27 | "İşte şimdi geçti."

5.8K 906 1K
                                    

Önceki bölümü okuduğunuza emin olun lütfen 🥺

Jisung, yüzüne vuran rahatsız güneş ışığıyla pozisyonunu değiştirmek için dönmeye çalışsa da etrafına sarılı olan güçlü kollarla başarısız olmuştu. Sanki açılmamak için yemin eden göz kapaklarını zorlukla araladı ve kafasını yasladığı göğüsten kaldırdı.

Minho'nun huzurlu yüzü görüş açısına girdiğinde alt dudağını ısırmıştı. Şu an boylu boyunca koltukta yatan büyüğünün üzerindeydi. Bu utanmasına sebep olurken üstüne bir de Minho'nun gözlerini aralaması hiç yardımcı olmamıştı.

Büyük olan gözlerini açtıktan sonra birkaç saniye santimler ötesindeki yüzü izlemişti. Dün fazla kaçırdığı içki yüzünden başı ağrısa da Jisung'ın turuncu güneş ışıklarının aydınlattığı kırmızı yanakları ve parlayan gözleri adeta iyileştirmişti onu.

"Günaydın." Minho, pürüzlü sesiyle konuştuğunda Jisung bakışlarını diğerinin yüzünde gezdirdi. "Günaydın hyung. Uyuyakalmışım böyle, rahatsız ettiysem özür dilerim."

Minho kolları arasındaki bedeni biraz daha sıkarken başını iki yana salladı. "Etmedin. Tam tersi çok rahat uyumuşum."

Jisung rahatlarcasına derin bir nefes vermişti. İkisinin arasında sadece uzaktan gelen martı seslerinin ve gemi kornalarının sesi duyulmaya başladığında Minho tek elini Jisung'ın yanağına çıkarıp parmaklarının tersiyle okşadı.

"Sung, denemeye ne dersin?" Jisung anlamamış bir şekilde altındaki bedene baktı. "Neyi hyung?"

Minho gülümsedi. Yerinden biraz yükselip Jisung'ın anlamazca çattığı kaşlarına eşlik eden büzülmüş dudaklarına bir öpücük kondurdu.

"Birlikte olmayı işte. Bilirsin Kai ve Kyungsoo gibi."

Jisung utanarak kaçırdığı bakışlarının altından yerdeki renkli kilimin püsküllerini incelemeye başlamıştı. Bir taraftan da Minho'nun üstündeki ceketin yakasını parmakları arasında oynuyordu.

"Şey- bilmem ki."

"Biliyorum şimdi tuhaf geliyor ama kalbime bir türlü söz geçiremiyorum. En azından bir şans verelim hm?"

Jisung Minho'nun şefkatli sesiyle tekrardan bakışlarını onun yüzüne çıkarıp başını olumlu anlamda sallamıştı. Bununla birlikte büyük olanın gülümsemesi büyümüş, üzerindeki bedenin kızarmış burnunun ucuna çok hafif bir öpücük bırakmıştı.

Ardından Jisung'ı sıkıca tutarak kendisiyle birlikte önce doğrulmuş sonra kaldırmıştı. "Hadi kahvaltı yapalım." Jisung büyüğünü onayladıktan sonra kolları arasından çıktı, Minho ise mutfağa doğru koşturmaya başlayan bedenin poposuna vurdu hafifçe.

Birlikte kahvaltı yaptıkları bir sürenin ardından hazırlanmış, biraz gecikseler de teknelerinin başına gelmişlerdi. İskelede dizili kasalardan kendine bir taht yapmış olan, bir bacağını kendine çekerek kolunu yaslamış, diğerini ise aşağı sallandıran Jungwoo'nun yanına ilerlediler.

"Ohaa! Nasıl yaptın Jungwoo?" Jisung gözlerini büyütmüş hemen arkadaşının yanına ilerlemişti. Jungwoo ise şapkasını çıkarıp onlara selam verdikten sonra yanına gelen Jisung'ın alnına orta parmağıyla vurmuştu. "Meslek sırrı akıllım. Sen de yeterince iyi olursan balıkların kralı olabilirsin!"

Jisung tahtı incelemeye dalmışken Minho'nun halatı çekmesiyle demirlerin birbirine çarpma sesi duyulmuştu. Ardından konuştu. "Yeterince geç kaldık, haydi!"

Jisung ve Jungwoo kasaları tekrar indirip bir bir tekneye yüklemeye başlamışlardı. Çok geçmeden limandan ayrıldılar.

Avlanıp o günkü satışlarını da bitirdikten sonra güneşin batmaya başlamasıyla birlikte evlerine doğru yürümeye başlamışlardı. Aralarında sessizlik hakimdi. Taa ki Jisung'ın yerde turuncu benekli bir deniz kabuğu bulmasına kadar.

Hook Approach 𖤐 /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin