Önceki bölümü okuduğunuza emin olun lütfen.
🌱~
Jisung, çenesini eline yaslamış; etrafa uykulu bakışlarını atıyordu. Gecenin geç saatlerine yaklaşmışlardı. Minho, Ten, Jungwoo ve Kai ile birlikte yine Jisung'ın ilgi alanı olmayan resmî şeylerden konuşuyordu.
"Jisung, uykun mu geldi?" Ten'in ismini seslenmesiyle ne ara kapattığını anlamadığı gözlerini açmıştı küçük olan. Hiç itiraz edemeyecekti, başını onaylarcasına salladı.
Kai, arkadaşına dönerek bugün gemisinde kalabileceklerini söyledi. Minho düşünceli bir şekilde elindeki şarap bardağını içindeki sıvının küçük bir girdap oluşturmasını sağlamak amacıyla döndürdü. O sırada Jisung Minho'nun kolunu tutmuş, büyüğünün bakışlarının kendisini bulmasını sağlamıştı.
"Gidelim hyung, Zoe ve Max'i beslemeliyim." Cümlesi biter bitmez esnedi. Minho onu onaylayarak tekrar Kai'ye dönüp onunla vedalaşmıştı. Jungwoo her ne kadar onlarla gelmeyi teklif etse de genç balıkçı gerek olmadığını söylemiş, keyfine bakması için onu yalnız bırakmıştı. "İyi geceler kaptan!"
Jungwoo elini kaldırıp yürüyen ikilinin arkasından bağırdığında Minho hafif yan dönmüş bir baş sallamasıyla ona cevap verdikten sonra gemiden inmişti.
Jisung ise zor ayakta duruyordu. İskeleden ona uzatılan eli sıkıca tutup gemiden atlamıştı. Minho, diğer elini de küçük olanın ince beline sardı destek vermek amacıyla.
Çok geçmeden bir minibüs bulmuşlar ve şehrin güneyinden ayrılmışlardı. Jisung kafasını Minho'nun omzuna yaslamış ve kısa süreli de olsa kendini uykuya teslim etmişti.
"Jisung, kalk ineceğiz şimdi." Minho'nun yanağını dürtmesiyle uyandı, şaşkınca etrafına bakarken kaşlarını çatmıştı. Nerede olduğunu kafasında tartar gibiydi. Büyük olan araç durduğunda ayaklandı, Jisung da peşinden inmişti.
İkili birlikte limana doğru yürümeye başladılar. Saat çok geç olduğundan etrafta çekirge, baykuş ve bizimkilerin taşlı yoldaki ayak seslerinden başka bir ses duyulmuyordu.
Sonunda teknelerine vardıklarında Minho Jisung'ı oradaki bir taşın üstüne oturtmuştu. "Sen bekle, ben balıklarını besleyip geleceğim tamam mı?"
Küçük olan kapalı gözleriyle kafasını aşağı yukarı sallayıp diğerini onayladı. Minho, büyük adımlarla teknesine atlayıp kabine girdi ve turuncu paketlerden açık olanı alarak cam fanusa birkaç tutam attı. İşi bittiğinde ellerini birbirine sürtüp silkelemişti. Kabini kilitleyerek tekrar iskeleye çıktı.
Jisung başını önüne eğmişti. Tahminen uyukluyordu. Büyük olan derin bir nefes vermiş arkasını dönüp tek dizi üzerinde diğerinin önüne çökmüştü.
"Jisung, hadi sırtıma bin. Seni taşıyacağım." Genç balıkçının itiraz edecek gücü bile yoktu, zaten yarı uyur bir haldeydi. Güçsüzce kollarını Minho'nun boynuna sardığında büyük olan onu bacaklarından tutmuş ve sırtına almıştı.
Birkaç dakika düz yürüdükten sonra önüne geldiği yokuşa bakıp derin bir nefes verdi. Sırtındaki bedeni hoplatıp kollarındaki yükü hafiflettiğinde Jisung'ın sıcak nefesini ensesinde hissetmişti. Her adım attığında boynunu teğet geçen dudakları dikkatini dağıtıyordu.
Evlerinin önüne geldiğinde kafasını iki yana salladı, düşüncelerinden kurtulmak için. Anahtarı çıkarıp tahta kapıyı birkaç kilit sesinden sonra açmış ve içeri girmişti. Jisung'ın odasına doğru ilerleyip yavaşça sırtındaki bedeni yumuşak yatağa bıraktı. Derin bir nefes alıp ona doğru döndü sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hook Approach 𖤐 /Minsung
Fanfic(TAMAMLANDI.) Ağır botlarının, teknesinin tahta zemininde çıkardığı sesler eşliğinde karşısında titreyen çocuğa yöneldi Minho. "JISUNG SENİ ÖLDÜRMEMEM İÇİN BİR SEBEP SÖYLE!" "IMM-ŞEY-BİLMİYORUM." - 'Mariners Apartment Complex' isimli ficte geçen Mi...