DARK-26

467 50 13
                                        

Jimin yanağında hissettiği küçük dokunuşlar ile gözlerini açtığında abisini görmesi ile gözlerini tekrardan kapattı.

"Jimin hadi güzelim geldik."

Mark helikopterden inerek Jimin'in önüne geldiğinde kardeşinin etrafa bakması ile gülümsedi.

"Neredeyiz abi?"

Mark Jimin'in belini tutup zemine indirerek, alnından öptü.

"Türkiye."

Jimin hüzün ile bakışlarını ayakkabılarına çevirdi. İstemiyordu bu ülkeyi, Kore'de kalmak, Jungkook'un yanında durmak istiyordu.

"Jimin asma yüzünü."

"Ama abi ben Kore'de mutluydum."

Mark kaşlarını çatarak başını olumsuz anlamda salladı. Kore'de ne kadar mutlu olduğunu Mark çok iyi biliyordu.

"Devamlı kaçarak mı mutluydun Jimin? Jungkook'un yanına giderek mi mutluydun?"

Jimin alt dudağını dişleyerek başını olumsuz anlamda salladı o sırada bir şirketin binasından aşağı inmişlerdi.

"Şimdi yeni evimize gidiyoruz ve dinleniyoruz."

"Ben buranın dilini bilmiyorum."

Jimin'in büzülmüş dudaklarına gülümseyerek, sıkıca sarıldı kardeşine.

"En yakın zamanda dil kursuna gideceğiz ve öğreneceğiz şimdilik sadece sabret."

Jimin derin bir nefes alarak açılan kapıdan içeriye girdi buranın taksileri sarı renkten oluşuyordu.

Yarım saat sonra büyük bir evin önüne geldiklerinde Jimin eve kısa bir bakış atarak, bakışlarını abisine çevirdi. O yanındaki adam ile konuşuyordu.

"Abi ben eve giriyorum."

"Tamam Jimin."

Jimin eve çok göz gezdirmeden üst kata çıktığında, odaları tek tek açarak yatak odasını bulması ile yatağa uzandı. Cebinden çıkardığı Yeontan'ın olduğu anın videosunu defalarca izledi.

Kalbinde hissettiği acı ile yüzü buruşurken, telefonu kapatarak derin bir nefes aldı. Jungkook'a bu videoyu atıp atmamak konusunda çok kararsızdı eğer atarsa çok sinirlenirdi.

"Ahhh gerçektende!"

Jimin omuzunun üzerine yatarak gözlerini kapattığı sırada kapının açılıp kanması ile abisinin geldiğini anlamıştı.

"Bebeğim uyudun mu?"

Mark üzerindeki tişörtü ve siyah pantolonunu çıkartıp Jimin'in yanına uzandığında, Jimin abisine dönerek derin bir nefes aldı.

"Abi ben evimizi istiyorum."

Mark gülümseyerek, Jimin'in belinden tutarak kendine çekti. Alınları birleşirken, Mark boynuna sıkı bir öpücük kondurarak derin bir nefes aldı.

"Kore artık yok."

"Ama ben burada kalmak istemiyorum."

Mark Jimin'in belini okşayarak başını iki yana salladı. O ülkede artık daha fazla kalamazdı.

"Jungkook denen adamın bulunduğu ülkede daha fazla kalmayız Jimin'im. Eğer o ülkede daha fazla kalsaydık emin ol ya Jungkook ölecekti yada ben."

Jimin başını sallayarak arkasına döndü ve abisinin kendisine sarılmasına izin verdi. Jungkook'un bilmesini istiyordu. Yeontan'ın kimin yüzünden öldüğünü, ama bunu nasıl söyleyeceğine dair hiç bir fikri yoktu. Ensesinde hissettiği o küçük öpücükler ile gözlerini kapattı.

...

Jungkook dün gelmiş olduğu depoya adımını atarak, gözlerini kapattı. Jin koltuğa yayılmış telefon ile ilgilenirken Jungkook'u görmesi ile ayağa kalktı.

"Geldin."

Jungkook başını dikleştirerek, başını yana yatırdı. Jin'in aklından her ne geçiyorsa eğer.

"Dosyalar nerede?"

Jin Jungkook'a doğru bir kaç adım atarak, Jungkook'un önünde durdu.

"O dosyaları almak için önce altımda olman gerekiyor."

Jungkook'un sinir ile yüz hatları keskinleşirken, başını olumsuz anlamda salladı.

"Görmem lazım Jin."

Jin kollarını Jungkook'un beline koyduğu an Jungkook kendini geri çekerek elini Jin'e doğru uzattı.

"Göstereceksin!"

Jin alt dudağını alay ile dişleyerek arkasına döndü. Jungkook Jin'in adımlarını takip ederken, bakışları dolabın en üstünde bir çantaya takıldı.

Jin çantayı eline alarak Jungkook'a doğru adımlarını yönelttiğinde, Jungkook siyah deri çantayı elinden aldığı gibi içini açtı. Tüm taslaklar eskisi gibi aynısıydı bir eksiği altında bulunan imzalar.

"Eğer emin olduysan arka odaya geçelim mi?"

Jungkook Jin'e kısa bir bakış atarak, Jin'den önce adımlarını arka odaya yönlendirdi.

Çift kişilik büyük yatak ve küçük bir dolaptan başka hiçbir şey olmayan bu küçük odada kapının kapanma sesi ile bakışları Jin'i buldu.

"Yıllardır hayalini kurduğum şeyi yaşayacağım için mutluyum Jungkook senin sayende."

Jungkook'un yüzü buruşurken, başını dik tutarak kendine hâkim olmaya çalıştı.

"Yıllardır kurduğun hayali bu şekilde mi yaşayacaksın?"

Jin alt dudağını yapmacık bir şekilde büzerek başını salladı.

"Bu şekilde olmasını istemezdim Jungkook ama başka bir seçenek bırakmadın bana."

Jungkook kıvrılan dudakları ile Jin'e doğru bir kaç adım atarak parmaklarını Jin'in saçlarına geçirerek hafifçe okşadı.

"Hayalini yaşatacağım sana Jin."

...

Bölüm sonu.

DARK / JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin