"Jimin güzelim neredesin?"
Mark evin her bir köşesini aramıştı, Jimin'i görememesi ile aşağı bahçeye inmişti. Kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu.
"Korumalar!"
Korumaların hepsi bakışlarını sinirden deliye dönmüş Mark'a çevirdiğinde, Mark elindeki silahı korumalara çevirdi.
"Jimin'im nerede?"
"Biz görmedik efendim."
Mark dişlerini sıkarak silahını havaya doğrulttu. Kuş sesleri yükselirken, Mark sinir ile evden ayrıldı. Jeon Jungkook ile konuşacak bir konusu vardı.
...
Jimin bakışlarını telefona çevirdi saat üçe geliyordu ve yanına bir yemek bile almamıştı. Abisi Mark, Jimin'i her yerde aradığını biliyordu ama evden çok uzaklaşmıştı.
Gecenin karanlığında o sert rüzgâr tenini koşarken, gözlerini kapattı Jimin. Biliyordu çünkü; bir rüzgâr esecek her şey altüst olacaktı. Bir rüzgâr esecek, Gündüzün içinde parlayan güneşi ay dolduracaktı.
...
Jungkook bitirmiş olduğu içki bardağını masanın üzerine bırakarak, bakışlarını tavan ile buluşturdu. Kalbinde hissettiği herneyse canını yakıyordu.
"Jungkook aç kapıyı bana Jimin'i ver!"
Jungkook siyah kanepeden kalkarak bakışlarını hemen yanındaki siyah demir kapıya çevirdi bu ses Mark'ın sesiydi. Kapı yumruklanır zil sesi defalarca art arda sıralanırken, Jungkook kapıya doğru sert adımlar ile ilerledi.
"Jimin nerede(!)"
Mark'ın sesi odada yankı yaparken, Jungkook kapıyı kapatarak arkasındaki duvara yaslandı.
"Bilmiyorum."
Yeontan kanatlarını açıp Jungkook'un omuzuna konarken, Jungkook oldukça sakinliğini koruyordu.
"Jimin nerede olduğunu bana söyleyeceksin Jungkook!"
Mark'ın titreyen sesi ile Jungkook bir adım attı Mark'a doğru.
"Kardeşine sahip çıkmayıp, kalkıp bana ahkâm kesemezsin Mark! Eğer Jimin'in nerede olduğunu bilmek istiyorsan doğru adres burası değil."
Mark silahını cebinden çıkaracağı sırada bir cam kırılma sesi, ardından adım sesleri. Mutfak camından gelen tanınmadık yüz ile Mark doğrulttuğu silah ile yanlarına gelen iri yapılı uzun boylu adam ile kaşları çatıldı.
Jungkook bedenini hemen yanındaki adama çevirdiğinde, şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.
"Jaebum senin burada ne işin var!"
Jaebum bakışlarını Mark'a çevirerek, elindeki silaha kısa bir bakış attı bu adamın kim olduğunu biliyordu.
"Ne o yoksa hiç mi özlemedin beni Jungkook beni, kuzenini."
Mark elindeki silahını bel hizzasında pantolonunun cebine sıkıştırarak Jungkook'un yakasını iki eli ile kavrayarak kendine çevirdi Jungkook'u.
"Sizin aranızdaki durum beni ilgilendirmiyor Jungkook! Jimin ile ilgili bir şey saklıyorsan bu son nefesin olur."
Mark ellerini geri çekip kapıyı hızla açıp çıkarken, Jungkook'un bakışları Jaebum'a çevrildi.
Bundan yıllar önce okul zamanlarında Jungkook'u bir iddia sonucu en derininden yaralayan, Jaebuma.
"Defol git buradan Jaebum. Bir daha yanıma dâhi yaklaşma gibi bir hata dâhi yapma."
Jungkook açık olan kapıyı gösterirken, Jaebum başını yana yatırarak üzgün bir ifade ile kollarını arkasında birleştirdi.
"Jungkook senin ile her şeyi konuşmaya geldim ve inan bu konuyu burada çözmeden geri dönmeyeceğim."
Yeontan bir kez daha bakışlarını çevirdi o camdan dışarıya aklı sarı saçlı çocuktaydı insanlar nasıl bir canlılardı acaba? Nasıl duyguları vardı? Nasıl hayatları vardı? Nasıl konuşa biliyorlardı.. o sarı saçlı çocuk neden kendisi ile konuşmuştu? Yeontan bunları anlamıyordu ama o sarı saçlı çocuğu çok seviyordu kendini onda görmüştü belkide. Sarı saçlı çocuk o gün Yeontan ile konuşmaya çalıştığında anlamıştı Yeontan.
'İnsanlar sadece konuşurdu, insanlar sadece dertlerini anlaymaya çalışırdı. Yeontan o gün anladı o sarı saçlı çocuğu.. o çocuk ona herne anlattıysa içinde yaşadığı o çaresizliği kendini anlatamamazlığı, Yeontan çok iyi biliyordu. Belkide o yüzden insan olmak istiyordu, kendini anlatmanın nasıl birşey olduğunu daha önce hiç tatmamıştı ama bir günlüğüne insan olsaydı; Kendini anlatmak isterdi.'
...
Jimin bir taşın üzerine oturarak bakışlarını telefonuna çevirdi. Onlarca mesaj, onlarca arama vardı ama hiçbirine bakmamıştı çünkü o mesajların hepsinin aynı şeyler olduğunu biliyordu. Kendini birisine anlatmak istiyordu.
...
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK / JİKOOK
Fanfic(TAMAMLANDI) Benim bu hayatımda en sevdiğim şey beslediğim baykuşumdu. Sen geceme ay oldun. ---- /Kapak bana aittir. /Benden habersiz kopyalanmasına karşıyım.