay hesabı yapmaya başlamıştı. "Teknik olarak, iki ay önce reşit oldum bir kere."

Changbin çilli çocuğun başının etini yiyeceğini bildiğinden bir kadehi ona doğru uzattı. "Yine mi Seungmin?"

Çilli olan başını onaylarcasına salladı. Seungmin kaptanın yanında çalışmak bazen onu zorluyordu. Arkadaşı gibi görse de konu işe gelince Seungmin tanınmaz birine dönüşebiliyordu. "Badarna etmeyi unutmuşum."

(Badarna etmek: Bir halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile sarılması.)

Changbin inanamaz gözlerle karşısındaki gence bakarken kendi bardağına bir şarap doldurmuştu. "Azar yemekte haklısın o zaman." Felix güldü.

"Seungmin'e acıdım." Arkadan gelen yabancı bir sesle Felix o tarafa doğru dönerken Hyunjin, kolunun altındaki tayfasıyla yanlarına gelip bir tabureye oturmuştu.

"Ben de Jeongin'e." Sarışın genç alayla Jeongin'i işaret ettiğinde Hyunjin'in kaşları çatılmıştı. Tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekti ki yanlarına gelen, kahverengi şapkalı, dizlerine kadar hafif topuklu kahverengi çizmeleri ve beyaz gömlek giymiş, kovboy tipli birisi şapkasının ucunu tutup başını eğerek selam verdi.

Boğazını temizleyip siyah beyaz bir fotoğrafı tezgaha koyarak Changbin'in önüne itmişti. "Bu adamı arıyorum."

Ortamdaki dörtlü birbirine anlamaz bakışlar atarken Changbin bardağında kalan son yudumu içerek adamı süzmüştü. Fotoğrafı kendine çevirip baktı. Fotoğrafta Minho'yu görmesiyle kaşları çatılmıştı.

Adam işaret parmağıyla tezgaha ritim tutuyor, kendince bir şarkı mırıldanıyordu. Pek tekin bir tipe benzemiyordu bu yüzden Changbin ne yapsa bilememişti.

Bakışlarını kaldırıp Hyunjin'inkilerle buluşturdu. Kaptan omuz silkerek "Söyle gitsin." dedi. Minho korkacak değil korkulacak bir tipti sonuçta.

Changbin fotoğrafı, geri adamın önüne iterken konuştu. "Limanda, iskeleye yakın balıkçı teknelerine bak. Zaten görürsün."

Adam tekrar şapkasıyla selam verip konuşmadan dışarıya doğru adımlamıştı. Changbin, bu konuyu daha sonra Minho ile konuşmaya karar verip arkasındaki duvarda bulunan şarap şişelerinden birini alarak arkadaşlarının yanına gelmişti tekrar.

"Anladın mı şimdi?"

O günkü satışı bitiren Minho ve Jisung, güneşin batmaya başladığını haber veren turuncu ışıkları okyanusa vururken; teknelerindeydiler.

Jisung bozulan oltasını Minho'ya gösterdiğinde önce 'hala öğrenemedin.' başlıklı bir azar yemiş, ardından nasıl düzeltileceğini öğrenmek için büyüğünü dinlemeye başlamıştı.

Hook Approach 𖤐 /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin