Ateş KARACAOĞLU Türkiye'deki yer altı dünyasının sahibi. Her istediğini elde eden önündeki bütün kapıları aça bilen bir adam.
İki yıldır tek bir şeye sahib olmak istiyordu Hazan Akbulut ... onu iki yıldır kendi göz hapsine mahkum etmişti ama küçük...
Sabah gözlerimi delicesine çalan kapı ziliyle açtım. Sabahın köründe ne bu böyle alacaklı gibi. Sonra bir anda dün gece Ateş'in burada kaldığı geldi aklıma ve gözlerimi tekrar kapatım ve "Ateş birtanem kapıya baksana." Dedim lakin hiç bir cevap gelmedi. Biraz önce keyifle yastığa gömdüm kafamı yavaşça kaldırdım ve yatağın diğer tarafına baktım boştu yine gitmiş. Beyefendi iyi alıştı ama akşam gel, koynuma gir sonra sabah uyanınca çek git oldu paşam ama ben sana bunun hesabını sormamı Ateş efendi. Kendi kendime söylenerek kalktım yataktan ve hızla uzerime bişeyler giyip aşarı indim. Yalnız kapıdaki kimse çok sabırlı birisiymiş bir türlü pes etmedi valla hala zilli çalıyor." Patlama geldim geldim." Diye bağırarak indim merdivenleri ve kapıyı açtım. Ateş'in adamı Tahir elinde siyah bir kutuyla sırıtıyordu karşımda.
"Şükür be yenge ne o kış uykusuna mı yatın? Ağaç oldum." Dedi hala kapı ziline basarak.
"Tamam bırak artık." Dedim kızgın bir şekilde.
"Neyi bırakayım yenge?" Diye sordu Tahir.
"Zilli.. zilli bırak Tahir." Dedim
"Ha pardon yenge. Şey ben bunu sana getirdim abi yolladı." Dedi ve elindeki siyah kutuyu bana uzattı.
"Bana mı?" Dedim heyecanlı bir şekilde.
"Evet sana yenge." Elindeki kutuyu aldım ve teşekkür ettim. Tahir'de "ne demek yenge." Dedi ve gitti. Hızla kapıyı kapatım ve salona doğru ilerledim kutuyla birlikte. Acaba ne var içinde daha fazla bekleyemedim ve hızla kutuyu açtım ve bu çok güzel içinde muhteşem bir elbise vardı ve iki tane küçük bir not. En üsteki notu aldım ve okudum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Elbise)
"Eminim ki sana çok yakışacak." Yazıyordu ilk nota. Onu tekrar kutunun içine koydum ve diğer notu aldım ondada.
"Akşam 19:00 hazır ol Tahir seni BANA getirecek." Yazıyordu.
Kutuyu yere bıraktım ve koşarak merdivenleri çıktım. Odama girdim ve Telefonumu sehpanın üzerinden alıp Ateş'i aradım ilk çalışta açtı.
"Ateş sevgilim." Dedim cilveli cilveli.
"Güzelim aldın mı süprizimi?diye sordu Ateş.
"Evet çok güzel teşekkür ederim."
"Senin kadar olmasada." Dedi Ateş yüzümde nedense saçma bir sırıtış belirdi.
"Akşama nereye gidiyoruz."Diye sordum hızla Ateş'e ve o "sürpriz." Dedi. Hadi ama ne sürprizi Saçmalama demek gelsede içimden diyememişti. Biraz ağzını yokladım ama kendileri söylememekte baya kararlıydı. Bende çok fazla ısrar etmedim açıkçası böyle daha eğlenceli olucaktı. Ateş toplantısı olduğunu söyledi ve kapatı bende akşam için şimdiden hazırlanmaya başlasam iyi olucak.
