TÜRKİYE

30 1 3
                                    

  Suların yükselmesinden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Türkiye Cumhuriyeti, bütün hazırlıklarını Ankara'nın kırsallarında sürdürürken, bu hazırlıklara takip eden gemi imalâtlarını da, Uşak'a kadar yükselen ege denizinin kıyı kesimlerine inşa ettikleri tersanelerde sürdürmektelerdi.

  Bütün bu hazırlıkların kilit taşı olacak olan lider belirleme toplantılarını ise, Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı külliyesinin ön bahçesine yer alan, taş duvarlı, dikdörtgen formlu, tek odalı toplantı binasının hemen ortasına yerleştirilmiş hilal şeklindeki toplantı masasının etrafına dizilmiş bürokratlar, generaller, akademisyenler ve cumhurbaşkanıyla birlikte yapmaktaydılar.

  Klonlama işleminden haberi olmayan tek bir devlet dahi kalmamıştı, Türkiye ise bu işten en son haberi olan ülkelerden biriydi, o yüzden hâlen daha kimi klonlayacakları sorusunun cevabını kararlaştıramamışlardı.

  Taş duvarlı dikdörtgen formlu toplantı salonunun hemen ortasında yer alan hilal şeklindeki toplantı masasının etrafına dizilmiş Türk yetkililer, başkanın toplantı salonuna girmesiyle birlikte ayağa kalktılar ve başkanı selamladılar. Başkan bir el hareketiyle herkesin yerlerine oturmasına söylerken, hilal şeklindeki masanın hemen uç tarafındaki, beş kollu yıldız formunda tasarlanmış masasına oturdu ve kalın tok sesiyle "Beyler, bugün burada, bu salonda, bu masada, ya tarihi baştan yazacak olan lideri belirleyeceğiz, ya da bizleri tarihi gömecek olan lideri, o yüzden bizler için, milletimiz için, ırkımız için, çok önemli olan bu kararı verirken, sık dokuyup ince elemek zorundayız. Çünkü kaderimizi bu masadan çıkacak olan kararlar belirleyecektir. Ve şunun da altına çizerek söylemeliyim ki, bizim işimiz düşmanlarımızın işinden çok daha zor olacaktır. Eminim ki düşmanlarımız çok fazla zorlanmadan kimi klonlayacaklarını belirlemişlerdir bile. Ama bizler onlarla aynı durumda değiliz, çünkü bizler, geçmişin her bir sayfasında kahramanlıklarıyla, cesaretleriyle, zaferleriyle, isim yapmış bir ecdadın torunlarıyız. Bu şanlı tarihimizin sayfalarından meydana gelen kitabın hangi sayfasını rastgele çevirirseniz çevirin, karşınıza ilk çıkan başbuğu klonlamak isteyeceksinizdir.

  Bundan dolayı sizleri sabahın 8:45 inde burada topladım, çünkü bu önemli kararı alırken uzunca bir zamana ihtiyacımız olacaktır. Ve gece yarısına kadarda vaktimiz var. Her ne olursa olsun, gece yarısı olduğunda, öyle ya da böyle, iyi ya da kötü bir karar vermiş olmamız gerekiyor. Çünkü birçok devletten çok fazla geri kaldık. Toplantıya başlamadan önce aramıza yeni katılan üç değerli zat-ı muhteremleri sizleri tanıtmak isterim" dedi ve hilal şeklindeki masanın en kalın noktasında yan yana oturmakta olan üç ihtiyarı sağ eliyle göstererek "Mehmet bey, Rauf bey, Kürşad bey, bu beyler tarih alanında uzman kişilerdir. Bugün bu değerli hocalarımızın ışığında bir karara varacağız" dedi ve hemen sağ tarafından aldığı kristal bardaktan bir yudum su içtikten sonra, bu üç değerli ismi daha ayrıntılı tanıtmak için sözlerine devam etti "Mehmet bey 85 yaşında bir çınar, kendini tarihin her alanında geliştirmiş bir tarih profesörüdür. Savaştan öncede uzun yıllar boyunca Boğaziçi üniversitesinde ders vermiştir," dedi ve 75 yaşına daha yeni basmış olan Kürşad beyi tanıtmak için tekrar söze girdi "Kürşat bey, kendisi orta Asya Türk toplulukları üzerinde uzunca yıllar araştırma yapmış bir hocamızdır. Ve orta Asya hakkında hemen hemen her şeyi bilir ve yurt dışında da birçok üniversitede hocalık yapmış bir araştırma gazetecisidir," Dedi ve kuruyan boğazını tekrar ıslatmak için bir yudum daha su içtikten sonra, hafif tombul, 1,70 boylarındaki, boğazına kadar inen bembeyaz sakallarının hemen üstünden fırlayan al al yanaklarıyla sempatik bakışlarını etraftan esirgemeyen 60'lık delikanlıya bakarak "Rauf bey, savaştan önce çalışmalarıyla birçok ödüle layık görülmüş ve Nobel ödülü almış değerli bir profesördür. Oxford ve Harvard gibi birçok köklü üniversitelerde uzunca yıllar hocalık yaptıktan sonra anavatanına dönerek akademisyenliğinin son yıllarını Galatasaray üniversitesinde geçirmiştir. Kendisi aynı zamanda, tarihin mihenk taşlarından biri olan İlber Ortaylı'nın öğrencisi olma şerefine de nail olmuştur. Uzmanlık alanı daha çok Osmanlı imparatorluğudur," dedi ve büyük bir saygıyla anlattığı hocaların tebessümle verdikleri teşekkürlerini tebessümle karşılık verdikten sonra sözlerine devam ederek "Değerli hocalarım, değerli devlet büyükleri ve değerli generaller, şu anda saatim 9:45 i gösteriyor. Hemen hemen bir saatimizi tanışma faslı ile geride bırakmış bulunuyoruz. Geriye kaldı 13-14 saatimiz ve bu uzunca zaman zarfında gerçek bir sonuca ulaşacağımızdan eminim. Ulaşmakta zorundayız, çünkü aldığım istihbarat raporlarına göre birçok devlet klonlama işlemlerine çoktan başlamışlar ve bizler bu kadar geri kalmışken daha fazla vakit kaybedemeyiz. Ve bugün bu masada alınacak olan bütün kararları da onaylayacağıma bilmenize isterim, ben onaylayan tarafta olacağım, sizler ise seçen tarafta olacaksınız, yani sizlerin almış olduğu bütün kararlar benim kararlarım olacaktır. Evet beyler daha fazla vakit kaybetmeden Rauf bey ile başlayalım," diyerek sözü Rauf beye bıraktı.

KRALLARIN SAVAŞI MUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin