Jungkook sabahın ilk saatlerinde gözlerini açtığında, yanında Jimin'in olmaması ile yattığı yerden doğruldu.
Altına geceden çıkarmış olduğu kıyafetlerini giyinerek ilk balkona sonra ise lavaboya baktığında hiç bir yerde olmaması ile adımlarını dış kapıya yönlendirdi. İçinde oluşan korku ve panik krize dönüşürken, merdivenleri inerek en aşağı resepsiyon'a geldi.
Koltuklara yayılmış insanların arasında sarı saçlı çocuğu ararken, başının döndüğünü hissetti.
"JİMİN."
Tüm insanların bakışları Jungkook'a dönerken, Jungkook sinir ile bir küfür mırıldanarak masada yayvanca oturan kadının karşısına geçti.
"Yirmi ikinci odanın kayıtlarındaki Park Jimin nerede?"
Kadın ilk afallasada bilgisayardan bir kaç şey ile ilgilenerek çekmeceden çıkarmış olduğu kimliği Jungkook'a çevirdi.
"Kamera kayıtlarına bakmama müsade ederek, biraz zaman tanıyın."
Jungkook sabırsızlık ile başını sallayıp bahçeye doğru ilerlediğinde kolumun tutulup çekilmesi ile başını arkaya çevirdi.
"Jimin."
Jimin korkudan yüz hatları sertleşmiş adamın kollarını tutarak sarıldığında, anında bedeninin sarılması ile gülümsedi.
"Özür dilerim ben sadece lavaboya gitmiştim."
Jungkook başını sarı saçlara gömerek gözlerini kapattı. Kısa zamanda hissettiği o yoğun duygu canını öyle fazla yakmıştı ki o zaman süreci Jungkook için saatler geçmiş gibi gelmişti.
"Lavabo?"
Jungkook'un kurduğu cümle ile Jimin kendisini geriye çekerek, açık kaverengi gözlerini, koyu kahvelere çevirdi.
"Özür dilerim Jungkook, odamızdaki lavabo çalışmıyordu."
Jungkook kendini geri çekerek başını salladı. Alt dudağını yalayarak derin bir nefes aldı.
"Beni uyandıracaktın Jimin."
Jimin başını önüne eğerek başını mahçup bir ifadeyle salladı.
"Bir daha olmayacak Jungkook."
Jimin Jungkook'a gülümseyerek arkasına döndü. Odaya doğru ilerlediği sırada, Jungkook'un kolundan tutması ile olduğu yerde durdu.
"Kahvaltı yapmadık Jimin."
Jimin'in dudaklarında oluşan gülümseme ile başını sallayarak, küçük elini uzatıp Jungkook'un büyük elinin arasına sıkıştırdı.
Gece kendine verdiği o sözler şuan işlemiyordu Jimin'e. Şuan mutluydu ve Jungkook'u unutmak istemediğini fark etti.
Özür dilerim kalbim, seni boşuma üzdüm, ve hâlâ üzüyorum.
...
Jin koltuğa yayılmış, bilgisayarından bir kaç işlem yaparken, telefonuna gelen art arda gelen bildirimler ile parmaklarını klavyeden çekti.
Mark: Bana Jimin'i buldun mu?
Jin: Sabret akşama kadar bu işi bitireceğim Mark.
Mark: İsteğini yaptım Jin eğer bana benim olanı getirmezsen sonuçlarını çekeceksin.
Jin: Bu kurduğun kelimeler aşırı hoşuma gidiyor biliyor musun? Zor karakter severim ama hiç sabrım yoktur Mark! Akşam olunca haber vereceğim.
Mark: Bu dediklerinin altında hiç bir kumpas çıkmayacak değil mi?
Jin ekrana sırıtarak bakıyordu. Saniyeler içerisinde bu sırıtış yerini kahkahaya alırken, başını iki yana sallayarak, derin bir nefes aldı.
Jin: Mark komik çocuksun bende kumpas dediğin, benim değişim ile piçlik olmaz. Sabret Mark sana isteğini vereceğim.
(Görüldü)
Jin telefonu kapatıp bilgisayar ekranına geri dönerken, fark ettiği şey ile yüzündeki sırıtış soldu.
Jimin ve Jungkook dün gece havaalanı'nın otelinde kaldıklarını anladı. Hangi hoteldi bu? Jin ayağa kalkarak telefonunu, araba anahtarını ve cüzdanı alarak evden ayrıldı.
...
"Jungkook burada daha ne kadar kalacağız?"
Jungkook ağızındaki lokmayı yutarak, sırtını sandalyeye yasladı.
"Çıkarız akşama Jimin."
"Peki nereye gideceğiz?"
Jungkook elini ensesine koyduğu sırada yanlarına gelen iki kız ile bakışları kızlara çevrildi.
"Hello, my name is Elena, you are very handsome, can we meet?"
Kızlarını ingilizce kurduğu cümleye anlamayarak bakarken, Jungkook'un cevap vermesi ile ona yoğunlaştım.
"I'm sorry but I'm gay."
Kaşlarım çatılırken yutkundum. Kurduğu cümleden tek anladığım şey Gay kelimesi olmuştu ama ne demişti?
"Oh I'm sorry darling I guess?"
Jungkook kızların kurduğu cümleye sırıtıp başını sallarken, ben hala onları dinliyordum. Ne konuşuyorlardı?
Kızlar yanımızdan ayrılırken, benim bakışlarım Jungkook'a döndü. Jungkook çıkarttığı sigaranın ucunu tutuşturup dudaklarının arasına yerleştirirken, dirseğimi masaya yasladım.
"Ne konuştunuz Jungkook ben anlamadım."
"Sevgili olmak istediklerini söylediler, gay olduğumu söyledim."
Yerimden huzursuzca kıpırdanırken, Jungkook bir duman çekti ciğerlerine.
"Gerçektende Gay mısın?"
Jungkook ilk duraksadı ama ardından başını sallayarak yavaşça ayağı kalktı.
Ben hayatımın şokunu yaşamış gibi öylece Jungkook'un kalktığı sandalyeye bakarken, Jungkook ceketini giyiniyordu.
"Hadi kahvaltın bittiyse gidelim."
"Jungkook sen Gay mısın?"
"Evet. Hadi Jimin çıkış işlemlerini yapalım."
Jungkook önden ilerlerken, ardından gülen gözlerim ile bakıyordum. Jungkook Gay'dı ama benim sevgimi neden?
Kalbim sıkışırken, gözlerimi kapattım.
"Hadi Jimin!"
"Geliyorum!"
...
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK / JİKOOK
Fanfiction(TAMAMLANDI) Benim bu hayatımda en sevdiğim şey beslediğim baykuşumdu. Sen geceme ay oldun. ---- /Kapak bana aittir. /Benden habersiz kopyalanmasına karşıyım.