28 | "Havai fişekler patlıyormuş gibi."

5.7K 940 526
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen. Bölümü 700 kişi görüyor 100 kişi oy veriyor??

Önceki bölümü okuduğunuza emin olun bir de.

🍑~

"Sung?" Genç balıkçı, teknesinin kabinini kilitledikten sonra güverteye göz gezdirmişti. Botlarının tahta zeminde çıkardığı tıkırtı seslerinin gıcırtıyla son bulmasına sebep olarak yürüdü. Teknenin ucundaki, kahverengi birkaç büyük fıçının olduğu yere doğru ilerledi.

Ayağını yerde yan bir şekilde duran silindire yaslayarak devrilmiş fıçıyı döndürdü ve arkasında, yerde uyuyan bedenin görüş açısına girmesiyle gülümsedi.

Yere çömelerek batmaya başlayan turuncu güneşin zayıf ışınlarının sevgilisinin yüzünde oluşturduğu ağ gölgelerini ve büzülen dudaklarını izledi bir süre.

"Kaptan ben kaçar!" Jungwoo'nun bağırmasıyla Jisung uyanmıştı. Minho gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi ve sinirli bir şekilde Jungwoo'ya döndü. "Ne bağırıyorsun gerizekalı?"

"Haber verdik ya. Bu da bir değişik." Jungwoo kendi kendine mırıldanıp yeni uyanan Jisung'a el sallayarak tekneden iskeleye atlamıştı. Jisung da ona el sallayıp yerinde doğrulmuş, gözlerini ovduktan sonra başında duran Minho'ya dönmüştü. "Hyung?"

"Hm?"

"Niye başımda duruyorsun? Hadi gidelim." Küçük olan ayaklandığında Minho da onunla birlikte kalkmış, ceketinin yükselen eteklerini düzeltip Jisung'ın peşinden ilerlemişti.

Birlikte limanda yürümeye başlamışlardı. Sokaklar kalabalıktı, yavaş yavaş akşam olduğu için kimi elinde poşetlerle evine koşuşturuyor kimi ise süslenmiş püslenmiş yemek için dışarıya çıkıyordu.

"İyi akşamlar Bay Choi!" Jisung, yanından geçmekte olduğu adama kocaman gülümsemişti. Saçları ve sakalları adeta pamuk gibi aklaşmış adam da ona güldü. "İyi akşamlar Jisung." Minho ise kafasıyla selam vermişti yaşlı adama.

Evlerine giden sokağın başına geldiklerinde Minho, önündeki bedenin kolundan yakalayarak onu durdurmuştu. Jisung meraklı bakışlarla arkasına döndü. "Ne oldu hyung?"

"Sana bir şey göstereceğim, beni takip et."

Minho Jisung'ın elini tutarak önden ilerlemeye başladığında Jisung da merakla hafif aralanan dudaklarını birbirine bastırıp toprak yolda onu takip etmişti.

Bir süre sonra Minho, sokakların arasında dolaşıp birkaç mavi binanın yan yana bulunduğu bir yere gelmişti. Jisung etrafını incelemeye dalmışken burayı daha önce görüp görmediğini hatırlamaya çalışıyordu.

Birlikte en uçtaki binaya ilerlediler. Minho, siyah, büyük demir kapıyı açarak binanın bahçesine girdiğinde Jisung kaşlarını çatmıştı. Büyük olan mavi binanın çevresinden dolaşarak arkasına doğru ilerlemişti.

Onu takip eden Jisung, gördüğü manzarayla gözlerine inanamamıştı. "Vay canına!" Minho gülümseyerek bellerine kadar ulaşabilen tahta çitlerin kapısını açmış ve içeri girdikten sonra tekrar kapatmıştı. Yerdeki çimlerle karışık sarı toprağa basarak ilerledi.

Burası güzel bir bahçeydi. Yerde çeşit çeşit sebzeler ekilmişti. Her tarafta rengarenk meyve ağaçları vardı. Pembe ve turuncu renkteki gökyüzü, ağaçların yeşillikleriyle mükemmel bir manzara sunuyordu.

Minho gözüne kestirdiği bir ağaca doğru ilerleyip Jisung'ı da peşinden sürüklemişti. Ağacın önüne geldiklerinde Jisung bunun bir şeftali ağacı olduğunu anlamıştı. Minho'nun elini bırakıp heyecanla ağacın koca gövdesindeki çıkıntılara basarak yukarı tırmanmış, kendini gördüğü ilk sağlam dala atarak yan bir şekilde oturmuştu.

Gün batımı, yüksekten daha da güzel gözüküyordu. Aşağıda kalan Minho'ya döndü. "Hyung! Çok güzelmiş burası, sen de tırmansana!"

Minho, yan taraftaki kiraz ağacına yürüyüp ağaca yaslı olan tahta merdiveni alarak tekrar Jisung'ın yanına dönmüştü. Merdiveni ağaca yaslayıp bir bir tırmanmaya başladı. Jisung ile aynı hizaya geldiğinde duraksamıştı. Kalçasını merdivene dayayarak daldan bir şeftali koparmış, küçüğünün güneş ışınlarından kaçınmak için yüzüne siper ettiği elini tutup indirdikten sonra ona vermişti.

"Yiyebilirsin."

"Gerçekten mi? Sahipleri kızmaz mı?" Jisung'ın masumca sorduğu soru karşısında gülmüştü Minho. Bir elini kaldırıp onun tombul yanağını baş ve işaret parmakları arasına alarak sıkmıştı. "Sanmıyorum, bu kadar tatlı bir sincap yiyor diye kızmazlar bence."

"Sincap mı? Hani nerede?!" Jisung'ın heyecanla yerinde hareketlenmesiyle dengesini kaybetmesi bir olmuştu. Minho hemen onu yakaladı ve bir eliyle Jisung'ın oturduğu dala tutundu.

Böylelikle yüzleri olması gerekenden fazla yakınlaşmıştı. Jisung, vücudundaki tüm kanın özellikle yanakları olmak üzere yüzüne ve boynuna hücum ettiğini hissediyordu. Nefesini tutmuş, sadece Minho'nun koyulaşmış harelerine odaklanmıştı.

Büyük olan için de durum pek farklı değildi. Kalp atışları, hızlanmaya başlamıştı. Bakışlarını önündeki pembe dudaklara indirdi yavaşça.

Jisung ise Minho'nun bu hareketiyle gözlerini sıkıca kapatmıştı. Düşmemek için bir elini Minho'nun omzuna diğerini ise koluna koymuştu. Elindeki şeftali ise çoktan yerdeydi. Jisung dalda oturduğu, Minho ise merdivende ayakta durduğu için küçük olan biraz daha yüksekte kalıyordu.

Minho, küçük olanın sıkıca kapattığı gözlerine bakıp hafifçe güldü; ardından daha fazla dayanamayarak Jisung'ın dudaklarını kendininkilerle buluşturdu. Yavaşça öptükten sonra geri çekildi, Jisung dudaklarını sıkıca birbirine bastırdığı için Minho daldaki elini onun çenesine koyup baş parmağıyla hafifçe bastırarak alt dudağını aşağı çekmişti.

Jisung'ın aralanan dudaklarının arasına tekrar uzanmıştı sonra. Bu sefer kavrayabildiği yumuşak eti emdi. Küçük olan ise, Minho'yu taklit etmeye çalışıyordu ama fazla heyecanlandığı için nefesini kontrol edememiş, kısa bir süreden sonra geri çekilmişti.

"Hyung?" Nefes nefese sordu.

"Efendim Sung?" Minho, parmakları arasındaki tombul yanağı okşarken konuştu.

Jisung birkaç saniye duraksamıştı. "Senin de karnında böyle değişik bir şey oluyor mu?"

"Nasıl değişik bir şey?"

"Imm- böyle şey- şeyler patlıyormuş gibi. Hani renkli renkli vardı ya."

"Havai fişekler mi?" Minho gülümseyerek sorduğunda Jisung heyecanla başını olumlu anlamda sallamıştı. "Hah! Evet havai fişekler. Senin dudakların benimkilere değince sanki burada havai fişekler patlıyormuş gibi hissediyorum." Eliyle karnı ve göğsü arasında bir yeri gösterirken söyledi. Büyük olan küçük bir kahkaha atmıştı.

"Ben de öyle hissediyorum. Havai fişekler patlıyormuş gibi."

Aralarında oluşan birkaç saniyelik sessizlikten sonra Minho tekrar ona yaklaşmaya başlamıştı ki Jisung'ın birden bağırıp işaret parmağıyla Minho'nun arkasındaki bir yeri göstermesiyle duraksamıştı.

"Hih! Hyung bak sincap şeftalimi almış, yiyor gerçekten!"

Ben de Jisung'ı yedim bitti

Hook Approach 𖤐 /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin