Gizli kimliklerin ötesinde

119 6 6
                                    

Bölüm XXVII: Gizli Kimliklerin Ötesinde

"Dünyanın bütün yağmurları, iki söz arasında yağacak."

.

.

.

Hazar ile birlikte, odadan çıkarak merdivenlere yöneldim. Beni takip ettiğini hissediyordum. Merdivenlere geldiğimizde önceliği ona verdim. Kısa bakış atarak önüme geçti. Hazar'ın adımları başlangıçta hızlıydı, heyecanı ve kararlılığıyla birleşmiş gibiydi. Ancak bir süre sonra, sanki omzunda görünmeyen bir yük taşıyormuş gibi yavaşlamaya başladı. Heyecan ve belirsizlik, adımlarını ağırlaştırıyor gibiydi. Hazar'ın değişen tavırlarını dikkatle izliyordum. Karşılaştığı tehlikeler ve duygusal yük, onun üzerinde bir baskı oluşturmuş gibi görünüyordu. Bu ağırlıkla yürürken, bir an Hazar sendeledi. Dengesini kaybetti. Hızla yanına gittim. Reflekslerimle Hazar'ın düşmesini engellediğim an, ellerim, Hazar'ın bedenine anında bir destek oluşturdu. Hazar'ın düşüşü, zamanın kısa bir anlığına durduğu bir sahneye dönüştü. Gözlerimiz karşı karşıya geldi ve sanki evren, bu iki zıt kutbun birbirine çekilmesine şahitlik ediyordu. Ellerim, Hazar'ın belindeki sıcaklığı yakalarken, Hazar'ın vücuduna bir gerginlik dalgası yayıldı.

Bu ani yakınlık, sanki uzun bir süredir süregelen bu hikayenin duygusal yükleri daha da yoğunlaştırdı. Hazar'a sadece fiziksel bir destek olmakla kalmayıp, aynı zamanda derin duyguların da farkını da hissediyordum. Bedenimiz arasındaki bu hassas temas, birbirimize karşı hissettiğimiz gizli çekimi açığa çıkardı. Alışkanlıklara boyun eğmedim, seni bir rutin haline getirmek istemedim sadece. Belinin kıvrımlarında ışıklı bir koruma arayacağım. 'Gelmen iyiliktir' diyeceğim, yüreğimden başka yanıtım olmayacak. Seni bir sorudan diğerine sürükleyeceğim yine. Dünyanın bütün yağmurları, iki söz arasında yağacak. Ellerimi geçmişe mi geleceğe mi koyacağımı şaşıracağım.

O an, adeta bir ressamın tuvaline yansıyan bir tabloydu. Gökyüzü, akşamın son ışıklarını yitirirken, bu ikimizin arasındaki anın tensel çekime dönüştüğü bir sahne ortaya çıktı. Hazar'ın gözlerindeki derinlik, düşüncelerinin karmaşıklığını yansıtıyordu. Ben ise, kendi iç dünyamda dalgalandığım duygusal fırtınanın ortasında duruyordum. Sıcak nefesim, Hazar'ın yüzümdeki ifadeyi okuyabilmek için hafifçe ürpermesine neden oldu. Göz temasımız, duygusal bir bağlantının yeniden tesis edildiğinin kanıtıydı.

Zamanla yarışan bizim aramızda, her anın bir anlam taşıdığı bu duygusal çekişmeye tanıklık ediyorduk. O an, sadece bir tökezleme değil, aynı zamanda iki karşıt enerjinin birbiriyle buluştuğu bir noktaydı. Ve bu, yalnızca tesadüf olabilirdi.

Boğazını temizlediğinde, yavaşça ellerimi çektim. Hazar'ı beklemeden merdivenleri çıkmaya başladım. Merdivenleri tırmanırken, Hazar'ın arkamdan sessiz adımları, içsel çatışmalarımı daha da karmaşık hale getiriyordu. Zihinsel bir not defteri gibi, duygularımın sayfalarında gidip gelerek, düşmanlık ve yardım etme arasında sıkışıp kalmıştım.

Kapıyı nazikçe açarak odaya adım attım, hemen ardımdan Hazar girdi. Oda, sessizliğin ve huzurun hüküm sürdüğü bir mekan halini almıştı. Yan tarafta Kaan uyuyordu. Rex, zor geçen tedavinin yorgunluğunu derin bir uykuya dalmıştı. Yüzü, huzur içinde, belki de bilinçaltındaki rüyaların dünyasında kaybolmuştu.

Hazar'ın gözleri, kardeşinin yüzündeki her bir detayı özenle inceliyordu. Bu an, onun için hem hüzünlü hem de sevinç dolu bir karışımdı. Ben ise sessizce durarak, odanın içindeki bu duygusal atmosferin bir parçası oldum. Baha'nın yaşama ihtimali geçti aklımdan... Yüzümde hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı fark ettim.

Anlaşmalı KorumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin