"Hayır ben bunu kabul etmiyorum." Dedi Bora kuzeni Ateş'e bakarken."Ne demek kabul etmiyorum." Diye sordu Ateş.
"Bora bişey sordum."
"Şu demek oluyor, AKBULUT holdingle ortak olmak istemiyorum. İflasın eşeğinde olan bir şirketle ortak olmak kendi ayağımıza sıkmak demektir." dedi Bora kesin ve net bir şekilde.
Bora bu zamana kadar bir kere bile Ateş'e karşı gelmemişti her zaman onun yanında olmuştu. Zaten bu zamana kadar hiç bir yanlışı olmamıştı Ateş'in işle alakalı. Ama şimdi aklı veya mantıyla degil kalbiyle düşünüyordu. AKBULUT holding Hazan'ın babasının olmasaydı Ateş'in sikinde bile olmazdı bunu Bora çok iyi biliyordu. Lakin Bora bu kes istemiyordu bu kes onun dedi olmayacaktı bu şirkete Ateş'in olduğu kadar Bora'nın da hakı vardı. Ateş oturduğu yerden kalktı be Bora'nın yanına ilerledi.
" Hayırdır sen sorun yapmazdın veya pek sorgulamazdın benim kararlarımı şimdi ne oldu da bir anda bana karşı gelmeye başladın."
" Evet sorgulamazdın çünkü bu zamana kadar hep doğru olanı yaptın."
"Bu sefer yanlış mı yapıyorum?"
Ortam bir anda çok gerilmeye başlamıştı. İki genc adamda geri basmıyordu. Çünkü ikiside kendince haklıydı.
"Evet bu sefer yanlış yapıyorsun. Sana tek bişey soracağım. Mesela bu iflas eden şirket Hazan'ın babasının şirketi degil de başka birinin olsaydı.Yinede ortak olmak ister midin ?"
Ateş bişey demedi diyemedi çünkü ikiside sorunun cevabını biliyordu. Hazan'ın babası değilde başka birisi olsaydı kesinlikle böyle bişey yapmayacaktı Ateş.
"Ben aldım cevabımı Kuzen."
" Bora bu zamana kadar sorgulamadıysan bundan sonrada sorgulama kabul et geç." Dedi Ateş.
"Benim kararım net benim onayım yok."
Bora oturduğu yerden kalktı ve odadan çıktı. Ateş ise öylece kalmıştı. Evet oda farkındaydı yaptığı şeyin yanlış olduğunu ama onun yapa bileceği bişey yoktu. Bunu yapmak zorundaydı çünkü sevdiği kızın üzülmesini istemiyordu.
Ateş masasının üstünde duran telefonunu aldı ve Polat'ı arayıp hemen odasına gelmesini söyledi. AKBULUT ailesiyle görüşmek istiyordu Ateş. Onlara teklifini sunacaktı ya kabul edeceklerdi, ya kabul edeceklerdi başka çareleri yoktu yoksa Ateş'in diğer yüzüyle tanışacaklardı. Zaten çok kızgındı AKBULUT ailesine küçük kızının üzerinden pazarlık yapmak ne demek?Bunu duyduğundan beri kendini zor tutuyordu o Erdem denen lavuğu dövmemek için. Ateş o kadar emindiki bu fikrin Erdem'den çıktığından zaten hissediyordu Ateş onun Hazan'a karşı bişeyler hissettiğinden.🕊
Araç büyük bir gökdelenin önünde durdu. Genç adam gökdeleni ilk defa görmüşçesine süzdü gökdelenin dört bir tarafı camla kaplıydı.Ateş bu fikrin çok saçma olduğunu düşünürken kır saçlı bir adam tarafından kapısını açıldı Ateş'in araçtan inmesi için Ateş güneş gözlüklerini takıp indi arabadan. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu heyecanlıydı Ateş KARAKURT çünkü birazdan küçük kızını görecekti. Dönen kapıdan kapıyı açan adama nazaran daha genc bir adam çıktı ceketinin ilk düğmesini kapatarak ve Ateş'e baş selamı verdi. Genc adamda aynı şekilde ona karşılık verdi.
"Merhaba efendim ben Burak. Yukarıya kadar size ben eşlik edeceğim." Dedi genc adam veya çoçuk mu demeliydik.
Ateş karşısındaki gence baktı daha yirmilerine yeni girdiği beliydi. Ateş bişey demeden önündeki çocuğu takip etmeye başladı. Ateş genc çocuğun peşinden giderken Ateş'in arkasından Bora ve Polat geliyordu. Bora bu ortaklığı onaylamasada mecburen gelmişti. Ateş'i yalnız bırakamazdı zaten böyle bir durumda. Genc çocuk asansörün düğmesine bastı ve asansörü beklemeye başladılar. Koridorda ölüm sessizliği vardı resmen kimse konuşmuyordu. Genc çocuk kesin emir almıştı patronu Oktay beyden onlarla konuşmaması için ve genc çocukta ona söyleneni yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI/Ara verildi kısa bir süreliğine
БоевикAteş KARACAOĞLU Türkiye'deki yer altı dünyasının sahibi. Her istediğini elde eden önündeki bütün kapıları aça bilen bir adam. İki yıldır tek bir şeye sahib olmak istiyordu Hazan Akbulut ... onu iki yıldır kendi göz hapsine mahkum etmişti ama küçük...