Jimin eve geldiğinde evin sessizliği huzur vermişti. Mark'ın hâlâ gelmemiş olması rahatlamasına yol açarken, Jimin hızlı adımlar ile odasına doğru ilerledi.
Kapıyı açar açmaz burnuna dolan o yanık kokusu ile yüzünü buruşturdu. Başını hafif sağa yatırdığında görmüş olduğu görüntü ile bir kaç adım geriledi. Abisi Mark, terasta bir kaç kağıt ve tuval yakıyordu.
"Abi."
Jimin'in korku dolu sesi odada yankılanırken Mark gülen yüzü ile bakışlarını kardeşi Jimin'e bakıyordu.
"Hoş geldin güzelliğim."
Jimin teras kapısına doğru yaklaştıkça daha net gördüğü şeyler ile gözleri dehşet ile kocamn açıldı.
"Ne yapıyorsun abi?"
Mark keyifli yüz ifadesini silerek yerine sinirli bir ifade koydu. Gözleri ateş saçacak derecede yanarken Jimin'e doğru bir kaç adım atarak kollarından sıkıca tuttu.
"Benden sakladığın o adamın resimlerini yakıyordum Jimin! Yine gittin ona değilmi."
Jimin dolan gözlerini kırpıştırarak başını önüne eğdi.
"Ben ona gittim abi çünkü-"
"KES SESİNİ JİMİN!",
Bir anda duvara itilmesi ile gözlerini sımsıkı kapattı. Canı yanıyordu.
"Ben sana gitmeyeceksin oraya demedim mi Jimin!"
"Abi ben özür dilerim... Ben konuşmak için gitmiştim sadece konuşmak ve-"
"Sus artık Jimin sen sınırlarımı çoktan aştın!"
Jimin acıyan sırtını umursamadan yavaşça doğrulmaya çalıştı her hareket ettiğinde acısı artıyordu.
"Yürü seni kuyuya götürmenin vakti geldi."
Jimin irileşen gözleri ile başını hızla iki yana salladı.
"Abi söz veriyorum beni oraya götürme Jungkook ile bir daha asla konuşmayacağım."
Mark sinir ile Jimin'in kolunu kavrayarak odadan çıkarttı. Jimin'in yaptıkları artık çizgiyi aşmıştı.
...
"Sadece bir hafta Jimin'im. Bir hafta sonra çıkacaksın oradan belkide bu senin aklının başına gelmesini sağlar güzelliğim."
Jimin gözlerini sımsıkı kapatarak kuyunun derinliklerini hissetmeye başlamıştı.
"Abi nolur ben korkuyorum karanlıktan."
Abisi görüş alanından çıkıp, yerine zifiri karanlık gelirken elleri ile yüzünü kapattı. Hıçkırıkları peşpeşe sıralanıyor, yerine haykırışlar ekleniyordu.
"Korkmuyorum ben-"
"Korkmuyorum ben-"
"Korkmuyorum b-..."
Sonrası yoktu. Sonrası gece kadar karanlık, ay kadar aydınlıktı...
...
Yeontan Jungkook'un baktığı kağıda uzun uzun bakarken, karnının açıktığını hissederek Jungkook'a doğru uçarak bileğine kondu.
Jungkook bakışlarını oğluna çevirdiğinde Yeontan'ın birşeyi işaret ettiğini anlayınca hafifçe gülümsedi.
"Çok akıllı bir hayvansın sen."
Yeontan bakışlarını kavonozda bir o yana bir bu yana kıvranan canlılara baktığında iyiyce acıktığını hissetmişti. Jungkook koltuktan kalkarak raftaki yeni yurt dışından getirttiği canlıları alarak her zamanki tahtanın üzerine koydu.
Yeontan iştah ile kıvırgan canlıları yerken, Jungkook işine devam etmişti. Geçen günlerde Jin'in getirdiği kayıtları tek tek incelerken gözleri tek bir noktada kaldı.
İki yıl önceki kayıtlarda yaşanan o vahşi görüntü ile kasılmıştı. Mark'ın öldürdüğü o cansız bedenler ile yüzünü buruşturdu.
"Ahh bu adam tam bir kaçık!"
Jungkook bilgisayarı serçe ekranını klavye kısmına çarparak ayağa kalktı. Yeontan yemeğini bitirmiş uyku moduna geçmişti.
...
Jimin bacaklarını göğüsüne doğru çekmiş, kollarını dirseklerine koyarak başını dizine gömmüştü. Karnı aç değildi ama çok susamıştı. Kuyunun dibine vuran ay ışığı azda olsa aydınlatıyordu etrafı. Bir anda duyduğu ses ile irkilerek bakışlarını etrafta gezdirdi. Saniyeler sonra bu sesin telefonundan geldiğini anlamıştı.
Aklına yeni yeni gelen bu telefon ile gözlerini hazine bulmuş gibi kocaman açarak bildirimler kısmına girdi.
Abim: Birazdan sana yemek ve su getireceğim canım. Yoldayım.
İçimde ona karşı olan nefreti bu gün fark etmiştim. Ondan artık hiçbir şey istemiyordum.
Jimin: Aç degilim susamadımda git buradan gelme!
Telefonu kapatatak başımı arkamdaki kuyuyu çevreleyen taş yığınına yasladım.
Abim: Aç olduğunu tahmin edebiliyorum güzelliğim. Bir kaç dakika sonra oradayım.(Görüldü)
Telefonumu cebime tekrar koyarak gözlerimi sımsıkı yumdum şarjım bile azalmıştı.
Gerçektende dakikalar sonra kuyuya inen bir ip ve ipe bağlı bir poşet ile yavaşça ayağa kalktım. Abimin yüzünü tam olarak giremiyordum ama çok yukarıda siyah bir silüet vardı.
"Yarın bir daha geleceğim o yemek bitecek güzelim."
Gözlerimi sinir ile kapatarak görmese bile kafamı salladım.
"Abi çıkar beni korkuyorum."
Gururumu ayaklar altına alarak tüm gücüm ile bağırdığımda tek duyduğum ses;
"Tamam güzelliğim iki güne indi cezan iki gün sonra çıkartacağım seni buradan."
Azda olsa rahatlarken gözlerimi sımsıkı kapattım. Tam o sırada başımdan aşağı düşen büyük bir yorgan ile yüzüm buruştu.
"Hasta olmanı istemiyorum kardeşim."
Dakikalar sonra motorun sesi gelirken gittiğini anlamıştım. Dolan gözlerim ile bakışlarımı poşete ve içindeki su ve yemeğe çevirdim.
Nefes alamıyordum...
...
Yaşları yazdım mı bilmiyorum ama ben yinede bir yazayım.Yeontan 3
Jungkook 25
Jimin 22
Mark 25
Jin 27
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK / JİKOOK
Fanfictie(TAMAMLANDI) Benim bu hayatımda en sevdiğim şey beslediğim baykuşumdu. Sen geceme ay oldun. ---- /Kapak bana aittir. /Benden habersiz kopyalanmasına karşıyım.