FRANSA

20 3 0
                                    

  Fransa hükümeti klon krallarını diğer devletler gibi dört duvar içerisinde ahşap oval bir masanın etrafında değil, Place Royal yıkıntıları arasındaki Concorde meydanında, halkın oluşturduğu koca bir kalabalık önünde seçmekteydi.

  Concorde meydanına dolduran, beyaz gömlekleri simsiyah olmuş, her tarafı parçalanmış, yamalı kıyafetli 10 binlerce çıplak ayaklı insanlar ön sıralara geçmeye çalışıyorlardı. Bu meydana dolduran çoğu insanın üzerindeki kıyafetler en az 20 yıllıktı ve bu parçalanmış kıyafetli insanlar bu topluluğun içinde oldukça şansıydılar. Çünkü birçok insanın ne üstüne giyebileceği bir gömleği, nede altlarına giyebilecekleri pantolonları vardı ve bu insanlar çürümüş battaniyeleri omuzlarından sarkıtarak çıplak vücutlarını kapatmaya çalışıyorlardı.

  Concorde meydanında yer alan, halen daha ayakta duran kral köşkünün önüne ahşaptan yüksekçe bir platform kurulmuştu ve bu platformun etrafına çepeçevre saran solgun kıyafetli, omuzlarındaki çürümüş battaniyelerle 10 binlerce insan, devlet başkanın bu platforma çıkıp seçimi başlatmasını fısıl fısıl konuşmalarından çıkan uğultularla bekliyorlardı.

  Fransa devlet başkanı Sebastien, kral köşkünün 3. Katındaki, her bir detayı altın varaklarla süslenmiş büyük salonunun kare penceresinden dışarıdaki insan seline bakarken, hemen arkasındaki generale bakmadan "Bugün bu kalabalığın önünde hayatımızın en önemli kararını vereceğiz, gerçi bu kararı halk kendisi verecek. Sizce de biraz riskli bir iş yapmış olmuyor muyuz general?" dedi. General Raphael "Bu kadar önemli bir kararı, tarihten anlayan ve anlamayan bir topluluğunun görüşlerine sunmak delice gelebilir. Ama kolektif zeka, her zaman doğru olanı gösterir efendim." Başkan arkasına dönerken "Doğru olan bu diyorsun yani," dedi. General Raphael gözlerinin içine bakan başkana "Evet efendim," dediği sırada, salona gelen uzun burunlu danışman Andre "Sayın başkanım bütün hazırlıklar tamamlanmış, halkta meydanlara yeterince doldurmuş durumda dilerseniz çıkalım," dedi. Başkan tamamdır diyen göz hareketleriyle birlikte baştan aşağıya düz krem rengindeki takımına tamamlayan 2080lerden kalma stefano bemer marka kundurasından çıkardığı topuk sesleriyle salondan çıktı ve koridorun sonuna gelerek, spiral merdivenlerden aşağıya indi.

  Çıkış kapısının 2 kanadında bekleyen baştan aşağıya simsiyah giyimli nöbetçiler, başkanı görür görmez kapının 2 kanadını hızlıca açtılar. Başkan kapıların açılmasıyla birlikte sert bir rüzgar gibi içeriye giren uğultuların arasına karışarak dışarıya çıktı. Başkan Sebastien, hemen önünde açılan insan koridorunun içinden, kendinden emin adımlarıyla platforma doğru yürümeye başladı. Heyecanlı Kalabalık, ışıl ışıl parlayan başkanı görebilmek için, parmak uçlarında yükseliyor ve birbirlerinin omuzlarına çıkmaya çalışırlarken birbirlerini eziyorlardı. Başkan Platformun önüne geldiğinde, kendisi için çırpılan alkış sesleriyle birlikte platforma hızlıca çıktı ve acınacak haldeki halkına selamladı. Yıkılmış bina molozlarının tepelerine, ağaç tepelerine, ortadan ikiye ayrılmış kırık dikilitaşın tepesine kadar çıkarak meydanı balık istifi dolduran kalabalık, başkanın selamıyla daha coşkulu bir edayla bağıra çağıra tezahürat yapmaya başladılar. Tezahüratı bitiren halk bir an önce kendilerini kurtaracak olan lideri tarihin karanlıklarından çıkartmak için, ölüm sessizliğine bürünerek seçimin başlamasını beklemeye koyuldular. Gerçi Fransızlar için kimi seçtiklerinin pekte önemi yoktu, çünkü yıllardır yetersiz gıda, bozulmuş asayiş, kalacak yer sıkıntısı ve en önemlisi de devamlı yükselen sular yüzünden sürekli göç etmekten, bir an önce kurtulmak istiyorlardı. Bu uğurda mücadele ederek ölmek dahi Fransızlar için kurtuluş olarak görülmeye başlanmıştı, o yüzden tek istedikleri şey, bir an önce bir lider seçip ya yaşamak ya da ölmekti.

  Başkan üstündeki pırıl pırıl parlayan ütülü elbisesiyle siyah beyaz bir filmdeki tek renkli karakter gibi görünüyordu bu sersefil insanların içinde. Başkan bütün bu kalabalığa sesini duyurabilmek için avazı çıktığı kadar bağırmak zorundaydı, çünkü artık çalışan ne bir ses sitemi kalmıştı, nede megafon vardı. Başkan platformun en uç kısmına gelerek, bağırarak konuşmasına başladı "SEVGİLİ FRANSA'NIN MUKTEDİR HALKI, BUGÜN BURADA KADERİMİZİ BELİRLEYECEK OLAN KARARI VERMEK ÜZERE TOPLANMIŞ BULUNUYORUZ. BİZLER DİĞER DEVLETLER GİBİ BU KARARI KAPALI KAPILAR ARDINDA BİR AVUÇ KİŞİYLE DEĞİL, BÜTÜN BİR HALKIMIZLA BİR ARAYA GELEREK VERMEK İSTEDİK, ÖTE YANDAN KOLEKTİF ZEKAYIDA GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURACAK OLURSAK, BU KALABALIKTAN ÇIKACAK OLAN KARARIN EN DOĞRU KARAR OLDUĞUNUDA BİLMENİZİ İSTERİM," dedi ve bağırmaktan kuruyan boğazına ıslatmak için hemen arkasında bulunan kürsüden bir bardak su alarak, çenesinden sular damlata damlata , lıkır lıkır içti ve bardağı kürsünün üstüne koyduğu gibi tekrar avazı çıktığı kadar bağıra bağıra konuşmasına devam etti "EVET, TARİHİMİZDE SAVAŞLARIYLA, SİYASETLERİYLE, YÖNETİCİLİKLERİYLE VE DAHA NİCE BAŞARILARIYLA İSMİNİ TARİHE YAZDIRMIŞ ÇOKÇA LİDERLERİMİZ, KRALLARIMIZ BULUNMAKTADIR. BUNDAN DOLAYI İŞİMİZ OLDUKÇA ZOR GÖRÜNMEKTE, AMA BIZLER BURADA TARİHİMİZDE YER ALAN BÜTÜN LIDERLERI SAYAMAYACAĞIZ, BİZİM BUNA ZAMANIMIZ YOK. O YÜZDEN, DAHA ÖNCEDEN HAZIRLANILMIŞ LIDERLER LISTESINDEN BIR LIDERI SEÇECEĞİZ. BU LİSTEDE BİRBİRİNDEN DEĞERLİ 8 ISIM VAR. BU 8 İSİMDEN BİRİNİ, YANİ KURTARICIMIZI, ORDULARIMIZIN ÇOBANINI, SİZ DEĞERLİ HALKIMIZ ALKIŞLARIYLA SEÇEÇEK VE KADERİMİZİ BELİRLEYECEKTİR. VE ŞUNUDA BİLMENİZE İSTERİM Kİ, SİZLERİN EN İYİ KARARI VERECEĞİNDEN ZERRE KADAR SÜPHEM YOKTUR. İSTERSENİZ ŞİMDİ BU SEÇİM AŞAMASININ NASIL OLACAĞİNİ SİZ DEĞERLİ HALKIMIZA BASİT BİR ŞEKİLDE ANLATAYIM. SİZLERİNDE ÇOK İYİ BİLDİĞİ GİBİ, İMKANSIZLIK YAŞANTILARIMIZIN HER YERİNDE VUKU BULMAKTADIR VE BU YÜZDEN DEMOKRASİ YOLUYLA, DAHA İLKEL BİR YÖNTEM KULLANARAK KURTARICIMIZI SEÇECEĞİZ. BEN SİZLERE ÖNDEN 8 LİDERİN İSİMLERİNİ HIZLI BİR ŞEKİLDE SAYACAĞIM VE DAHA SONRA BU 8 LİDERİ TEKRAR SAYDIĞIM ZAMAN HANGİ LİDERİN KLONLANMASI İSTİYORSANIZ O LİDERİN İSMİNİ OKUDUĞUMDA ALKIŞLAYACAKSINIZ VE EN ÇOK ALKIŞLANAN LIDER DE SEÇİLMİŞ OLACAKTIR," dedi ve ceketinin iç cebinden çıkardığı kağıttaki isimleri yüksek sesle okumaya başladı ve "NAPOLYON," der demez, esintisiz sıcak bir havada kıpırdamayan ağaç yaprakları gibi beklemekte olan kalabalık birden coşmaya başladı ve ellerini patlatırcasına birbirine vurarak alkışlamaya başladılar. Coşkulu kalabalık bir yandan kilometrelerce öteden duyulan alkışlarını sürdürürken, bir yandan da "NAPOLYON, NAPOLYON, NAPOLYON, BONAPART, BONAPART, BONAPART, LİDERİMİZ BELLİDİR O NAPOLYONDUR. BAŞKA İSİM OKUMANIZA GEREK YOOOOK BAŞKAAANIM," diye tezahürat yapıyorlardı.

  Bu coşkulu kalabalıktan yükselen uğultular ve bağırışlar içerisinde başkan avazı çıktığı kadar, Napolyon'dan sonra üç isim daha okumuştu ama coşkulu kalabalığın sesi başkanın sesini bastırmış ve kimse onu duymamıştı. Başkan, Napolyon isminin kalın dudaklarının arasından dökülmesiyle birlikte birbirine dövercesine çılgınca sevinen kalabalığa bakarken içinden "Sanırım liderimizi seçtik," dedi ve diğer isimleri okumanın gereksiz olduğunu düşünerek, coşkulu kalabalığın coşkusuna katılarak "NAPOLYON BONOPART, NAPOLYON BONAPART," diye bağırmaya başladı. 

KRALLARIN SAVAŞI MUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin