11.BÖLÜM

12K 595 200
                                    

Hoşgeldiniz alayım kabanlarınızı siz okuma köşemize geçin...

🌪

Kartal az önce burnuna alnını geçirdiği için, sırtı yeri boylayan ve inleyerek burnunu tutan Yiğit'in üzerine çıktı. Hızını kesmeden bir anda yumruklarını sıkarak, onların adamın yüzüne bir sanat eseri gibi çizilmesini sağladı.

Ben girdiğim şoktan çıkınca baktım iş çığırından çıkıyor. Elimi Kartalın oldukça gerginleştiği için kasları oratada olan koluna sardım ve onu çekmeye çalıştım, "Kartal yeter. Dur artık!" yüzümden süzülen korkunun aksine, sesim oldukça sakin çıkmıştı.

Hiç bir şey değişmedi tam tersine daha sert vurmaya başladı bu sefer adamın yüzüne.

Gözlerim kenarda sandalyeyi bu tarafa çevirerek üzerine oturan ve kavgayı izleyen Melih'e kaydı. Sırtını sandalyeye iyice yaslayarak bacak bacak üstüne attı ve ağzındaki nereden bulduğunu anlayamadığım çekirdek kabuğunu Pembe misali Yiğitin üstüne attı ama kabuk onun üstünde olan Kartalın sırtına geldi.

Melih bunu umursamayarak konuştu,"Bırak kız! Hak etti o aşiret pamuğu herif. Az da şu köşeye vur aslanım. Orası kaldı bak, sonra eksik çeker ağrısını hele birde simetri hastasıysa fena. Kendisi ağrıtır sonra orayı. Ya da oraya vurma aslanım. Delirsin, göte tıkanan pamuk."

Bir baktım Zehra ve Esra da elinde ki çekirdekleri çitlerken onu onaylayarak kafalarını salladılar ve kendi aralarında mırıldanarak, sanki yeni tanışan onlar değilmiş gibi samimiyetle işaret parmaklarını kaldırdılar ve adamın farklı köşelerini gösterdiler.

Kaşlarımı çatarak onlara baktım, "Ne yapıyorsunuz! Ayırsanıza şunları, Kartalın başı belaya girecek yoksa!"

Geldiğinden beri sesi ilk defa kulaklarıma ulaşan kız yüzünü buruşturarak bana baktı, "Hepsi senin yüzünden, daha ne konuşuyorsan. Gereksiz." demesin mi? Tam içimde ki birikmiş tüm sinirle onun üzerine atlayıp hıncımı alacakken Zehra ve Esra beni son anda tuttu.

Kartalın bir an bana baktığını hissettim, yana doğru çevirdiğim başım ile bende ona baktım. Yüzünden sicimle akan sinir ile bana bakıyordu. Ama siniri bana değildi, biliyordum.

Ha birde bana olsaydı, vallahi bir tane yüzüne geçirirdim.

Kartal bana bakarken, yerde kıvranan Yiğit bulduğu fırsat ile bir anda Kartalın yüzüne yumruğunu geçirdi. Ve bu sefer altta olan Kartaldı üstte olan Yiğit.

Adama bak burnundan kan aka aka göl olacaktı her yer, birde benim herifi vuruyordu.

Kartala sadece iki yumruk geçirebilmişti sonrasında kendine gelen Kartal onu tekrar altına almıştı. O yediği iki yumruk Kartalın serseri ve yakışıklı yüzünde hiçbir şey değiştirmemişti. Aksine onda hoş duran kızarıklık oluşmuştu elmacıklarında, o kadar.

Neyse ki yeniden bir kavga başlamadan, kafedeki çoğu erkek sonunda buraya geldiler ve Kartalı Yiğitin üzerinden aldılar. Zorla tuttukları Kartalın yanına giderek tam önünde durdum ve sitresten terleyen avuç içlerimi göğsüne bastırdım.

"Yeter! Buna bir son ver artık."

Arkamda olan hareleri beni buldu. Sık sık kalkıp inen göğsünün altında atan kalbi o kadar hızlı atıyordu ki avuç içlerimi yumrukluyordu sanki. Sonra avucumun altında ki yüreği gözleri gözlerimde iken yavaş yavaş sakinleşti. Ve saniyeler sonra elini kaldırarak göğsünde olan sağ avucumu alarak sol avucuna bir dişli misali sardı.

VATAN UĞRUNA [ARA VERİLDİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin