Suikast

2K 52 9
                                    


I.Bölüm: Suikast

"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir."

.

.

.

Küçük ahşaptan olan cafe de sahil tarafını gören boydan camdan kaplamalı yerin, iç kısmında herkesten uzakta ki masada oturuyordum. Mekana geldiğim zaman diliminde cafe kapatılıyordu. Güneş en güzel haliyle denizin üzerinde dans ederken anın tadını çıkarmak istiyordum. Bir an olsun normal hissetmek istiyordum. Normal olamayacağımı bile bile. Telefonumun bu kadar çok çalmasıyla daha fazla kaçamayacağımın farkındaydım. Sessize alıp sandalyeme yaslandım. Sadece küçük bir kaçamak.

Ben Baha Berat Gümüşay, Gümüşay Şirketinin yöneticisiyim. Yönetici olmak istemeyip tıp fakültesini kazansam da annemin yakalandığı hastalık hayatımızı derinden sarsmıştı. Babamın annemin bakımıyla ilgilenmesiyle başlayan süreç, annemin ölümüyle tamamen değişti. Babam tamamen farklı bir adama dönüşmüştü. Benim isteklerime, hayallerime saygı duyan adam gitmiş yerine bambaşka biri gelmişti. Annemin ölümünden sonra ortaya çıkan ölüm tehditleri korumacı yapıya itmişti babamı.. Annemi kaybetmem bende kapatılmayacak yaralar açarken, babamı da kaybetme duygusu beni mahvetmişti. Bu yüzden olsa gerek otoriter tavrına karşı çıkmadan dediklerini harfiyen yapıyordum.
Üçüncü sınıfta bırakmak zorunda kaldığım tıp fakültesinin yerine iktisat bölümünü bitirmiştim. Bu süreçte hem lisansımı tamamlamaya çalışıyor bir yandan da şirkette yöneticilik yapıyordum.

Bir de kimsenin bilmediği bir kimliğim var. "Pilot" Çoğu zaman uçuş modunda olan Pilot ortaya çıktığında bilin ki öleceksiniz. Pilot'u gören kimse sağ çıkmadı onun karşısından. Bu sır zamanı gelene kadar açılmayacak kilitli kutu. Gizli olan bu kimliğim kendisi gibi kelimelerde kilitli kalıyordu çoğu zaman. Ta ki "o" bana gelene kadar. 

Sahi insan ne kadar değişebilir? Beni kabuğuma çekilmek zorunda bırakacak kadar çok şey yaşadım. Size hikayemin başlangıcını anlattığımı düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Her şeyi çözdüğünüzü düşündüğünüz anda aslında hiçbir şey çözemediğinizi fark edeceksiniz. Zira benim için bir anlaşmadan fazlasıydı. Çok değil her şey altı ay içinde gerçekleşti. 

Sipariş verdiğim kahve geldiğinde garsonun servis yapması için kendimi geri çektim.

"Afiyet olsun."

Kafamı hafif salladım. Bu garsonu ilk defa görüyordum. Üzerinde çok fazla durmak istemedim. Umursayacağım en son şey dahi değildi, yeni işe girmiş garson.

"Teşekkür ederim." Sesim oldukça düzdü. Kibarlık bana göre değildi. 

Kahvemi dudağıma götüreceğim anda kahvenin altına iliştirilmiş kağıt dikkatimi çekti, kahve fincanını masaya koyduktan sonra kağıt parçasını parmaklarımın arasına alarak açtım.

Arabanda bomba var.

Okuduğum cümleyle hızla yerimden kalktım, yere düşen sandalye, dolu olmayan cafe de yankılanırken az önceki garsonun yanına gitmem çok kısa sürede olmuştu. Üzerine doğru gittiğim garson korkudan iki büklüm kaldı.

"Bir şey mi.. olmuştu Baha Bey kahveyi beğenmediniz.." Karşımdaki garson kekelemeye başladı.

Kağıdı gösterdim kaşlarım çatık, ela gözlerim ürkütücüydü. Yüzümün gerildiğini hissediyordum. Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyordum. Garson ne olduğunu anlamaz şekilde bakıyordu. Elleri titriyordu.

"Bu kağıdı sana kim verdi? Seni daha önce burada görmedim."

Gözleri dolan garson kız korksa da belli etmemeye çalışıyordu. Meydan okur gibi değil, kendini korur gibiydi. İnsan analizi üzerindeki eğitimim bana karşımdakilerin düşünceleri konusunda ayrıcalık tanıyordu.

Anlaşmalı KorumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin